AŞ ve İŞ çıkmazında Adana

Abone Ol

Değil Adana, değil Çukurova, Türkiye için çok düşündürücü bir sonuçtur: Adana işsizlikte ülkede birinci!
Sonuç itibarıyla fark etmez, kişinin ya da ülkenin elindeki bu büyük imkânı değerlendirmeyerek, aynen o deyimdekine uygun “varlık içinde yokluk çekmesidir” Adana’nın, Adanalının başına gelen.
Kimse çıkıp da Adana’da yetişen tarımsal ürünler için ve/veya sanayi türlerinin modası geçti, piyasası bitti gibi saçma mazeret öne sürmesin.
Dünya nüfusunun artışı, gelir ve onunla birlikte tüketim alışkanlık ve düzeyinin yükselmesi, gıda ürünlerine olsun, tarımsal sınai ürünler için olsun talebin artması demek. Bir ürünün talebi artıyorsa piyasasının daralması ise kabul edilemez ki!
Ayrıca seni o ürünü üretmekten vazgeçirenler, sonra dönüp aynı ürünün kendilerince üretilenini sana satarlarsa, bu işte bir acayiplik var denilmezse ne denir?
Şurası gerçek ki tek kutuplu dünyada ekonomi, küresel ölçekte kontrol altındadır. Açıkça bir emperyalist kontrol söz konusudur bugün.
Sorun da tam burada; elin adamı bir evrensel hegomanya peşinde.
Eğer sen Ulusal çıkar kavramını bırakıp, global düzen yutturmacasıyla, başkalarının kurguladığı bu oyunun figüranlığına fit olursan, tarımın da zarar eder, sanayin de. Boynuna takılan ise “İşsizlikte birincilik madalyası” olur!
İşte bugün asıl konuşulması gereken budur.
Dış politikada karşılaştığımız meselelerin de dışarıdan destekli iç sorunların da altında milli reflekslerin yok edilmesi, milli düşünce ve tavır sahiplerinin bastırılması olduğu, sanırım artık tartışılmayacak kadar açığa çıktı.
Ekonomik sorunları çözememiş, üretmeyen ve istihdam yaratmayan bir kalabalık ülkenin sıkıntısı hiç bitmez. Onların çözümünün sadece “Milli Ekonomik politika” olduğunu eklemeye, acaba gerek var mı?
Neyse artık, önümüzde bütün bu olanlardan demokratik şekilde kurtuluş olanağı olanca heybeti ile göründü. Kitleler halinde bir heyecanlı akış var Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’ye.
Yeri gelmişken hatta eklemek gerek, dileyelim ki TBMM yine en az 3, hatta 4 guruptan oluşsun.
Muhalefette bilhassa CHP’de, Aş ve İŞ sözcükleriyle özetlenen Halkın gerçek gündeminde sürdürülen çalışmalar yarınlardan umutlu olmak için sevindirici.
Tam da bu noktada Adana yerel dinamiklerinin, en geç gelecek yıl bu vakitlerde yapılacak seçimlerden sonra gelecek iktidarı, Adana’ya, bölgeye yapacaklarını somutlaştırma yolunda bastırmaları gerekliliğinden söz etmek istiyoruz.
Türkiye’de egemen olmak üzere plan ve program hazırlayanların artık kuru söz ve boş vaatlerle halkın karşısına çıkmalarına dur demenin zamanı gelmedi mi?
Sorumuza “evet, vakti geldi” diyorsak ki, çoğunluğun böyle düşündükleri kanısındayız, o halde sonuçlarıyla sadece bölgeye değil, ülkeye de olumlu katkısı muhakkak olan Çukurova’yı “işsizlik şampiyonu” olmaktan çıkarmanın somut programları, Adanalının katkılarıyla hazırlanmalı; seçim döneminde tartışmalar bu zeminde sürdürülmelidir.
Böyle bir içerikte yapılacak çalışmalar, beraberinde o programları uygulamak için göz dolduran kadroların da vitrine çıkmasını sağlayarak, seçmene bir diğer fayda daha sunacaklar, kuşkusuz.
Şunu bilmekteyiz ki kimsenin elinde sihirli değnek yok. En değerli, en birikimli birisi dahi elinde bir ciddi program yoksa başarılı olamaz.
O halde bize düşen şimdiden, yarınlar için ümitli olmanın aracı olacak çalışmalar için yarın kapımızı çalıp oy isteyeceklere uyarı yapmaktır: “Somut, inandırıcı bir program ve nitelikli kadrolarla gelmezsen oyumuzu alamazsınız!”
Gönlümüzde olanlar dahil, hatta en başta onlar, yarın vekalet vereceklerimize şimdiden bu çalışmayı yaptırmazsak, bilmeliyiz ki seçimler gerçekleştikten sonra yine aynı sıkıntıları yaşamakta oluruz, lakin vakit geçmiş olur…