Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, 2021 Asgari ücret görüşmelerinin Covid-19 salgınının tüm dünya ve ülkemizde ağır insani, sosyal ve ekonomik tahribatın yaşandığı bir dönemde başladığını söyledi. 

İLO ANAYASASINI HATIRLATTI

Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Anayasa’nın girişinde, “İşçinin ve ailesinin yalnızca geçimini temin eden ücret, insanca yaşamaya yeterli bir ücret değildir. Halbuki işçinin insanca yaşaması için yeterli ücrete sahip olması gerekir” ifadesine yer verilmiştir. 
Üç İşçi Konfederasyonu “insan onuruna yaraşır bir asgari ücret” belirlenmesi taleplerini bir araya gelerek ortaklaştırmıştır. 
Anayasamız devlete “çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alma” görevi vermektedir. Ayrıca, asgari ücretin tespitinde “çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur” denilmektedir. Bugün ücretliler üzerinde dayanılmaz boyutlarda vergi yükleri bulunmaktadır. Ücretli çalışanların eline geçen ücret vergi nedeniyle ilerleyen aylarda düşmektedir. Asgari ücret alan işçiler bile yılın son aylarında daha düşük ücret almaktadır. Asgari ücret kadar bir gelirin ücretli çalışanlar için vergi dışı bırakılması yönünde tüm sosyal taraflar arasında görüş birliği oluşmasına rağmen şimdiye kadar herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.

GEÇİM ŞARTLARI UYULMALI        

Asgari ücretin saptamasında Anayasa'da yer alan 'Geçim Şartları' yaklaşımına öncelikle uyulması gerektiğini ifade eden Edip Gülnar, açıklamasını şu sözlerle tamamladı

Asgari ücretin saptanmasında Anayasa’da yer alan “geçim şartları” yaklaşımına öncelikle uyulmalıdır. Günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre işçinin ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık onuruyla bağdaşacak asgari ücreti belirlenmelidir. İçinde yaşadığımız salgın koşullarının yarattığı gelir kaybı ve gider artışları da dikkate alınmalıdır. 
Asgari ücret Asgari Geçim İndirimi (AGİ) hariç ve net olarak açıklanmalıdır. Bu ücretten yapılacak vergi, sosyal güvenlik vb. kesintiler net tutarın üzerine ilave edilmeli ve yıl boyunca asgari ücret açıklanan bu net ücretin altına düşmemelidir. 
Ücretlerin asgari ücrete tekabül eden kısmı vergiden muaf olmalıdır. Ayrıca ücretliler için damga vergisi uygulaması kaldırılmalıdır. Asgari ücret sonrası ilk vergi basamağı için uygulanacak oran yüzde 10 olmalıdır. 
Asgari ücret, herhangi bir ayrım yapılmadan yine ulusal düzeyde tek olarak ve yıllık belirlenmelidir. İşçilerin arasında nitelik, kıdem, işin mahiyeti gibi ekonomik amaçlı değerlendirmelerin tümünden bağımsız olarak ele alınmalıdır. 
Asgari ücret, ekonomik ölçülerin ötesinde sosyal bir ücret olarak kabul edilmeli ve bu özelliği temel alınarak belirlenmelidir. 
Devlet çalışanlar arasında ayrım yapmamalı, kamuda geçerli en düşük aylık tutarın asgari ücret belirlenirken de dikkate alınmalıdır.
Asgari ücretle bağlantılı olarak ve günümüz ekonomik koşullarını da dikkate alarak;
İşverenlere sağlanan sosyal güvenlik prim desteğin benzeri işçilere de verilmeli ve işçilerin sosyal güvenlik haklarında bir kayıp yaratmayacak şekilde işçi SGK prim payı 5 puan düşürülerek bütçeden karşılanmalıdır. 
Pandemi koşullarında işsizlik sigortasından işçilere yapılan ödemelerin (kısa çalışma ödeneği, nakdi gelir desteği ve işsizlik sigortası) alt sınırı asgari ücret olmalıdır. Pandemide iş ve gelir kaybı olan işçilere asgari ücret düzeyinden az olmayan bir nakdi gelir desteği verilmelidir. Bu destek kayıtsız çalışan işçiler için bütçeden karşılanmalıdır. 
“Sosyal Devlet” ilkesi gereği “aile yardımı” çalışmayan eş için uygulamaya konulmalıdır.
Sendikal örgütlenmenin olduğu işyerleri için asgari ücret teşviki uygulanmalıdır.