Günümüzde Yönetim yerine kullanılan, önerilen bir yöntem ve kavram “YÖNETİŞİM”:Kısaca “İdari, politik, ekonomik otoritenin ortak kullanımı” diye tarif edebiliriz.

Yani mesela seçim sonuçlarının CHP açısından tahlili ve çözüm önerileri söz konusu olunca, “Ankara’daki büyüklerin” herkes için düşünüp karar vermesini beklemeden, “aşağıdan yukarı, yukarıdan aşağı” işleyen” bir mekanizmanın geçerliliğidir yönetişim.

Böylece oluşan kararlar da aynı yöntem çerçevesinde yaşama geçirilir.

Hem katılımcı, hem de çağdaş, iyi değil mi?

30 Mart’ın üzerinden bir ay geçmeden CB seçimi eğik düzlemindeyiz.

Gerçekte ve aslında, yeni seçim çalışmaları yapılan seçimin hemen ertesi günü başlar; Buna göre “3 Sandıklı” dönemin kalan 2 sandığı için tam zamanı.

AKP, CB konusunda oldukça rahat; Üstüne üstlük 2015 seçimleri için “Daraltılmış Bölge” getirmeye hazırlanıyor.

Dünyada eşi olmayan adaletsiz % 10 Baraj’a ek, bir de “Daraltılmış Bölge”;

Gerçi barajı % 5’e indirse ne yazar;

Daraltılmış bölge, mesela 5 MV’lik bölgede barajın fiilen % 20’ye çıkarılmasıdır.

Yapılmak istenen Anayasanın “Temsilde Adalet” ilkesinin katmerli ihlalidir.

Gidiş açık, hele MİT yasasından sonra “Tek Adam diktası”, “Dikensiz Gül Bahçesi”ne. CHP için 30 Mart sonuçları alarm verdi;
36 İlde barajın altında kalma az buz bozgun değildir.

CHP, Öz eleştirisini, Genel Merkezi “İbra” (Aklama) amaçlı değil; “Yönetişim” yöntemi ile yapmalı;

Atasözüdür, Dost acı söylermiş; CHP’de önümüze bakmanın, öz eleştiri yapıp ardından çalışmaya koyulmanın zamanıdır.

Hiç akıldan çıkarmamalı: 12 Yıllık ortağı Cemaat ile kanlı bıçaklı, şartlar tam anlamı ile aleyhine AKP 2 milyon oy kaybederken, “bunları neden alamadık” diye sorulmalıdır.

30 Mart’ta asıl kazanan MHP, AKP’nin kaybettiği 2 milyonu aşkın oylarda aslan payını aldı.

MHP bu halde dahi % 17 seviyesine çıkabildi;

Yerinde sayan CHP % 25.5 de kalınca, AKP, 2011 e göre gerilese dahi görece “kazanmış” gibi kendini satıyor.

Seçmen neden “Muhalefeti, İktidar seçeneği görmüyor?” Bu soruya kafa yorulup, 2015 Genel Seçimlere hiç vakit kaybetmeden hazırlanmaya başlanmalı; 2014 CB seçimine özel bir önem atfetmeli.

Bu bağlamda bir tespit: 30 Mart’a giderken rakibinin sahasına geçip, oyun planını, gücünü, kozlarını, zaaflarını, hesaplarını araştırmayan, çözemeyenler; 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonuyla başlayan süreçte sadece kendi gibi düşünenlerle bir arada olanlar, AKP’nin, yerel seçimlerde büyük bir bozguna uğrayacağına inanıyordu.

Oysa sonuçlara bakarsak: CHP 2009 yerel seçimlerinde yüzde 23 olan oy oranını, 2014’te yüzde 25.5’e çıkardı ama bununla övünmek gerçekçi bir değerlendirme olmaz. AKP de 2009’da yüzde 38 olan oy oranını bu kez yüzde 45’e yükseltti.

Gerçekçi değerlendirme yapamayanlar seçimden evvelki olaylara bakıp, AKP’nin tümden çökeceğini bekledi, inandı. Buna aykırı anketler eleştirildi.

“Yolsuzluk olaylarını, ses kayıtlarını, tapeleri böyle tepe tepe kullanıp yıpratmayın. Bu ısrar AKP’ye yarar” diyenler; “Türkiye, İzmir’den, Muğla’dan, İstanbul-Kadıköy, Ankara-Çankaya ve benzeri seçim bölgelerinden ibaret değil” Diye uyaranlar, ikna edici olamadılar.

Siyaset Bilimci Gürbüz EVREN: “Twitter, Youtube ve yasaklar, Erdoğan’a yarar, kutuplaştırmayı sağlamak, seçmenini arkasına almak için kullanır” demiş ve eklemişti:

Seçimi Erdoğan karşıtlığı haline getirmek, adaya değil partiye oy verme durumunu doğurur, genel seçim havası oluşur, muhalefet kaybeder. Cemaatin oyuna güvenmeyin, çünkü onların amacı İslam elitini yetiştirmek olduğu için geniş yığınlarda etkileri yoktur. Oyları yüzde 1-2 civarındadır. Zaten çoğu CHP’ye oy vermez” dedi; dinleyen çıkmadı; Erdoğan, ustalıkla yeniden mağduru oynadı.

Sonuçta olan oldu;

Bu yanılgılar olmasa; CHP, Adana BŞB adayını, Kılıçdaroğlu’nun ilk düşündüğü ve açıkladığı üzere (Hatay ve Ankara gibi) 17 Aralık’tan evvel ilan etseydi şimdi BŞB Başkanı CHP’li DURAK olurdu.

Durak’a adaylık teklifinin gerçekleşmesine mani olan, 17 Aralık’ın doğurduğu “Biz kendi adayımızla seçim kazanırız” özgüveni/yanılgısı oldu.

Bu Adana’da CHP için 30 Mart akşamı sandıktan çıkan hüsrana sebeptir.

Sonuçta, tüm Adanayı Çukurova İlçesi gibi zannedenler, umarız uyandılar ama seçim kaybedildi.

CHP hem bir kitle hem de bir misyon partisidir. Siyaset bezirganlarının insafına terk edilmemelidir.

Çağdaş, katılımcı demokratik işleyiş, “Yönetişim” CHP içinde egemen kılınmalı; CHP toplumun kılcal damarlarına nüfuz ederek, ülkenin her santimetrekaresinde etkili olmayı başarmalıdır.

Özeleştiri ve sonuçlardan ders almak, başarının ön şartıdır.

CHP’nin başarısı “Kurucu Felsefenin, Laik ve demokratik Cumhuriyetin, Çağdaşlığın başarısı olacaktır.

İlk hedef, Atatürk’ün makamına, Çankaya’ya Cumhuriyetin kurucu felsefesini oturtmak olmalı…