Siyaset

CHP'li Bulut, İletişim Başkanlığı Bütçesini Değerlendirdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, TBMM’de gerçekleştirilen bütçe görüşmelerinde İletişim Başkanlığı bütçesi üzerine CHP grubu adına söz aldı.

Abone Ol

CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, İletişim Başkanlığı bütçesi üzerine TBMM Genel Kurulu’nda söz aldı. Bütçesini halktan alan bir kamu kuruluşu olan İletişim Başkanlığının kendi stratejik planındaki tanımında, “Yerli ve yabancı basın yayın organlarının ve mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmaya yönelik düzenlemeleri yapmak ve gerekli tedbirleri almak” olduğunu kaydeden Bulut, “En büyük yalan da bu; ne kolaylaştırıyor ne de destekliyorlar. Bugün yaşananlara baktığımızda basın baskı altında, basın korunmuyor susturuluyor, basın genişletilmiyor boğuluyor. Tüm bu yaşananların bir sebebi de muhalefetin sesini kısmak. Eğer soru soran gazeteci, eleştiren gazeteci, gerçekleri yazan gazeteci ise, attığı gazete başlığı bile sinirlerini bozuyorsa akreditasyonunu anında iptal edebiliyorlar. Bu yaşananlar 28 Şubat tarihinde bile yaşanmadı. Elinizde bir sopa, eleştiren bir gazeteci var ise ensesinde boza pişirmeye devam ediyorsunuz. O gazeteci sadece saraydan değil, aynı zamanda işinden de edilebiliyor” dedi.

İLETİŞİM BALKANLIĞI SUSPUS

Bulut, konuşmasına şöyle devam etti:

“Öyle bir düzen kurmuşsunuz ki eskiden bir basın kartı olan her türlü etkinliğe, her türlü basın açıklamasına gidebiliyordu. Şimdi ise Anıtkabir'e bile gidemez hâlde. Anıtkabir Erdoğan'a slogan atmak için gidenlere açık, gazetecilere kapalı. Şimdi buradan soralım: İletişim Başkanlığı ne işe yarıyor? Tarihinde ilk defa bir gazeteci bir eylemi takip ettiği için tutuklandı. O arada İletişim Başkanlığından çıt çıkmadı. Yine, ulusal gazeteler, televizyonlar engelleniyor. Sözcü TV on gün, Halk TV beş gün kapatıldı; İletişim Başkanlığından tek ses çıkmadı. Hele hele Tele1'de kayyum atama olayı Türkiye siyasi tarihi için ve basın tarihi için bir utanç vesilesi. Merdan Yanardağ'ın ifadesi dahi alınmadan Tele1'e kayyum atandı. Burada nerede kolaylaştırmak? Nerede gazetecilerin görevini korumak, kollamak?

DEZENFORMASYON YASASI NEDEN VAR?

Geçen sene bir yasa çıktı, dezenformasyon yasası. Bu yasanın amacı neydi? Yalan yanlış bilgilere karşı korumak, bilgi kirliliğini önlemek. Şimdi, Gülşah kardeşimin vefatına ilişkin burada arkadaşlarımız ifade etti. Yaşadığımız kötü bir deneyim var. Gülşah kemoterapi tedavisi alırken hakkında iğrenç iftiralar atıldı, o atılan iftiraları siyaseten belli kesimler şişirmeye, onu abartmaya, onu yaymaya çalıştı. İşte, dezenformasyon yasası dediğiniz burada görev alması gerekiyor. Burada dezenformasyonla ilgili mücadele edilmesi gerekiyor ama o gün hiç kimse bir şey yapmadı. Bugün burada adaşım Burhanettin Duran var, İletişim Başkanı ilk defa Meclise geldi. Ona buradan, bu kürsüden, halkın kürsüsünden ifade ediyorum: Böylesi bir iğrenç olayda kardeşimizin kemoterapi tedavisi görürken atılan iğrenç "tweet"leri atanlara en küçük bir muamele yapılmadı. Sizden bu konuda görev istiyoruz. Bekir Bozdağ'ın şahitliğinde, burada, en azından bu siyasetçi kardeşimin, 37 yaşında vefat eden kardeşimize bir görevi yerine getirmiş olalım. Dezenformasyon merkezi âdeta dezenformasyon üreten bir merkez hâline de geldi.

TRT LİNÇ KAMPANYASI YÜRÜTÜYOR

Yine, buradan birkaç örnekle bahsedeyim: Örneğin TRT. TRT'nin yaptıklarını artık biz anlatmaktan utanır hâle geldik, TRT yöneticilerinin yüzleri gram kızarmıyor. 19 Mart darbesinden sonra havuz medyasına TRT'yi dâhil ederek bir linç kampanyası yürütüldü. Masumiyet karinesi ayaklar altına alındı. Belediye başkanlarımız, bürokratlarımız peşinen suçlu ilan edildi. Şimdi, eğer bir ahlaki sınır, bir hukuki kaygı duyuyorsa bu insanlar "Bavullarda, jammmer yok para var." dediler, çıkmadı. "1.200 küsur cep telefonu dağıtıldı." dediler, çıkmadı, bunlar hiçbir iddianamede bile çıkmadı. Bu arada bu insanlar "İnsan yalan atabilir." diyebildi, işi pişkinliğe çevirdi, hatta "Parkenin altında 2 milyon dolar var." diyenler bile "Arada insanın ağzından laf kaçabilir." dedi. Siz de nerede ahlak, nerede? Bu dava şayet televizyonlarda görülmeye devam ederse orada bir hukuk yoktur, sadece algı yönetimi vardır ve bu algı yönetiminin başında da devletin maaşıyla, devletin bütçesiyle gelirini sağlayan İletişim Başkanlığı vardır diyorum.”