Erbek, Mahmut Esat Bozkurt Salonu’nda Adli Yıl'ın açılışı dolayısıyla düzenlenen törende, yargı teşkilatı ve yargılama diyalektiğinin tarihinin en zor dönemini yaşadığını belirterek, "Bütün bir siyaset kurumunun ve yürütmenin, hiçbir hukuki ve ahlaki kural gözetmeksizin yargıya karşı takındığı tavır, 2010 Hakim-Savcı Kararnamesiyle doruk noktaya çıkmıştır. Hukuk dışı uygulamaları nedeniyle haklarında çok sayıda şikayet ve dava bulunan hakim-savcıların başka görevlere atanmaları, yürütme ve yürütmenin HSYK’de bulunan temsilcilerinin, hukuka aykırı engellemeleri nedeniyle yapılamamış, geçmiş yıllarda rutin sayılabilecek görevler yapan HSYK, bilgisiz ve yanlı kişilerin, medyada magazin tadında konuştukları bir malzeme haline getirilmiş ve HSYK tarihinde ilk kez Adalet Bakanı hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Bu kaos ortamının, hem biz hukukçuları hem de diğer bütün yurttaşlarımızın yargıya olan güvenini ciddi şekilde sarstığı apaçık ortadadır" dedi.
Mecliste temsil edilsin veya edilmesin tüm siyasi partilerin, sendikaların, baroların, üniversiteler ve diğer sivil toplum örgütlerinin katkı ve katılımları olmaksızın yapılan Anayasal düzenlemelerin bu uzlaşmayı sağlayabilmesinin olanaklı olmadığını ifade eden Erbek, "Ne var ki ülkemizde son dönemde yaşanan Anayasa değişikliği sürecinde görülmüştür ki, uzlaşma sağlamak bir yana, böyle bir arayışa dahi gidilmemiştir. Mecliste, çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisinin adeta dayatması ve tepeden inmeci yöntemleriyle, toplumumuzun ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaktan uzak, bu haliyle toplumsal mutabakatı kesinlikle ifade etmeyen bir düzenleme yapılmaya çalışılmaktadır" diye konuştu.
HSYK’nin yapısı ve işleyişiyle ilgili eleştiriler ile çözüm önerilerinin, 82 Anayasasının başından beri, hukukçular tarafından ifade edildiğini söyleyen Erbek, "Bugüne kadar ki yasama ve yürütme organları, bu eleştirilerin hiç birini ciddiye almamıştır.Bugün yapılmak istenilen değişiklik de eskisinin daha da kötüleşmiş halidir" dedi.
Dinleme ve kaydetmelerin, yurttaşların huzurunu kaçırdığını söyleyen Erbek, şöyle devam etti:
"Güvenlik kurumlarının yasa dışı dinleme-kaydetme uygulamaları, ülkemizin bugün yaşadığı en büyük sorunların başındadır. Bunlara dayanarak yapılan tutuklamalar toplumsal barışı ve huzuru yok etmektedir. Bu ortamda, yurttaşlarımızın tek güvencesi, yargı sürecindeki erdemli hukukçuların sağlam duruş içinde olmalarıdır. Her şeye rağmen bunu yapacak hakim ve savcıların bulunduğuna inanıyoruz. Hal böyle olmakla birlikte, Yargıtay ve Danıştay’ın telefonlarının dahi yasa dışı olarak dinlendiği iddiaları, hukuk devleti ilkesinin, her geçen gün daha da fazla erozyona uğratıldığı yönündeki haklı kaygılarımızı arttırmaktadır."
Yargının kurduğu hükmün hukuki ve yasal dayanağının, varlık nedeninin savunma olduğuna dikkat çeken Erbek, "Savunmanın temsilcisi avukatlar, yargılama sürecinde olması gereken, hak ettiği yerde değildir. Özellikle Adalet Akademilerinde ve bakanlık çalışmalarında görülen olumsuz önyargıların kaldırılması gerekmektedir. Savunmanın olması gereken yerde bulunmadığı sürece, ülkemizde “hukukun üstünlüğünden”, “hukuk devletinden” ve onun olmazsa olmaz koşulu olan “yargı bağımsızlığından” söz etmeye olanak yoktur" diye konuştu.