“İleri Demokrasi” sloganıyla yaptıkları Anayasa değişikliğinin sonuçta Hukuk Devleti ve Kuvvetler Ayrılığı ilkelerinin ruhuna fatiha okuttuğu AKP İktidarında geçen bir yıla dair, Avrupa Parlamentosunun ardından, ABD Raporu da açıklandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, 2010 yılı İnsan Hakları Raporunun Türkiye bölümü zehir zemberek değerlendirmeler taşıyor.
Özellikle yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğü konusunda ağır eleştiriler içeren 46 sayfalık rapor, ihlalleri tek tek örneklerle anlatıyor.
AKP İktidarı, genellikle, bölgemizi yeniden düzenlemeyi amaçlayan BOP Planı çerçevesinde ABD’nin işbirlikçisi olarak eleştirilir.
AKP, Lozan’a göre Sevr’i andıran söz konusu plana desteğiyle de ciddi bir iç muhalefetle karşı karşıya ve 12 Haziran seçimleri bu nedenle çok mühimdir.
Seçime giden Türkiye’de muhalefet çok ağır baskı altında; seçmeni AKP’ye yönlendirmek için yoğun ve ölçüsüz bir propaganda söz konusu. Bu ortamda, AKP’nin en büyük destekçisi ABD Raporu, seçmen için daha da önem kazanıyor. İşte raporun çarpıcı bölümleri:
Yargısız infaz: Geçen yıl Türkiye’de güvenlik güçleri yargısız infazlar gerçekleştirdi ve bu vakalar yeterince soruşturulmadı. 11 Mayıs’ta polis memuru Gültekin Şahin, Muğla Üniversitesi’nde bir gösteride Serzan Kurt’u vurup öldürdü.
İşkence: İşkence olayları devam etti. 5 Ocak’ta Adana Cezaevi’nde tutulan 32 çocuğun aileleri, gardiyanların çocuklarını dövdüğü ve yaralarına tuz bastıkları yönünde bir basın açıklaması yaptılar.
Cezaevi sıkıntısı: Cezaevi koşulları yeterince iyileşmedi. İnsan Hakları Vakfı, 10 Ekim itibarıyla cezaevlerinde 32 mahkûm ve 5 zanlının öldüğünü duyurdu.
Hak ihlalleri: Şüpheliler kanunda belirtilmesine rağmen avukatlarıyla hemen görüştürülmedi. Birçok gözlemci Balyoz’u da Ergenekon gibi politik bir dava olarak görürken, diğerleri hükümeti devirmeye çalışanların adalet önüne çıkarılması olarak algılıyor.
Adil yargılama: Bazı Hükümet üyeleri ve bürokratların yaptıkları açıklamalar yargı bağımsızlığını etkiledi. Yasalar keyfi tutuklama ve gözaltıları yasaklamasına rağmen devlet/hükümet zaman zaman bu yasaklara uymadı.
İfade özgürlüğü: Hükümet, Anayasa ve çeşitli yasalara dayanarak ifade özgürlüğünü sınırladı.
Basın özgürlüğü: Basın özgürlüğü geriledi. Polis insan hakları örgüt ve gözlemcileri ile medya personelini gözaltına almaya ve taciz etmeye devam etti. 26 Şubat’ta Başbakan Erdoğan, medya patronlarının ekonomiye zarar veren negatif yorumlar yazan köşe yazarlarını kovması gerektiğini söyledi. 2 Aralık’ta Danıştay, Doğan Medya Grubu’na 2009’da kesilen cezaların büyük bölümünü durdurdu.
Kadına şiddet: Töre cinayetleri ve tecavüz yoluyla kadına karşı şiddet yine büyük bir problemdi. 27 Ekim itibarıyla Hükümetin oluşturduğu acil telefon hattına 8 bin 704 kadın başvurdu.
Homofobi: Devlet Bakanı Aliye Kavaf 7 Mart’ta homoseksüelliği hastalık olarak tarif etti. 16 Mayıs’ta 300 kişi Ankara’nın göbeğinde homofobi karşıtı bir yürüyüş yaptı.
Sandıkta gelecek 4 yılın iktidarını seçecek sizlerin takdirlerinize…