Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu‘nun (EPDK) perakende satış lisansı sahiplerinin brüt kar marjını yüzde 2.33‘ten yüzde 3.49‘a çıkaran kararına karşı yargı yoluna başvurdu.

Kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay‘a açılan davada, brüt kar marjında yüzde 49.8 artış yapan kararla yalnızca 2013 yılında tüketicilere 400 milyon TL‘lik yük getirildiği hesabı ortaya konuldu. Bu artışın hukuki ve ekonomik bir dayanağı bulunmadığı anlatılan dava dilekçesinde, kar marjı artış kararının Anayasa‘ya, 4628 sayılı Yasa‘ya ve kamu yararına aykırı olduğu belirtildi.

 

TÜKETİCİLERİ ETKİLEYECEK

EMO tarafından Danıştay‘a açılan davada, brüt kar marjı artışının tüm tüketicileri etkileyecek bir karar olduğu anlatıldı. Brüt kar marjı tavanının Perakende Satış Hizmeti Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ kapsamında ortalama perakende enerji satış fiyatı tavanının (OPESFT) belirlenmesinde kullanıldığı belirtilerek, "Dolayısıyla tüm abone gruplarının net enerji ve kayıp/kaçak enerji bedellerine yansıtılan ve tüketicilerden özel şirkete aktarılan bir kar oranıdır" denildi.

 

400 MİLYON TÜKETİCİDEN ÇIKACAK

TEDAŞ‘ın 2010 yılı verileri ve yüzde 7‘lik resmi elektrik tüketim artış öngörüleri kullanılarak; tarife fiyatlarında hiç değişiklik yapılmayacağı varsayımıyla hesaplama yapıldığında dahi 2013 yılı için tüketicilere 400 milyon liralık ek yük getirildiği hesabı ortaya konuldu. "Dolayısıyla herhangi bir hukuki dayanağı bulunmayan ve zaten son derece yükselmiş olan elektrik enerji fiyatlarına, kullanıcılar aleyhine yeni bir kar artışı yapılmıştır" denilen dilekçede, mevcut tarife bileşenleri de anlatılarak, şu bilgilere yer verildi:

"2006-2012 yılları arasında uygulanan 2.33 oranı değişmemiş olsa bile; ortalama enerji alım fiyatının her artışında kar miktarı (bedeli) da doğru orantılı olarak zaten artmaktadır. Dolayısıyla yaşanan zamlarla artan kar miktarına ayrıca yaklaşık yüzde 49,8 oranında yeni bir zam yapılması anlaşılır ve kabul edilebilir değildir."

 

ÖZELLEŞTİRMEYE MÜDAHALE VAR

 

 

Dağıtım şirketlerinin mevcut durumda perakende hizmetini de yürüttükleri, 2013 yılı başından itibaren perakende ve dağıtım hizmetlerinde özelleştirmeler için Rekabet Kurulu‘nun ortaya koyduğu koşul gereği yaşanacak ayrıştırmanın mülkiyet değil hukuki bir ayrıştırmadan ibaret olduğu anlatılan dilekçede, brüt kar marjı artışının dağıtım özelleştirmelerini doğrudan etkileyeceği de ortaya konuldu:

"Dolayısıyla dağıtım özelleştirmeleri sürmekte iken yapılan dava konusu kar artışı, dağıtım şirketlerinin karlarında artış anlamı içermektedir. Geçmişte yapılan ihaleler ile sürmekte olan ihale süreçlerinde önem taşıyan kar unsurunun değişmiş olması, elektrik dağıtım ihalelerini rekabet açısından da etkileyecek niteliktedir. Daha önceden devredilen dağıtım kuruluşlarını alan şirketler için de yeni yüksek kar marjlarının uygulanacak olması, geriye dönük olarak ihale koşullarının da değiştirilmesi anlamına gelmektedir ki, bu durumda gerçekleşen ihalelerde oluşan bedellerin düşük kalmış olması da düşünülebilir."

 

ARTIŞIN GEREKÇESİ YOK

Elektrik dağıtım özelleştirmelerinin elektrik fiyatlarını fahiş ölçülerde artırdığına dikkat çekilen dilekçede, brüt kar marjı artış kararının ekonomik dayanaktan yoksunluğu da şöyle anlatıldı:

"Son beş yıl içerisinde mesken aboneleri için yüzde 128.8 artış yaşanmıştır. Kalkınmada öncelikli illerdeki mesken abonelerinde ise bu artış oranı yüzde 144.7 olmuştur. Aynı dönemde enflasyon oranının üzerinde artış gösterdiği görülen elektrik enerjisi fiyatları şirketlerin kar miktarını da doğal olarak artırmıştır. Özelleştirme ve serbestleştirme süreciyle birlikte elektrik sektöründeki tüm maliyetler tarifeler yoluyla tüketicilere yansıtılmış, dikey olarak parçalanan sektörde her aşamada faaliyet gösteren şirketlerin karları fiyatlara eklenmiştir. Bugün itibariyle ekonominin en dinamik ve karlılığı yüksek sektörü enerji sektörü olmuştur. Bütün fiyat artışları ve karlılık oranlarına rağmen dağıtım şirketlerinin perakende satış faaliyetlerinden elde edecekleri karların yüzde 49.8 oranında artırılması için hiçbir gerekçe bulunmamaktadır..."

 

Anayasa ve 4628 sayılı Yasa‘ya Aykırı

Elektrik Piyasası Kanunu‘nda perakende satış tarifelerine ilişkin hükümlerde herhangi bir kar unsurundan söz edilmediği, ikincil mevzuatta da kar unsuruyla ilgili düzenlemenin bulunmadığı, yalnızca tebliğ kapsamında formülasyon içinde kar marjı oranının belirlendiği ifade edilirken, bu oranın belirlenmesinde Anayasa ve yasalardaki genel düzenleyici kurallara uygun hareket edilmesinin zorunluluğuna işaret edildi. Anayasa‘nın "Cumhuriyet‘in nitelikleri", "Devletin temel amaç ve görevleri" ile "Tüketicilerin korunması" başlıklı maddeleri ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası‘nın amaç maddesi ve EPDK‘nın görevleri arasında sayılan "Tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak" biçimindeki yasa hükmüne atıfta bulunuldu. Dilekçede, "Bu yön itibariyle de yukarıda belirtmiş olduğumuz Anayasa ve Yasa hükümlerine uygun bulunmayan ve ekonomik herhangi bir gerekçesi açıklanmamış dava konusu kararın iptali gerekmektedir" denildi.