Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Yönetim Kurulu, Türkiye’nin basın özgürlüğünde adeta sınıfta kaldığını bildirdi.

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yazılı açıklama yapan ÇGC yönetimi, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) 2017 Dünya Basın Özgürlüğü endeksine göre Türkiye’nin 180 ülke arasından 155. Sırada yer aldığına dikkat çekti.
Geçen yıla göre 4 basamak gerileyen Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik kısıtlama ve baskıların her geçen gün arttığına dikkat çeken ÇGC’den yapılan açıklama şöyle:
“Her basın özgürlüğü gününde ne yazık ki bayramı konuşmak yerine mesleğimizin içinin boşaltılmaya çalışıldığı uygulamaları tartışmaya devam ediyoruz. Türkiye’de basın özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmadıkça tam demokrasiden söz etmemiz mümkün görünmeyecek. Halkın haber alma ve kamu çıkarını gözetme hakkını esas alarak hareket eden, tüm zorluklara rağmen görevini layıkıyla yerine getiren yerel-yaygın, görsel ve yazılı basın önündeki engellerin kaldırılması ülkemizin dünyadaki diğer gelişmiş ülkelerle eşit koşullara sahip olmasına, demokrasinin içselleştirilmesine ön ayak olacaktır. 
Özellikle demokrasilerde özgürlüklerin baskı altına alındığı gerçeğini de beyan eden RSF’nin tespitleri tüm kesimler tarafından iyi analiz edilmelidir.  Yazdıkları haber ve yaptıkları yorumlar, çizdikleri karikatürlerle hapishanelerde onlarca gazeteci bulunmaktadır. Baskı ve cezalarla sindirilen gazeteler ya el değiştirmekte ya da kapanmak zorunda kalmakta, gazeteciler ise işsizlik veya yandaşlık kıskacına girmektedir. 
Öte yandan suçu sabit olmamasına rağmen gazetelerin kapılarına kilit vurulması, meslektaşlarımızın sarı basın kartlarının iptal edilmesi ülkemiz adına kara bir tablodur.
Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Basın hürdür, sansür edilemez. Basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilme yolu yine basın özgürlüğünden geçmektedir” derken, demokrasilerde 4.güç olan basının önemine dikkat çekmektedir.
Dünya sıralamasında basın özgürlüğü açısından Türkiye alt sıralarda yeralmakta, bu da ülkemizin itibarını zedelemektedir. Ayrıca güven sıralamasında Türkiye’de basın siyasetçilerle birlikte listenin sonlarında yeralırken, güven bunalımı yaşadığını gözler önüne sermektedir.
Çok zor şartlar altında ayakta kalma mücadelesi veren, özlük haklarından yoksun, sendikasızlaştırılan basın çalışanları, gerek ekonomik ve gerekse de siyasi baskılar karşısında özgürce çalışamamaktadır.
Editoryal bağımsızlığı olmayan, güç odaklarının baskısı altında haber yapamayan, halkın haber alma ve sesini duyurma hakkını kullandığı basın özgür olmayınca, güven ve itibar kaybı kaçınılmaz hale geliyor. Basın meslek ilkeleri çerçevesinde, meslek etiğini gözönünde bulundurarak, halkın çıkarlarını ön planda tutarak, mesleğin gereğini yerine getirmeye çalışan basın, başka güç odakları olmak üzere neredeyse toplumun tüm kesimlerinin hedefi haline geliyor.  Herşeye rağmen objektif ve tarafsız habercilik anlayışı içerisinde hareket eden, tüm zorluklara ve baskılara rağmen ayakta durmaya çalışan, basın meslek ilkeleri ve meslek etiğine bağlı kalan tüm basın çalışanlarının Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyor, gelecek adına umudumuzu koruyoruz.”