3 RAKAMLI ENFLASYON ENDİŞESİ

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi tarafından 75. Yıl Sanat Galerisi’nde gerçekleşen ‘Enflasyon Yangını: Gidiş Nereye, Çıkış Nerede?’ Konferansına konuşmacı olarak Ekonomist Mustafa Sönmez katıldı. Konferansta Mustafa Sönmez, 75’ler bu yana ülkenin enflasyon serüveni, bugünlere nasıl gelindiğini, içinde bulunduğumuz dönem ve çıkışın nerede olduğu üzerine bilgilendirici açıklamalar yaptı.

AKSUNGUR: HUKUK DIŞI UYGULAMALAR, BİZİ MÜCADELEMİZDEN ALIKOYAMAYACAKTIR

Toplantının açılış konuşmasını yapan İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, İşsizlik, geçinememek, barınma sıkıntısı, hayat pahalılığı nedeniyle; toplumun alt ve orta gelir grubunun ay sonunu getiremez hale geldiğini, insanların borç içinde yoksulluk girdabına sürüklendiğini belirtti.

İktidarın ise, ekonomik kriz koşullarında artan tepkileri sindirip, varlığını korumak için; muhalif kurum ve yapıları susturmaya, sindirmeye, korkutmaya ve etkisizleştirmeye çalıştığını söyledi.

Bunun en son örneklerinden birinin, Gezi direnişini örgütledikleri gerekçesiyle arkadaşlarına verilen cezalar olduğunu söyleyen Aksungur, “Ama şu bilinmelidir ki bu hukuk dışı uygulamalar, bizleri mücadelemizden ve arkadaşlarımızın yanında olmaktan alıkoyamayacaktır” dedi.

Aksungur, İnşaat Mühendisleri Odası olarak; emek eksenli politikalar geliştirilmesi, kamusal anlayışın yaygınlaştırılması için çalışmaları kesintisiz sürdürmeye devam edeceklerini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.

MUSTAFA SÖNMEZ: OLAĞANÜSTÜ BİR GELİR ADALETSİZLİĞİ YAŞANIYOR

Konferans konuşmacısı, ekonomist Mustafa Sönmez; ülkemizin zor ve tarihi bir dönemde bulunduğunu belirterek, coğrafyanın her yanında ateş pahası bir çarşı pazar olduğunu ve el yaktığını belirterek sözlerine başladı.

Sönmez ardından, 75’lerden bu yana ülkedeki enflasyon serüvenini anlattı. Bu dönemleri “geçmişte İMF gelirdi, krediyi verirdi. İMF talebin yüksek olduğunu söyler, devlet harcamalarını kısın, KİT’lere zam yapın, çiftçiye daha düşük taban fiyatı verilsin İMF talimatlarıyla ekonomi sürdürülürdü. Özal döneminde bir süre enflasyon indi. Ama sonrasında kamu açıkları artıp talep yükselince, Çiller döneminde %100 enflasyon dönemi yaşandı. Ardından tekrar İMF’li operasyonlar yapılır, bir süre kemer sıkılır, böyle devam edilirdi” diye anlattı.

Sönmez, 2001 yılında birikmiş sorunlarla Ecevit’in Kemal Derviş’i çağırdığını ve bir reçete uygulandığını belirtti. Ancak bu acı reçetenin topluma yansımasıyla, AKP’ye iktidarın altın tepsi içinde sunulduğunu ilave etti. Rektifiye edilmiş bir ekonomiyle, AKP’nin 10 yıl altın bir dönem yaşadığını belirten Sönmez, bu dönemi AKP’nin kendi iktidarını güçlendirmek için kullandığını söyledi.

Bu dönem sonrasını “İnşaat odaklı bir büyümeye yönelen AKP için, 2013’ten itibaren hava değişti. Dünyada yaşanan kriz neticesinde ABD faiz artırımına başladı, eskisi gibi ülkeye para akışı olmamaya başladı. Döviz kazanamayan bir ekonomi oluştu. Ve tökezleme başladı. AKP, 2015’te tek başına iktidar olmayı başaramadı” diyerek anlattı.

2017 anayasa değişikliği ve 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişten de bahseden Sönmez; 2018’de bir kırılma yaşandığını ifade ederek, 2018’de dövizin hızla arttığını, tek adam sistemiyle her şeyin ters gitmeye başladığını vurguladı. ‘Faizleri ben belirlerim, Merkez Bankasını’ takmayacağım anlayışıyla devam eden Erdoğan’ın, attığı adımlarla ekonomiyi daha da açmaza sürüklediğini söyledi.

Tüm bunlardan geriye bize ciddi fiyat artışları kaldığını söyleyen Sönmez, şöyle devam etti:

“Erdoğan’ın faiz alerjisinden fiyatlar iyice arttı. Mayıs’ta % 80, Temmuz’da üç haneli enflasyonu görebiliriz. Enflasyonu tırmandıran faktörler devam ediyor. Çiftçi toprağa küstü. Tarımda üretim azaldı, mazot, gübre fiyatları çok yükseldi, diğer tarım girdileri de öyle. Ulaşımda %105’i buldu zaten.

Ne yazık ki enflasyonun önünü kesecek bir rüzgar yok. Basınç devam ediyor. İthalat, ihracatın önüne geçmiş durumda. Net enerji ithalatı faturası çok yüksek, kısa dönemli borçlar 176 milyar dolar. Asgari ücret enflasyonun %11,5 altına düştü, ortalama memur maaşları % 22 eridi, işçi emeklisi enflasyonun 26 puan gerisine düştü. Olağanüstü bir gelir adaletsizliği yaşanıyor.

İşsiz sayısı 4 milyon, iş aramaktan yorulan 4 milyonu da eklersek işsiz sayısı 8 milyon. Böyle giderse daha da artacak. Çok ciddi sarsıntı var; iktidar istediği kadar oyalasın, halk seçim sandığını görmek istiyor. Bir an önce seçim sandığı kurulmalı, yanı sıra sandık güvenliği temin edilmeli, adil güvenli bir seçimin şartları yaratılmalıdır.

Tüm bunların aşılması iktidar sorunudur. Örgütlü olup olmama siyasi cüreti etkiliyor. Özgürlüğün, örgütlenmenin olmadığı, insanların anayasal haklarını kullanamadıkları şartlarda, istediği gibi at oynatanlar çıkar. Örgütsüzlük en büyük zaaftır ”

Konferans, salondan konuşmalar ve soru-cevap bölümüyle sona erdi.