Yarbay Mehmet Alkan… Yüzbaşı kardeşi Ali Alkan’ın cenaze töreninde üzgün ama sakin durmaya çalışan bir ağabey. Babası, kardeşleri, yakınlarının varlığıyla, desteğiyle sükunetini korumaya çalışan bir subay.
Osmaniye Büyük Camii’nde binlerce kişi toplanmıştı. Cami avlusunda yer olmayınca çevredeki binaların damlarına dolmuştu insanlar… Yarbay düşünceli, üzgün, kuruyan dudaklarına bir yudum su değdirilen yarbay, zaman zaman fotoğrafını çeken gazetecilere bakıyor… Aynı noktaya odaklanıyor… Duruyor, bakıyor, teri yüzünü gözünü kapatıyor… Şapkası gözlerini kısıyor… Sıcak ama o resmi elbisesinden zerre ödün vermiyor. Kravat, ceket, şapka… Stresli, yorgun, üzgün…
***
Yaklaşık 2 saat cami avlusunda babasıyla, kardeşleriyle sessiz sedasız duruyor. Kardeşi geliyor o an… Kendisi gibi subay kardeşi… Çevredekiler bağırıyor, çağırıyor… Birileri siyasi işaretlerle başka birilerine lanet okuyor… Ön saflarda, protokolün bulunduğu yerde tartışma yaşanıyor… İnsanlar önlerde yer bulma telaşına giriyor… Sonra birkaç kişi birbirini itiyor… Milletvekillerinden bazıları Vali’ye bağırıyor… Vali, sağa sola bakıyor… ‘Siz ne yaptınız ki bana bağırıyorsunuz, ben ne yapayım’ der gibi… 
Tüm bu saçmalıklar yaşanırken yüzbaşı Ali Alkan’ın naaşı masa üstünde duruyor… Ama cenaze namazına geçilemiyor. 
İşte o an acılı ağabeyler, baba, bacılar çileden çıkıyor…
Kolay mı kardeşim, bir can gitmiş, kardeş gitmiş, 32 yaşında, henüz evlenmeye fırsat bulamamış bir genci toprak çağırmış…
Hiç mi saygınız yok… Aileye, bacılara, babalara, hiç mi saygınız yok!
Yarbay Mehmet, duruyor duruyor, ama durulacak gibi değil be kardeşim!
Kardeşi gitmiş, ‘Alisi’ gitmiş… 
Bağırıyor tabi!
Öyle hariçten gazel okuyanlara bağırıyor…
İnsanların evlerine ateş düşerken, ‘şehit verdiniz, şanslısınız’, ‘ben de şehit olmak istiyorum’ diyenlere isyan ediyor…
Nasıl isyan etmesin ki!
Nasıl bağırmasın, çağırmasın…
Kendi siyasi ikballeri uğruna, sarayları, tasları, hamamları uğruna ülkeyi kaosa sürükleyenlere bağırılmaz da ne yapılır!
Yarbay da öyle yaptı!
Sakinliğini koruyamadı…
Yarbaya iftira atmayın, ağzınızda salyalar akıtarak, işini ekmeğini sorgulamaya kalkışmayın.
Hiç olmazsa bir kez doğruyu yapın!