Boğaziçi Üniversitesi'ndeki atanmış-kayyum rektör protestolarında
yaşananların üzüntü ve kaygı verici olduğunu vurgulayan Baro Başkanı Av.
Veli Küçük, demokratik ve katılımcı yönetim, bilimsel ve özgür eğitim
anlayışının geldiği seviyenin “kapısı kelepçelenmiş üniversite” olmaması
gerektiğini belirtti.

Av. Veli Küçük, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamasında; “Tek Adam”
rejiminin ülkemizin tüm kurumlarını “Parti Devleti” anlayışıyla
düzenleme çalışmaları maalesef hız kesmeden devam ediyor. Devlet
kurumlarına yapılan atama ve yükselmelerde liyakati değil, partiye ve
tek adama sadakati esas alan bu anlayış, üniversitelere yapılan rektör
atamalarında da kendini göstermektedir.

Çağdaş ülkelerin son derece doğal saydığı ve hoş gördüğü
eylemselliklerin, giderek yayılacağı endişesine kapılan siyasal iktidar,
kendisine yönelen en küçük eleştiriye bile tahammül göstermemekte ve
aslında şiddet kullanarak, diğer gençlere ve topluma mesaj vermektedir.

İki demir arasında ki mesafeyi hesaplayamayıp, Boğaziçi üniversitesinin
kapısına kelepçe takmak için dakikalarca uğraşan polis memurunun,
Boğaziçi üniversitesi öğrencilerine plastik mermi sıkması ve orantısız
güç uygulaması demokratik hakların ülkemizdeki hazin görüntüsüdür.

Şiddet içermeyen bir eylem karşısında bu denli vahşi bir müdahale,
özellikle insan hakları ve demokrasi açısından oldukça düşündürücü bir
tablo yaratmıştır.

Bu pervasız uygulama; aslında güzel ülkemizde demokrasiye, özgürlüklere,
ifade ve düşünce hürriyetine, soran ve sorgulayan beyinlere, biat
kültürünü reddeden bireylere, hukukun üstünlüğüne vb. her türlü
çağdaşlık ile medeniyet ile uygarlık ile ilgili veya ilintili kavramın
kelepçelenme girişimidir.

Bilim yuvasına takılan bu kelepçeyle ilgili sorumlular derhal
cezalandırılmalıdır.


Kampüs içerisindeki eylemler Anayasa'nın ayrım gözetmeksizin herkese
tanıdığı barışçıl toplantı ve gösteri hakları kapsamındadır.

İstanbul valiliğinin bugün de devam edecek eylemlere karşın Koronavirüs
salgınını gerekçe göstererek yürüyüş ve gösterilerin yasaklanması ise
anayasaya aykırıdır. Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasında,
“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin izin alma koşuluna
bağlanamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu yanlıştan bir an evvel
dönülmelidir.

En ufak bir protestoda üniversite öğrencilerine orantısız güç
kullanılmasının önüne geçilmesi, uygulanan şiddetin altında yatan
nedenlerin ve çözüm önerilerinin araştırılması gerekmektedir.

Ayrıca; gözaltına alınan 17 öğrenci derhal serbest bırakılmalıdır.”