Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye’de kişi başı et tüketiminin 15 kilograma çıktığını açıklayan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye vatandaş adına “O zaman benim payımı kim yedi?” sorusunu yöneltti. Türkiye Büyük Mlilet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2019 yılına ait bütçe görüşmelerine katılan Dr. Şevkin, ziraat ve gıda mühendisleri ile veteriner hekimlerin atama sorunundan narenciyedeki ihracat sıkıntısına,  tarım topraklarının yok edilmesinden hazine arazilerine kadar bir çok konuda görüş belirtti.

“ETİ KİM YİYOR?”

Yıllardır atama bekleyen ziraat ve gıda mühendislerinin söz verilmesine rağmen 27 aydan bu yana atama yapılmadığına dikkat çeken Dr. Şevkin, komisyona katılan Bakan Pakdemirli’ye karşı “Kişi başı et tüketiminin 15 kilograma yükseldiğine yönelik açıklamanız hangi verilere dayanmaktadır? Et yiyemeyen vatandaş, ‘Benim payımı kim yedi’ diye soruyor” şeklinde konuştu. 
“VERİMLİ TARIM ARAZİLERİ AZALIYOR”
Türkiye’nin toprak zengini bir ülke olmadığına dikkati çeken Dr. Şevkin, “Verimli, ekilebilir arazimiz toplamın 8’de 1’i kadardır. Tarım arazilerimizin ancak 3’te 1’i sulamaya elverişlidir. 2005 yılında 26,6 milyon hektar olan ekilebilir arazi varlığımız  2016 yılı sonunda maalesef 23,5 milyon hektara kadar gerilemiştir. Tarım arazilerimiz çeşitli sebeplerden dolayı yok olmayla karşı karşıyadır. Sulak alanlar, meralar, 1. Sınıf tarım alanları yapılaşmaya açılmamalıdır” dedi.
“ANIZ YANGINLARI TOPRAĞI VERİMSİZLEŞTİRİYOR”
Topraktaki mikroorganizmaların ölümüne neden olup toprağı verimsizleştiren anız yakmanın önüne  geçilmesi gereğine işaret eden Dr. Şevkin, yanlış sulama yöntemleri ve tarım ilaçlarının bilinçsiz kullanımının da tarımsal üretim kayıplarına yol açtığını vurguladı. 
“PAMUKTA 2 MİLYAR DOLARLIK İTHALAT GERÇEKLEŞİYOR”
Geç yapılan destekleme ödemelerinin çiftçinin alternatif finans kaynaklarına yönelmesine neden olduğunu, bununla birlikte tarım sektörüne yapılan desteklerin finans piyasalarında faize gittiğini ve çiftçiye herhangi bir fayda sağlamadığını ifade eden CHP’li Şevkin, şunları söyledi:
“Tüm dünyada stratejik bir ürün olarak bilinen pamuk ekim alanlarının daralması da ülkemiz adına tarımda kara bir tablonun işaretidir. Türkiye'de pamuk üretimi ihtiyacın oldukça altında gerçekleşmektedir. Ülkemizin, tüketimi karşılayamayan pamuk ithalatında dünyada ikinci sıraya yükselmesi vahim bir tablonun göstergesidir. Yıllara göre değişkenlik göstermekle birlikte sadece pamuk ithalatına 1 milyar dolar döviz harcanmaktadır. Uzmanların belirttiğine göre lif pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu dokuma ithalatı da eklendiğinde bu ithalat rakamı son yıllarda 2 milyar doların üstüne çıkmıştır. Girdi fiyatları, küçük işletme yapısının getirdiği sorunlar, işçilik giderleri, tarıma yönelik mal ve hizmetlere uygulanan vergi oranları üretici için önemli maliyet unsurlarıdır.”
SU ÖZELLEŞTİRMELERİ VE SULAMA BİRLİKLERİNE DİKKAT ÇEKTİ
Çiftçi üretiminin önündeki en büyük engellerden birinin de su yetersizliği olduğuna işaret eden Dr. Şevkin, “Suyun doğru ve verimli kullanımının yanı sıra çiftçinin suya erişiminin önündeki engeller de kaldırılmalıdır” diye konuştu.
Halkın malı olan Adana’daki Seyhan, Çatalan, Ceyhan ve Aslantaş barajlarının işletimlerinin özel şirkete devredilme girişimlerinin büyük sorun yaratacağına dikkat çeken Dr. Şevkin, genel bütçeden pay almayan, kâr amacı gütmeyen, seçimle gelen yöneticileri ve tamamen su kullanıcısı üreticilerden oluşan sulama birliklerinin yeniden hayata geçirilmesi, kooperatiflerin, tarımsal örgütlenmelerin önünün açılmasını istedi. Dr. Şevkin, Doğu Çukurova tarım topraklarını sulayacak olan Yedigöze sulama ve İçmesuyu projelerinin ise henüz tamamlanmadığını vurguladı.
“NARENCİYE GERİ DÖNÜYOR”
Çukurova’da pamukla birlikte ayçiçeği, soya, mısır, buğday, yer fıstığı ve narenciye üreticilerinin sorunlarının giderilmesinin tarımda büyümeye büyük destek sunacağı gibi ithalat oranlarının düşmesini de sağlayacağını kaydeden Dr. Şevkin, “Bu günlerde hasadına başlanan narenciye ürünlerinin en büyük pazarı olan Rusya’nın Akdeniz Meyve Sineği nedeniyle binlerce tonluk portakalı geri göndermesi ekonomik kriz ortamında çiftçinin kara kara düşünmesine neden olmuştur.

Ayrıca çiftçilerimiz 2017 yılında ektiği sertifikalı buğday tohum desteğini henüz alamamıştır. Çiftçilerin tohum desteği de bir an önce ödenmelidir” diye konuştu.
“HAZİNE ARAZİLERİNİN SATIŞI YAPILMALI”

2018 yılı içinde alıcı bulamayan ve yer fıstığını depolarda tutmak zorunda kalan üreticinin büyük mağduriyet yaşadığını dile getiren Dr. Şevkin, “Tarımsal desteklerin; miktarı kadar, açıklanma ve ödenme zamanı da önemlidir. Ayrıca Adana Üçdut Yeşilova köyü örneğinde olduğu gibi 100 yıldan bu yana hazine arazilerini işleten çiftçilere 19.04.2012 tarih ve 6292 sayılı kanun gereği arazilerin kiralanması yerine hak sahiplerine satışı gerçekleşmelidir” şeklinde konuştu.