Milletimizi ayakta tutan gelecek nesillerimizdir. Onlar akan bir pınar, dikilen bir ağaç gibidir. Bu günün küçükleri yarının büyükleridir….. Çocuklarımız; göz aydınlığı, sevincimiz, ümidimiz, dünya hayatının süsü, neşesidir. Yaratıcımızın eşsiz armağanı, cennet çiçeği, gönül meyvesidir. İmtihanımız, yarınlarımızın mimarı, gönlümüzün çağlayan ırmakları, ailelerin umudu ve geleceğidir.'' denildi.
Çocukların Allah'ın emaneti olduğu ifade edilen hutbede, şunlar kaydedildi:
'' Milletimizi ayakta tutan gelecek nesillerimizdir. Onlar akan bir pınar, dikilen bir ağaç gibidir. Bu günün küçükleri yarının büyükleridir. Allah (C.C): “Ey iman edenler kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyunuz.” buyurmaktadır. (3)

    Çocuklarımız güldür. Gülün solmasına izin vermemeliyiz. Onları (uyuşturucu bataklığına, madde bağımlılığına, kötü yollara) düşmekten korumalıyız.   Çocukları dünyaya getirmek yeterli değil, onları iyi yetiştirmek, eğitmek gerekir. Hepimiz ailemizden sorumluyuz. Bir servet olan çocuklarımıza gerekli eğitimi vermezsek, görevimizi hakkıyla yerine getirmemiş oluruz. Bundan dolayı ruhen, bedenen, fikren sıkıntı çekeriz. Ailece, milletçe ve toplum olarak zarar görürüz.

     Gelişmiş ülkelerin gerisinde kalırız. Bu ilgisizliğimiz bizleri ızdıraba, çileye, ateşe götürür. Dünya ve ahirette hüsrana uğrarız. Çocuklarını iyi yetiştirenler ölseler bile amel defterleri kapanmayacaktır. Kıyamete kadar anne ve babasına sevap yazılacaktır. En güzel miras topluma faydalı bir nesil bırakmaktır.

     Allah, iyi ve faydalı iş yapanları sever. Hayatı, yaşanır halde devam ettirmek en büyük fazilettir. Çocuklarımız geleceğimizdir. Yüce Allah’ın bize emanetidir. Onları yetiştirmek dini ve milli bir görevdir. Allah(c.c): “Kim bir hayat kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur”. Buyurmaktadır. (4)

      Çocuklar Cenab-ı Hakk’ın anne babaya ikramıdır. İslam fıtratı ile anne babaya emanet edilen çocukların saf ve berrak kalpleri, temiz bir toprak misali işlenmeye hazır ham bir cevherdir. Bunun diken veya gül, acı veya tatlı meyve vermesi anne-babaların onların ruhlarına atacağı tohumların keyfiyetine bağlıdır.

        Bu uğurda fedakârlıkta bulunmak, zorluklara katlanmak, bize emanet edilen ailemize çocuklarımıza dinimize, vatanımıza sahip çıkmak hususunda gaflete düşmemeliyiz.

Bütün zamanını ibadetle geçiren bir sahabeye Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Sırf ibadetle meşgul olman doğru değil. Kendinin kendin üzerinde, çoluk çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır. Her hak sahibine hakkını vermelisin"

         Bugün kutlamakta olduğumuz Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın taşıdığı anlam ve önemi de bu çerçeve de değerlendirmek gerekmektedir. Milletin iradesini ve milli egemenliği ifade eden o günün, çocuklara armağan edilmiş olması, geleceğin onlara ait olmasındandır. Bu manada, Yüce Mevla’mızın bir hediyesi ve emaneti olan çocuklarımızın iyi yetiştirilmesi, bir anlamda geleceğimize yapılan en iyi yatırımdır.

    23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutluyor, vatanımızı düşman işgalinden kurtaran ve milli iradeyi hâkim kılan aziz ecdadımızı rahmetle anıyor ve Hutbemizi
okuyacağım ayet mealleriyle bitirmek istiyorum. “İnsanoğlu, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır”

“İnsanlar denenip sınavdan geçirilmeden sadece iman ettik demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar”
”Mallar ve evlatlar dünya hayatının süsüdür”

“Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan vesilesidir. Büyük mükâfat ise Allah katındadır” görüşüne yer verildi.