Yaz geldiği zaman nüfusun büyük bir çoğunluğu yaylaya veya denize kaçarken, Adana’da kalanlar kent yaşamlarını dışarıda devam ettirmek için meydan veya sokak bulamazlar” dedi.

Seyhan Belediyesi Nisan ayı olağan meclis oturumunda gündem dışı söz alan Özgür, yaşanabilir bir kentin profilini çizdi.  Nazım imar planlarının ‘Master’ plan olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Özgür, şunları söyledi:

“25-30 yıl ilerisini hedefleyen bir orta vadede, sadece kentin halihazır bütününü değil, olası gelişme ve genişleme istikametlerini de kapsayan bir bakış açısından, her unsur birlikte ve bütünlük içinde düşünülüp değerlendirilerek yapılmaları esastır.Öte yandan “nazım” sözcüğünün ve plan tarifinin ruhuyla çelişen, “bölgesel, kısmi” olarak ele aldığı bir kısıtlı çevre için çok sayıda ve pek sık “mevzii” nazım plan değişiklikleri yapmak, elbette yapılan işlem “rant” ürettiğinden hem eleştiriye hem tartışmalara çanak tutar, tutmaktadır.Elbette eklemek gerek ki içinde “rant üretimi” olan her konuda ve bilumum akçalı işlerde şeffaflık, kolayca hesap sorulabilirlik ve katılımcılık olmazsa şaibeler asla bitmez.Maalesef Adana son otuz yıldır böylece yeniden yapılandırılırken, Belediyeler, bir yandan rant üleşimi esaslı şaibelerden uzak kalamamakta; öte yandan da kentin hem ruhu hem de kalbi olan Seyhan ihmal olunmakta; bir anlamda kent ruhu ve kalbi tedricen öldürülmektedir.”

 

MERKEZ PARK DIŞINDA

KAMUSAL ALAN YOK

Adana’nın merkez park dışında önemli ve tanımlı kamusal alanlara sahip olmadığını anlatan CHP Seyhan Belediye Başkan aday adayı ve Meclis üyesi Fatih Özgür, ““Şunun şurasında yaza birkaç ay kaldı. Yaz geldiği zaman nüfusun büyük bir çoğunluğu yaylaya veya denize kaçarken, Adana’da kalanlar kent yaşamlarını dışarıda devam ettirmek için meydan veya sokak bulamazlar. Anlaması gayet net ve basit olan bu ilişkiyi kabul edersek, kent içinde sürekli motorlu araç dolaşımını ön plana alan, değişik kullanımları bölgeleyen, konut alanları, alışveriş merkezleri ve kültürel faaliyetleri kent dışına taşımayı teşvik eden konseptlerden ve kent merkezinin boşalmasını destekleyen planlama kararlarından vazgeçeriz. Böyle düşünürsek, Adana Ticaret Odası’nın planladığı yeni vakıf üniversitesinin kent dışında kurulmasının gereksiz ve yanlış olduğunu anlarız.Zaten kentin dışında izole olan Çukurova Üniversitesinin mevcut tıp ve ziraat bölümleri için uygun olduğunu kabul edersek, yeni planlanan sosyal bilimler ağırlıklı vakıf üniversitesinin kentin içinde kurulmasını tercih etmeliyiz. Adana’nın merkezinde boşalan yapılara yerleşecek ve tarihi yapılarla uyumlu olacak yeni bir üniversite kampüsü kentin merkezini canlandırabilir. Mevcut sokakları, kaldırımları ve yapıları tamir ederek üniversite kampüsü kurmak, kuzeyde boş araziye yapılacak altyapı yatırımlarından bir daha ekonomik olacaktır. Merkezde yaya dolaşımının öncelikli olması, üniversite ulaşımını hafifleterek yeni geniş “otoparklar” yerine küçük “yeşil parklar” yapılmasını mümkün kılacaktır. En önemlisi, üniversitenin kentin içinde olması, eğitimin, kültürün ve medeniyetin Adana’nın içine aşılanmasını sağlayarak sosyal anlayış ve barış için zemin yaratacaktır. Böyle büyük bir yatırımın Adana içinde kalması gelecek için daha umut verici olacaktır” diye konuştu.