Bir umut ışığı varsa, uğrunda her şeyi göze almaktı emeğin yüceliği adına, dayanmaktı her türlü cefaya ve acıya. Ter dökmüş alınlar, dik ve onurlu başlar öne eğilmesin diyeydi sokaklarda, meydanlarda yürümemizin bir diğer anlamı. Korkusuzca taşın altına elini sokmak; ezenlerin, sömürenlerin taş kalplerine, akılsız başlarına korku salmaktı emekçi olmak. Emekçi; hakların alınacağı bilinciyle mücadeleyi yüceltenlerin gözlerinde ki ışıltı; madenlerde, fabrikalarda, tersanelerde, atölyelerde, üretimin her aşamasında, güvencesiz çalışma koşullarında, yaşatılan ecelsiz ölümlerin soğukluğunu egemenlerin yüzüne vurmaktı.

İşçinin emekçinin bayramı 1 Mayıs, bu yıl İstanbul’daki yaşatılan yasak ve baskı dışında tüm yurtta büyük coşkuyla kutlandı. İstanbul’daki yasak, gezi direnişi sürecinin yaşattığı travmanın ve tedirginliğin hala atlatılamadığını bir kez daha gösterdi. Oysaki mantık çerçevesine sığmayan yasaklar, baskılar çözümü değil, çözümsüzlüğü beraberinde getirmiştir. Daha önceki yıllarda da, Taksim Meydanı 1 Mayıs kutlama alanı değildi. Şimdide kutlanmaması normal diyerek bir karşılaştırma yapıp yasakları savunmak kadar akıl dışı bir durum söz konusu olamaz. Son yıllarda yürekleri kin ve nefretle, dilleri yalanlarla dolu ve mantar gibi türeyen gazeteciler; Atatürk dönemi ile günümüzü koşullarını göz ardı ederek, eski yıllardaki 1 Mayıs yasakları ile bugünkü yasakları yine o dönem koşullarını göz ardı ederek karşılaştırıp normalleştirmeye çalışmaktadır. Bu açıdan bakıldığında olumsuz gibi görünse de; yasaklara inat Adana ve tüm yurtta kutlanan 1 Mayıs emekçilerin bayramı büyük bir coşkuyla gerçekleşmiştir.

Bu yılki 1 Mayıs kutlaması için yürüyüş güzergahında değişiklik yapılarak, kortejin birinin Ziyapaşa Caddesinden, diğerinin Atatürk Caddesinden yürüyerek Uğur Mumcu Meydanına gelmesi sağlanmıştır. Tertip komitesi tarafından, TMMOB’nin önerisi üzerine yapılan bu değişiklikte, yürüme mesafesi kısalmış ve meydanda zaman geçirme süresinde artış olmuştur. Yürüme güzergahlarının merkezi caddeler olması, bayramın görünürlüğünde artış sağlamış ve halk tarafından destek görmesine neden olmuştur. Sorunsuz geçen yürüyüşler ve kutlamalarda; sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, çeşitli konularda duyarlılığı olan guruplar ve emekçiler seslerini duyurma adına katılım sağlayarak bayramın ortağı olmuşlardır.

Bazı kesimler 1 Mayıslarda; işçilerin, emekçilerin sorunları dillendirilmeden sadece kutlama yapıldığını ve bunun ana düşüncenin dışına çıkılmasına neden olduğunu olumsuz bir eleştiri olarak belirtmişlerdir. Emekçilerin sorunları olduğundan, bunların gün geçtikçe arttığından ve içinden çıkılmaz durumlar haline geldiğinden, önlem alınmadan güvencesiz çalışma koşullarında çalıştıklarından, iş cinayetlerinin olduğundan kimsenin şüphesi yoktur. Makinalara kolların kaptırıldığından, tersanelerde insan kıyımı olduğundan, birçok iş kazasının işverenin zarar görmesini engellemek adına örtbas edildiğinden, üstüne düşeni yapmayan işverenin göstermelik kağıt üstünde kalan önlemlerinden kimsenin şüphesi yoktur.  Lakin kimileri tarafından emek ve dayanışma günü, kimileri tarafından işçinin emekçinin bayramı olarak belirtilen 1 Mayısın bayram gibi kutlanmasında sakınca görülmemelidir. Herkese eğlenmek, kutlama yapmak, coşmak gayet normal gelmekte iken, emekçinin eğlenmesi, gününü kutlaması kimsenin zorunuza gitmemelidir. Zaten egemenler emekçinin enerjisini sülük gibi sömürüp azaltmakta, emekçi kalan enerjisiyle de sömürene karşı direnç gösterip mücadele etmektedir. 1 Mayıs’ta da kendine ait günü bayram tadında kutlayıp enerjisini ve direncini yenilemesi, kimsenin zoruna gitmemelidir.  

Emeğin sömürülmeyip yüceltildiği, emekçinin daha adil ve paylaşımcı bir düzende yaşam sürdüğü günlerin özlemiyle emekçileri selamlıyor ve üreten ellerinden öpüyorum.