Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, tarımsal üretimin önündeki engellerin kaldırılmasını, üreticilerin desteklenmesini ve kamuya yeteri kadar ziraat ve gıda mühendisi atanmasını istedi.

Türkiye'de ve Adana'da yaşanan tüm sorunların çözümü için sokaklarda ve Meclis çatısı altında mücadelesini sürdüren Ayhan Barut, son olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) gündem dışı söz aldı. Milletvekillerine Adana'yı, ülke tarımının içinde bulunduğu durumu, yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini anlatan Ayhan Barut, "Adana, sırtını Toros Dağlarına dayayan, kucağını Akdenize açan, Çukurova'nın ve tarımın başkenti, Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin besleyip büyüttüğü, Antik Klikya ve Hititler'den Osmanlı'ya dek çok sayıda medeniyetin beşiğidir. Heybetiyle sanata, edebiyata ve tarihe ışık tutan, bereketli topraklarında Yaşar Kemallerin, Orhan Kemallerin, Yılmaz Güneylerin ve Abidin Dinoların yetiştiği kadim kenttir. Adana, ülkemizin kurtuluş mücadelesine de öncülük etmiştir" dedi. 

"KURTULUŞ MÜCADELESİNİN İLK EMRİ ADANA'DA VERİLDİ"

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nın ilk emrini Adana'da verdiğini aktaran Ayhan Barut, "Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 15 Mart 1923'te tekrar geldiği Adana'da, 'Bende bu vakaiyinin ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, güzel Adana'da vucüt bulmuştur'  diyerek kentimizin kurtuluş mücadelesindeki önemini vurgulamıştır. Adanamız ayrıca kebabıyla, şalgamıyla, bici bicisiyle, sıcağıyla, pamuğu, narenciyesi ve karpuzuyla ve çeşitli tarım ürünleriyle anılan bir kentimizdir" diye konuştu. 

"ÜRETİCİLERİN ÜRÜNLERİ BAŞLARINA BELA OLMUŞTUR"

Türkiye'de üretilen ürünlerden buğdayın yüzde 5'inin, mısırın yüzde 20'sinin, pamuğun yüzde 10'ununun, soyanın yüzde 65'ininin, ayçiçeğinin yüzde 8'inin, turunçgilin de yüzde 30'ununun Adana'dan karşılandığını bildiren CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, şöyle devam etti:

"Bu kadar zengin ve bereketli topraklara sahip olan Adana, hızla gerilemiş, işsizlik ve yoksullukla anılır olmuştur. Üreticilerimizin bereketli topraklarda 45 - 50 derecede, sarı sıcak altında ürettiği ürünlerin bereketi neredeyse başına bela olmuştur. AKP döneminde sürekli artan maliyetlere karşın ürününü maliyetinin altına satmak zorunda kalan, pazarlayamayan çiftçilerimiz çok sıkıntılı, perişan haldedir ve üretim yapamaz hale gelmişlerdir. Çukurova topraklarında çiftçilerimiz bu durumda ise İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki çiftçilerimizin hali daha da perişandır. Adana'da çiftçilerimiz dertlidir. Buğday ekim dönemiyle birlikte yeni sezona hazırlık süreci başlamıştır. Üreticilerimiz yok denilen ekonomik krizin etkilerini yeni sezona hazırlanırken daha derinden hissetmeye başlamıştır. Girdi kalemlerindeki 2 – 3 kat artışlarla yeni sezonu nasıl geçireceklerini kara kara düşünmektedir."

"HER ŞEY ZAMLANIRKEN ÜRÜN FİYATLARI NEDEN DÜŞÜYOR?"

Adana denilince akla tekstil ve konfeksiyon sanayisinin hammaddesi 'beyaz altın' olarak anılan pamuk ve narenciyenin geldiğini vurgulayan Ayhan Barut, şöyle konuştu:

"Ne yazık ki üretim maliyetleri sürekli artarken hasat dönemi başladığında 4,5 lira olan kütlü pamuk fiyatları şimdilerde 3 lira seviyelerine kadar gerilemiş durumda. Turunçgil üreticilerimiz de aynı sorunlarla boğuşuyor. Narenciye hasadı başladığında 1,5 lira olan limon fiyatları şimdilerde 70 - 80 kuruşa kadar geriledi. 10 yıldan fazladır mandalina, greyfurt ve portakal fiyatları ise 60 - 65 kuruş seviyesinde kalmış, ne yazık ki hiç artmamıştır. Bu akıl alabilecek bir durum değildir. Üstelik bu sene üreticiler, Akdeniz Meyve Sineği (AMS) zararlısı nedeniyle normalden 5-6 kat daha çok ilaçlama yapmak zorunda kaldı.  Bu da üretim maliyetini kat be kat arttırdı. Döviz artıyor, faizler yükseliyor, mazotu, gübresi, ilacı sürekli pahalanıyor, iğneden ipliğe her şeye zam geliyor ama ne hikmetse pamuk ve narenciye fiyatları düşüyor. Hatta dalında kalıyor. 

Şimdi size soruyorum, bu vicdanlara sığar mı? Üreticilerimize yazık değil mi? Yazıktır, günahtır, ayıptır. Görmeyen gözlerin görmesi, duymayan kulakların duyması, halden anlamayanların insafa gelmesini diliyorum."

"TÜRKİYE TARIMDA NET İTHALATÇI HALE GETİRİLDİ"

Adana gibi ülke tarımının ve üreticilerin de sorunlarla boğuştuğunu dile getiren Ayhan Barut, şunları kaydetti:

"Ülke tarımımızın durumunun da iç açıcı olmadığını söylemek isterim. Ulusal bir tarım politikamızın olmaması, AKP iktidarının 2006 yılında çıkardığı Tarım Kanunu'nda öngörülen Gayri Safi Milli Hasıla'nın verilmesi gereken yüzde 1'ini çiftçimize hiç bir zaman vermemesi, Bu yıl bile 34,5 milyar TL destek verilmesi gerekirken bunun yarısı dahi etmeyen 14,5 milyarı vermesi, üreticilere destek değil köstektir. Türkiye 2017 yılında 5 milyon ton buğday, 2,3 milyon ton soya, 914 bin ton pamuk, 2,1 milyon ton mısır, 19 bin ton kırmızı et ve hatta samanı bile ithal ederek ülkemiz net ithalatçı hale gelmiştir. "

ATAMALARI GÜNDEME GETİRDİ

Son 16 yılda Çiftçi Kayıt Sistemi'ne (ÇKS) kayıtlı üretici sayısının 2.8 milyondan 2.1 milyona gerilediğini, üreticilerin hızla üretimi ve tarlaları terk ettiğini ifade eden Ayhan Barut, şunları dedi:

"Ayrıca sektörün temel taşları olan on binlerce Ziraat Mühendisleri, Gıda, Su Ürünleri Mühendisleri, Veteriner, Tekniker ve Teknisyenler işsiz bırakılmıştır. AKP döneminde gerekli ilgi ve desteği görmemişlerdir. Tarladan sofraya gıda zincirinin en önemli halkasını oluşturan bu meslek gruplarımızdan derhal yeterli sayıda mühendis, tekniker ve teknisyenler, Tarım Bakanlığı aracılığıyla atanmalıdır. Ulusal ekonominin kalkınması, Adana'nın gelişmesi, üreticilerimizin ve halkımızın refahı için çözüm bellidir. Hayati derecede stratejik öneme sahip olan tarıma sahip çıkılması şarttır. Sorunların çözüleceği tek adres ise Yüce Meclis'tir."