Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Adana İl Örgütü’nün Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’ndeki düzenlediği il danışma kurulu toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

“BU YÜZYILIN ÖZELLİĞİ PARTİLERİN DEVLETLEŞMESİ”

İl Başkanı Ayhan Barut’un açış konuşmasının ardından söz alan Yılmaz, dünya ülkelerinde artık iktidarları demokratik yollarla devirmenin kolay olmadığını belirtti. Bunun nedeninin iktidar partilerinin iktidarın nimetlerinden yararlanarak devletleşmesi olduğunu söyleyen Yılmaz, “Putin gitmiyor, 1999’dan bu yana iktidarda. Merkel gitmiyor, dördüncü dönemine hazırlanıyor. Eğer ABD’de iki dönem sınırı olmasa orada da iktidarı göndermek kolay değil. Ortadoğu’daki liderler ya devriliyor ya da darbeyle gönderiliyor ya da öldürülüyor. Başka şekilde gitmiyorlar, Çünkü bu yüzyıl partilerin devletleştiği, parti devletlerinin ortaya çıktığı bir yüzyıl” dedi.

“TÜRKİYE PARTİ DEVLETİNE DÖNÜŞTÜ”

Türkiye’nin de 16 Nisan referandumundan sonra parti devletine dönüştüğünü savunan Öztürk Yılmaz, “Çünkü sayın Cumhurbaşkanı sabah TBMM’de AK Parti grubunda parti başkanı olarak konuşuyor, aynı gün öğleden sonra kaçak sarayda cumhurbaşkanı olarak konuşuyor. Yani demek istiyor ki, ben hem devletin, hem partinin başıyım”  diye konuştu.

“REJİM ARTIK ŞAHISLA BİRLİKTE ANILIYOR”

Türkiye’de demokrasiden kurumsal olarak söz etmenin artık mümkün olmadığını belirten Yılmaz, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının da ortadan kalktığını vurguladı. Yurt dışında Türkiye’nin artık otokratik bir ülke olarak anıldığına işaret eden Yılmaz, “Türkiye’de rejim hiçbir zaman daha önceki bir Cumhurbaşkanın ismiyle anılmamıştır, ta ki bu referandumdan sonraya kadar. Ne diyorlar: Erdoğan rejimi diyorlar. Yani Kaddafi rejimi, Saddam rejimi, İslam Kerimov rejimi, Esad rejimi ve Ortadoğu’da ne kadar şahısla algılanan rejim varsa onu sayıyorlar. Demek ki, artık siyaset şahsileştirildi. Siyaset kurumsal olmaktan çıkartıldı, siyasetle devleti yöneten kişiyle o devlet özdeşleştirildi. Artık şahıs devletinden söz ediyoruz” şeklinde konuştu.

“DİN ANLAYIŞI DA DEĞİŞTİ”

Devlet anlayışıyla birlikte din anlayışının da değiştiğini ifade eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, “Böyle bir din anlayışı olur mu? Oruç tutacaksınız ama haram yiyeceksiniz. Namaz kılacaksınız ama iftira atacaksınız. Hacca gideceksiniz ama hakaret edeceksiniz. Bir araya gelmeyen iki zıt kutup bu dönemde pekâlâ yapılır oldu” ifadelerini kullandı.  

TÜRKİYE’NİN GELDİĞİ NOKTA

Türkiye’nin mevcut durum analizini de yapan Yılmaz, şöyle devam etti:

“Üniversitelerimiz liseye dönüştü, eğitimin kalitesi düştü. Dış politika tamamen sıfırlanmış durumda. Türkiye’nin üretimi normalde olması gereken yerde değil. 80 milyon nüfusu olan ülkemiz Dünyanın en stratejik noktasında bulunuyor, genç dinamik bir nüfusu var ve patlamaya hazır bir ülke ama sürekli bekletiliyor.”

