Atatürk’ün; Cumhuriyete yön veren kurucu ilke ve inkılaplarıyla, özellikle egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait bir yetki olarak gören anlayışı sayesinde ülkemiz demokratik bir ulus devletidir ve halk, devlet üzerinde bir takım hak ve yetkilerle donatılmıştır. Bu nedenledir ki, koşullar ne olursa olsun egemenlik milletin elindedir ve elinde olacaktır.
Fikirleri, öngörüleri ve kurduğu Cumhuriyet ile tüm dünyanın haklı saygısını kazanmış Büyük lider Atatürk’ün ölüm yıldönümü; milletimiz için sadece bir yas ve anma günü değil, aynı zamanda geleceğimize ışık tutan fikir ve devrimlerine olan sadakatimizin perçinlendiği özel günlerimizden biridir. 
Sadece 10 Kasımlar değil, 23 Nisanlar, 19 Mayıslar, 29 Ekimler ve 30 Ağustoslar, O’nun fikir, ilke ve devrimlerinin önemini daha iyi anlamamıza, anlatmamıza miras ve eserlerini gelecek nesillere aktarmamıza fırsat veren, bizi biz yapan, bizi bir yapan milli günlerimizdir.
Ancak ne yazık ki, özellikle son 14 yılda, başta Atatürk ve Cumhuriyet olmak üzere tüm kazanım ve değerlerimize karşı dozu her geçen gün artan bir saldırıyla karşı karşıyayız. Çeşitli bahanelerle bu özel günlerimizin kutlama programlarını iptal eden zihniyet artık Atatürk resimlerine bile tahammül edemeyen bir fütursuzluk sergilemektedir. 
Uzun, zorlu, yokluk ve yoksulluk içinde çok çetin mücadelelerle elde ettiğimiz bağımsızlığımızın ve Cumhuriyetimizin değerlerini ve önemini, her zamankinden daha fazla anlamaya ihtiyacımız olan günlerden geçmekteyiz. 
Toplumsal uzlaşmanın dışlandığı, bilimsel çağdaş eğitimin, laik demokratik Cumhuriyetin, sosyal hukuk devletinin, yargı bağımsızlığının, birey ve basın özgürlüğünün tehdit altında olduğu, baskı ve otoriter anlayış ve politikalarla sindirilmek istendiği bu karanlık dönemde, mücadele azim ve ruhundan en ufak bir ödün vermeden göğüs germek durumundayız. 
Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere Cumhuriyete inanan, tüm kazanım ve değerlerinin önemini bilen her bir yurttaşımız ile bu saldırı ve tehditlerin karşısında dimdik duracağız. Bu aynı zamanda, tarihimizin bizlere, hepimize yüklediği ve başarmak zorunda olduğumuz en büyük sorumluluğumuzdur. 
Büyük Önder Atatürk’ün bizlere bıraktığı ilke, devrim ve değerleri, bu sorumluluğumuzu yerine getirebilmemizin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bir bütün olarak yaşamasının en büyük teminatıdır. Bu değerler ışığında ülkemiz daima ileriye gidecek ve Cumhuriyetimiz sonsuza kadar yaşayacaktır. 
Ölüm yıldönümünde Atamızı tekrar büyük bir özlemle anıyorum. Ruhu şad olsun”