Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yetki gaspı yatığını ifade eden Oran konuşmasında şunları söyledi Eflatun’un bir sözü var: “Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir”.

Evet, muhalefet olarak gerçekler acı da olsa sorunları dile getirmek çözüm yollarının bulunmasını sağlamakla görevliyiz.

Niye böyle söyledim çünkü ülke yangın yeri gibi 39 vatandaş öldü, yüzlercesi yaralı, bir o kadarı da gözaltında. Adana’da da yaşamını yitirenler var, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

 

Türkiye büyük tehdit altında, 34 yıl sonra sokaklar yeniden 12 Eylül günlerine dönmüş durumda. Ekonomisi demokrasisi, dış politikası iflas etmiş Türkiye, beceriksiz hükümet nedeniyle yönetilemez halde.

 

Peki, tüm bu vahim olaylar yaşanırken Cumhurbaşkanı ve çırak başbakan ne yapıyor? Trabzon’a, Rize, Malatya’ya gidip zaten yıllardır eğitim gören okulları yeniden açıyor, kaldırım, kanalizasyon, parke döşemesini dev hizmet diye gösterip şov yapıyor. Bu büyük bir aymazlıktır.

 

Üstelik 12. Cumhurbaşkanı ağzını her açtığında toplumu geriyor, kutuplaştırıyor, kendini yasama yürütme ve yargının yerine koyup talimatlar veriyor, anayasal suç işliyor.

Kendisini Başbakan sanan çırağı ise kısa zamanda özüne dönerek aynen selefi gibi hakaretlere başladı. Kötü söz sahibine aittir ama çırak başbakan CHP’ye vatan haini deme cüretini göstermiş. 90 yıllık güçlü, barışçı, bölgesel sorunlarda hakem rolünü oynayan Türkiye’yi kimlerin bu hale düşürdüklerini itiraf etmekte zorlanıyor herhalde. Bu sıfatı kendisine iade ediyorum, hatta iade etmekle de yetinmeyip avukatıma dava açılması talimatı veriyorum. Kendisinden tazminatı aldığımda bu parayı, “kelle” dedikleri o şehitlerin çocuklarına burs veren Mehmetçik Vakfına bağışlayacağım.

 

Bugün yaşanan bu vahim tablonun sorumlusu ve eğer varsa vatan hainliği yapan, vatana ihanet edenler; IŞİD’i destekleyip, PKK’ya göz yumanlardır. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden dahi Erdoğan’ın IŞİD konusundaki itirafını anlatıyor. Dünya alem biliyor ki IŞİD canavarını yaratan, ülkeyi kaosa sürükleyen bu tablonun sorumlusu Erdoğan, Çırak Davutoğlu ve hükümetidir. İşi muhalefete yıkarak sorumluluktan kaçamazlar.

 

ÇIRAK BAŞBAKAN

Konuşmasında Başbakan Davutoğlu ve hükümetini de ağır dille eleştiren CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran ’’Türkiye’de o kadar enteresan işler dönüyor ki bu beceriksizler sayesinde.. Ülke birbirine girmiş İçişleri Bakanı ortada yok 3 gün sonra çıkıyor kabile devleti bakanı gibi konuşuyor. İçişleri Bakanı kayıpken ne oluyor peki hükümet adına ilk açıklamayı Tarım ve Hayvancılık Bakanı yapıyor. Çırak Başbakan Bakanlar Kurulu yerine AKP MYK’sını topluyor. CNN International Kürdistan haritası yayınlıyor, üstelik “yanlışlıkla oldu” deyip özür bile dilemiyorlar Türkiye’den, ama hükümetten tık yok.

Suriye muhaliflerinin silahlı eğitiminin Türkiye tarafından yapılacağını Türk hükümetinden değil ABD açıklamalarından öğreniyoruz.

 

İşleri güçleri şatafat peşinde koşmak, kupon arazi kapatmak. Allah korusun yarın savaş çıksa bunlar yine kararname yayınlayıp kupon arazi kapatma derdine düşecekler. Vatandaş umurlarında değil ki o anca 400 trilyon liralık uçağında oturduğu koltuğun yumuşaklığıyla, üzerine örteceği kaz tüyü yorganıyla ilgilensin. Varsın ameliyat masasına yatan hastanın malzeme parasını SGK ödemiyor diye ameliyatlar iptal edilsin.

Vatandaşın kırılan dişinin çekilmesi için 3 ay sonraya gün veriliyorsa verilsin önemli değil, ama beyefendinin başkanlık sarayına 1 katrilyon harcanması çok önemli. Sadece 10 lira olan lösemi ilacı dahi ödenmiyor ve vatandaş bu ilacı yurt dışından 300 Euro ya getirtmek zorunda kalıyor. İnsaf edin biraz insaf, gözünüze dizinize dursun!

 

Oysa bu 1 katrilyon 400 trilyon lirayla 117 bin işsize tam bir yıl boyunca asgari ücret üzerinden maaş ödenebilirdi

 

Bakın bir başka vahim örnek 10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer görev süresi sonunda 2 araç ve 16 personel aldı diye kıyameti koparanlar bugün Huber köşkünü işgal eden Gül’ün aldığı 55 koruma polisi ve 45 hizmetli 18 aracı görmezden geliyor. Devletin mumunu özel işinde dahi kullanmayan Hazreti Ömer’in adaletine bakın bir de bunlara,

Adalet demişken dün de HSYK üyelikleri için seçim yapıldı. Ve ..Sonuç olarak bizim bu kaos ortamından acilen çıkarak birliğimizi, dirliğimizi yeniden sağlamamız gerekmektedir. Burada en büyük görev de cumhurbaşkanı ve başbakana düşüyor.

 

Ama görüyoruz ki Cumhurbaşkanı üzerine bağlılık yemini ettiği Anayasa’yı hiç okumamış, görevini yetkisi bilmiyor. Madem öyle ben ona Anayasanın meşhur 104. Maddesini kısaca hatırlatayım: “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.”

 

Evet, cumhurbaşkanı cumhurbaşkanlığını bilsin içine düştüğü kimlik bunalımından, kişilik bölünmesinden bir an evvel çıksın, başbakanlığı da artık çırağına bıraksın. Çırağına acımıyorsa bu ülkeye acısın bari. Çırak Başbakan da ya adam gibi tüm demokratik kurumları sağlıklı bir biçimde işleterek, yasamayı, muhalefeti de arkasına alarak ülkeyi hükümeti yönetsin, rüştünü ispatlasın ya da bu işi yapamadığını itiraf ederek Başbakanlık koltuğunu boşaltsın’’dedi