YANLIŞ DIŞ POLİTİKANIN SONUÇLARI

AKP iktidarının dış politika anlayışının sonuçlarını da değerlendiren Yılmaz, şöyle dedi:

“Eğer Türkiye’de istikrarı, güvenliği sağlayamıyorsanız, Türkiye’de hala terör olma ihtimalini bitiremiyorsanız ne yaparsanız yapın turist gelir mi? Eğer siz komşunuzla kavgalıysanız, yol yoksa (Suriye’ye yol yok.  Eskiden Suudi Arabistan’a 5-6 günde karayoluyla mal giderdi şimdi 15 günde Kızıldeniz’den gidiyor), eğer yol açabilecek bir stratejiniz ve siyasetiniz yoksa mal satabilir misiniz? Eğer kavgalıysanız size kimse vize verir mi? Öğrencinizi üniversiteye kabul eder mi? Ülkede istikrar yoksa yabancı yatırımcı gelip Türkiye’ye yatırım yapar mı? Eğer hukuk yoksa, hukukun üstünlüğü yoksa kim milyarlarca dolar parasını alıp yarın kavga ettiğinde kaybedeceği bir ülkeye yatırım yapar? AKP’nin geldiği nokta budur. Hep birlikte çıkış bulmamız lazım. Türkiye’ye, demokrasiye inanan insanlar olarak hep birlikte bir çıkış bulmalıyız.”

“VARSA YOKSA MÜSLÜMAN KARDEŞLER”

Dış politikada yapılan hatalara da değinen Öztürk Yılmaz, Katar’la olan ilişkileri de değerlendirdi:

“Katar’da yaşananlarla ilgili ben mecliste uyarıda bulundum. ‘Taraf olma’ dedim. Nedir bu acele. Niye bu kadar acele ediyorsun? Bir ülkeye karşı 9 ülke bir araya gelmiş bildiri yayınlıyorlar, sen diyorsun ki ‘Bu 9 ülkenin hiçbir önemi yok, ben bu ülkenin yanında yer alıyorum’. Peki, bu 9 ülke seninle ticaret yapmak ister mi, senin yatırımcına iyi davranır mı, senin TIR’cına gerekli kolaylığı sağlar mı, malını alır mı? Senin ülkende yatırım yapar mı, senin ülkene parasını getirir mi? Umrunda değil, neden? Varsa yoksa Müslüman kardeşler. Aman Filistin’de, Mısır’da, Ortadoğu’nun tamamında Müslüman Kardeşler iktidar olsun. Bugün Müslüman Kardeşler fikrini siyasette aktif olarak taşıyan AKP dışında kimse kalmadı. Olmuyor, kan kaybediyoruz. Onun için diyorum AKP küresel ve bölgesel siyasette ülke içi siyasette özellikle kutuplaşmada, olumsuz manada tavan yaptı.”

“YALANLA GELDİLER VE GİDECEKLER”

AKP iktidara geldiğinde elinde kendi idealindeki demokrasi eksikliğini getirmeyi vaat ettiğini aktaran Öztürk Yılmaz, “AKP, iktidara geldiğinde ‘Türkiye’de demokrasi yok’ diyordu. Öyle tanıtıyordu. İnsanları inandırmıştı ama zaman içerisinde AKP’nin anladığı demokrasi anlayışının normal, evrensel demokrasi olmadığını herkes anladı. Kendi versiyonu bir demokrasiyi Türkiye’de iktidar yapmak için uğraştığını anladılar ve destek kesildi. Bugün dünyada AKP ile çalışmak isteyen Katar ve Filistin’deki Hamas dışında hiç kimse kalmadı. Yakında onlar da gidecek. Çünkü bir yalanla geldiler ve gidecekler” dedi.
“ATATÜRK’ÜN İDEALİNİ ÖRNEK ALMALIYIZ”
Ülkemizin kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkacağı zaman bir idealinin ve o ideal uğruna ölmeye hazır bir iradesi olduğunun altını çizen Yılmaz, “Şimdi bizim de o cesareti göstermemiz lazım. İdealimizi ortaya koymalı ve yürümeye başladığımız yolda da gemileri yakıp sadece ileriye dönük bir çalışma içerisine girmeliyiz. Arkaya bakmamalıyız. Bizim bu ülkede ideal, hayal kurmak için sahip olmak istediğimiz her şey var. Yeter ki biz o ideali toplumun önüne koyalım ve onun için uğraşalım” diye konuştu.