Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, 2019 yılı için öngörülen Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin sorunları çözmekten uzak bir anlayışla hazırlandığını belirterek 'asla kabul edilemez' olduğunu söyledi. 

CHP Adana Milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Meclis'te Tarım ve Orman Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçesi görüşülürken CHP Grubu adına kürsüye çıkarak sorunlara çözüm istedi. Görüşülen bütçenin tarımın sorunlarına çözüm üretmeyeceğini, çiftçinin yüzünü güldürmeyeceğini, kamuya atama bekleyen meslek gruplarını sevindirmeyeceğini vurgulayan Barut, "Bu bütçe tarımda ithalata bağımlılığı bitirmez. Bu bütçe ile gıda güvenliği ve gıda egemenliği asla sağlanamaz. Bu bütçe tarımda sorunlara çözüm üretmeyecek, borç batağındaki çiftçinin yüzünü güldürmeyecektir. Bu gerçekler nedeniyle bütçeye 'hayır' diyoruz" dedi. 

"FRANSA NİYE BAKANA NİŞAN VERDİ?"

Meclis kürsüsünden milletvekillerine seslenerek AKP hükümetleri döneminde Tarım Bakanlığı'nı bugüne dek 6 bakanın yönettiğini hatırlatan CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, şöyle devam etti:

"Bu bakanlardan biri hariç hiç birisi tarım alanında meslek uzmanı değildir. Bakanlar arasında iktisatçı var, mimar var, İslam Enstitüsü mezunu var, genel cerrahi uzmanı var, işletme mezunu var, ama ne yazık ki ziraat mühendisi, gıda ya da su ürünleri mühendisi yoktur. Ancak hakkını yemeyelim AKP döneminin en uzun Tarım Bakanlığı'nı yapmış bir bakan, veteriner hekimdi. 

Sayın bakanın da bizim göremediğimiz başarısını 2012 yılında Fransa Tarım Bakanlığı görmüş ki, kendisine Paris’te 'Tarım Alanında Şövalye Liyakat Nişanı' vermişlerdi. Peki Fransa bu ödülü Türk Bakana neden verdi? Fransız çiftçisine verdiği desteklerden dolayı verdi yani Türk çiftçisine verdiği desteklerden dolayı değil. Yoksa, bir ülke başka ülkenin Tarım Bakanına böyle bir ödülü neden versin? İşte bu tür tarım politikalarının sonucu, ülkemiz tarımı ve hayvancılığının geldiği noktaya şaşırmamalıyız."

"HER KURUMUN BÜTÇESİ ARTTI AMA TARIMA AYRILAN PAY AZALDI"

AKP’nin tarıma bakışını gösteren asıl gerçeğin bütçeden ayrılan pay olduğunu ifade eden Ayhan Barut, şöyle konuştu:

"Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı birleştirilerek Tarım ve Orman Bakanlığı yapılmıştır.

Birleştirilen iki bakanlığın geçen yılki merkezi bütçesi toplam 36.4 milyar liradır. Şimdi Tarım ve Orman Bakanlığına 33.7 milyar lira bütçe veriliyor. Bu Meclis’te Cumhurbaşkanlığı bütçesinden başlayarak bütün bakanlık ve kurumların bütçesi arttırılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin de 36.4 milyarın üzerine doğal artış yapılarak verilmesi gerekirken, anlaşılmaz bir şekilde geçen yılın bütçe toplamından  yüzde 7.41 düşürülerek, yani 2.7 milyar eksik bütçe veriliyor. 

Bu bütçeye sayın Bakanın sessiz kalmasını yadırgadığımı belirtmek isterim.  Siz çiftçinin hakkını korumak ve gözetmek için oradasınız sayın Bakan, daha bütçenizi koruyamayacaksanız, neyi koruyacaksınız? İşte bu bütçe AKP’nin tarıma, ormana, çiftçiye, üreticiye, tarımsal sanayiciye önem vermediğini göstermektedir."

