Cumhurbaşkanı Adayı Profesör Doktor Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim sürecinde kimi çevrelerin kendisine ait olmayan sözleri, açıklamaları ve düşünceleri aleyhinde kullanmak için adeta seferberlik ilan ettiklerine şahit olduğunu söyledi.

İhsanoğlu, Meltem TV’de kendisine Alevilikle ilgili düşüncesinin sorulduğunu, bu soruya verdiği yanıtla ilgili olarak   Adana Alevi Kültürünü  Araştırma Derneği Başkanı Hasan Atıcı’dan,  Adana, Hatay ve Mersin’de  yüzyıllardır yaşamakta olan Alevi Nusayrilerin  hassasiyetlerini belirten bir mektup aldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu   Adana Alevi Kültürünü  Araştırma Derneği Başkanı Hasan Atıcı’ya gönderdiği mektupta İslam dünyası’nın birliği ve dirliği için yıllarca çalıştığına dikkat çekerek şunları kaydetti:

  “2006 yılında Irak'ta Şii ve Sünni kesimler arasındaki çatışmaları durdurmak ve barışı sağlamak için çok çaba sarfettim ve uzun çalışmalar sonucunda tarafları bir araraya getirerek Kabe-i Muazzama'da imza altına aldığımız barış anlaşması sizlerin de hatırınızdadır.

Mezhep farkı gözetmeksizin bütün İslam dünyası ve bu çerçevede ehl-i beytin muhipleri için elimden gelen her türlü çabayı gösterdiğim de izahtan varestedir.

Ayrıca dini ya da etnik farklılıklar gözetmeksizin her yaradılana aynı mesafede durduğum da bugüne kadarki faaliyetlerimden açıkça anlaşılabilir.

Ben aynı zamanda din ve vicdan hürriyeti için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nda bütün dünya ülkelerinin oy birliğiyle kabül ettiği kararların mimarıyım.

Ne yazık ki girdiğimiz seçim sürecinde kimi çevrelerin bize ait olmayan sözleri, açıklamaları ve düşünceleri aleyhimize kullanmak için adeta seferberlik ilan ettiklerine şahit olmaktayız. Görüşlerimizi defalarca izah etmiş olmamıza rağmen toplumun hassas kesimlerine ilişkin ifadelerimizin çarpıtılması ne yazık ki bir art niyet göstergesi olarak varlığını sürdürmektedir.

Bu çerçevede bahse konu televizyon programında Suriye'de yaşananlar konusu tartışılırken sizin de mektubunuzda bahsettiğiniz gibi Türk ve Arap Alevileri arasındaki etno-kültürel farklardan bahsettim. Ki siz de mektubunuzda iki topluluk arasındaki bu kültürel farklardan bahsederek benim ifade etmeye çalıştığım noktalara dikkat çekiyorusunuz. O programın hiçbir yerinde Arap Alevilerine ilişkin incitici bir ifade bulunmamaktadır. Kaldı ki ne Arap Alevilerine ne de diğer dini, etnik kimliklere karşı incitici, ötekileştirici bir tavrımızın olmadığına şahsi tarihimiz de kefildir.

Bununla birlikte özellikle bölgenizdeki kimi siyasetçilerin alelacele beni yargılamaya çalıştıklarına da şahit olmaktayız. Söz konusu kişilerin bu tavırları tek kelimeyle vicdansızlıktır.

Sizin de mektubunda belirttiğiniz gibi biz din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin gücümüz yettiğince insanlığın hizmetinde olmaya devam edeceğiz.”