"ÇİFTÇİLER ÜRETEMİYOR, TARIMDAN UZAKLAŞIYOR"

AKP’nin tarım politikaları yüzünden para kazanamayan üreticilerin, hızla üretimden ve tarımdan uzaklaştığına dikkat çeken Ayhan Barut, şunları kaydetti:

"Sürekli yükselen üretim maliyetleriyle ezilen çiftçimiz batırılırken, ülke tarımımız bitirilmiştir. Ülkemiz tarımda net ithalatçı hale getirilmiştir. Tarımın 2002 yılında gayri safi yurtiçi hasıladaki yüzde 10'luk payı, 2018'in ilk yarısında yüzde 5.9'a kadar gerilemiştir. ÇKS’ye kayıtlı çiftçi sayısı 2003 yılında 2.8 milyon iken, 2017'de 2.1 milyona düşmüştür. 2002'de 4.5 milyar lira olan çiftçi borcu bugün 109 milyar liraya yükselmiştir. Üstelik mazot, gübre, ilaç fiyatları sürekli artarken pamuk fiyatları 4.5 liradan 3 liraya gerilemiş, desteklemeler yetersiz kalmış, narenciye ise 1.5 – 2 liradan 60 kuruşa inmiştir. 

Ayrıca, ihracatını Rusya ve Ukrayna gibi ülkelere yaptığımız bu ürünlerimiz yaşanan siyasi krizler nedeniyle ülkemize gemilerle geri gönderilmektedir. Dolayısıyla narenciye üreticileri yeni pazarlar aramaktadırlar. Adana’daki çiftçi ve üretici birlikleri bu alanda DFİF desteği, teşvik primi, düşük faizli kredi desteği istemekte ve başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere Uzakdoğu ülkelerine açılmak için bakanlıktan destek beklemektedirler. 2002 yılında ekilebilen 26.4 milyon hektarlık tarım alanından son 16 yılda 3,2 milyon hektar tarım alanı kaybedilmiştir. Bugün 23.2 milyon hektar ekilebilir tarım alanından da sadece 19 milyon hektarı ekilmektedir. Bu alanların yaklaşık 6 milyon hektarı sulanabilmektedir. Türkiye'de fakirin fukaranın ekmeği buğdaydan samana kadar her şeyin ithal eder konuma getirilmesi tarımda yaşanan kaosun boyutlarını göstermektedir." 

KAMUYA ATAMALARI SORDU, ÇÖZÜM İSTEDİ

2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu'nun 21’inci maddesinde, 'Her yıl gayrisafi milli hasılanın en az yüzde 1’i oranında çiftçiye destek verilir' denildiğini anımsatan Ayhan Barut, şöyle dedi: 

"2006’dan bu yana çiftçiye verilmesi gereken bu pay hiçbir zaman yüzde 1’i bulmamıştır. AKP hükümetleri çiftçiye destek olacağına köstek olmuştur. Bugün çiftçilerin AKP’den olan alacağı 154 milyar 850 milyon liradır. Tarımda sektörün temel taşları AKP’nin yıllardır görmezden geldiği, ziraat mühendisleri, gıda, su ürünleri mühendisleri, veteriner hekimler, tekniker ve teknisyenlerdir. Ancak, bu bütçede teknik elemanların ataması da yoktur. Bütçeye yük değil kazanç sağlayacak genç meslektaşlarımız atamaları için her gün yüzlerce binlerce mesaj atmaktadırlar. Çok zor durumda olan bu meslek grupları, bütçede yer almayacaksa nerede yer alacaklar? 10 bin 551 atama sözü veren Fakıbaba’nın sözü AKP’nin sözü değil midir? Sayın Fakıbaba’nın sözü aynı zamanda devletin sözü değil midir? Sayın Bakan bu sözünüzü ne zaman yerine getireceksiniz? Bir Ziraat Mühendisi olarak ısrarla bu konunun takipçisi olacağımı bilmenizi isterim. Bu bütçe ile ithalat bağımlılığı bitmez. Bu bütçe ile gıda güvenliği ve gıda egemenliği asla sağlanamaz. Bu bütçe tarım kesiminin sorunlarına çözüm üretmeyecek, borç batağındaki çiftçinin yüzünü güldürmeyecektir. Bu gerçekler nedeniyle bütçeye 'hayır' diyoruz."