CHP Adana Milletvekilleri İbrahim Özdiş ve Zülfikar İnönü Tümer’in de katılarak destek verdiği Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mimar Ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Devrimci Parti (DP), EMEK Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Yeşiller Ve Sol Gelecek Partisi (YSGP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Haziran Hareketi, Halkevleri, İnsan Hakları Derneği (İHD), Hacı Bektaş-I Veli Vakfı, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD), Alevi Bektaşi Federasyonu, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD)’dan oluşan ‘Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği’ üyeleri Atatürk Parkında biraraya gelerek basın açıklaması yaptılar.

Kurumlar Adına basın açıklamasını okuyan Adana Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, “Ne askeri darbe, ne sivil  darbe, ne OHAL, ne tarikat, ne cemaat, ne şeriat istiyoruz. terörü ve terör örgütlerini lanetliyor, tam bağımsız, laik, demokratik, baskı, şiddet ve terörün olmadığı bir  Türkiye’de yaşamak  için güçlerimizi birleştiriyoruz”  dedi.

Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, “Bizde 4 örgüt Adana Tabip Odası, DİSK, KESK ve TMMOB olarak Adana’da aşağıda imzaları bulunan emek ve demokrasi güçleri ile birlikte darbelere karşı, emek, barış ve demokrasiye sahip çıktığımızı belirtmek için ortak basın açıklamasını yapmaktayız. Önceki gün terör; insanların en mutlu günü olan bir  düğünde bulunan yurttaşlarımıza yönelmiştir. 51 yurttaşımız yaşamını yitirirken, 100’e yakın vatandaşımız çeşitli şekillerde yaralanmışlardır. Ölen vatandaşlarımızın çoğunluğunun çocuk olması içimizdeki, vicdanımızdaki yarayı, acıyı kat be kat arttırmaktadır. Öncelikle yitirdiğimiz insanlarımıza rahmet, ailelerine ve ülkemize başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza  acil şifalar diliyoruz. Ülkemizin dört bir yanı terör saldırıları ile yangın yerine dönüştürülmüştür. Terör örgütlerinin toplumsal huzur ve barışı, yaşam hakkını hedef alan saldırıları her geçen gün artarak devam etmekte, terörün nerde, ne zaman, ne şekilde karşımıza çıkacağı belirsizliğini korumaya devam etmektedir. Ülkemizde terörü önlemekle görevli olan asker ve poliste artık terörün kaynağı olabilmektedir. Artan terör saldırıları  sonucunda kan, gözyaşı, ölümler sıradanlaşmış, kanıksanmış ve günlük yaşamın ayrılmaz parçası haline dönüşmüştür. Artık terör örgütleri çocukları canlı bomba yapacak alçalmışlar ve insanlıktan çıkmışlardır. İnsanlık suçu olan terörü gerçekleştiren tüm terör örgütlenmelerini, terörün her türlüsünü, terörden yarar umanları kınıyoruz, lânetliyoruz”

İnsanın en temel hakkı yaşam hakkıdır. Diğer hak ve özgürlükleri kullanabilmek için yaşam hakkının güvence altında olması, toplumsal huzur ve barış ortamının sağlanması ve asgari koşulların hazırlanması devletin öncelikli görevleri arasındadır. Ancak ülkemizde siyasi iktidar, komşu ülkelerde yaşanan iç sorunlara, o ülkelerin toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına saygı duyarak yaklaşmak yerine, maceracı, öngörüsüz ve komşuluk hukukuyla bağdaşmayan politikalar izleyerek bölgede yaşanan yangını daha da hızlandırmıştır. Özellikle rejim muhalifi olan çeşitli terör örgütlerinin çeşitli bahanelerle  destekleyerek  ülkemiz, Ortadoğu bataklığına saplanmıştır. Siyasi iktidar, her zaman yaptığı gibi sadece katliamı kınamış ancak herhangi bir siyasi sorumluluk üstlenmemiştir. Yine her zaman yaptığı gibi yaşanan katliamlardaki yayın yasağı anlayışını sürdürmüş, toplumun bilgi edinme, haber alma hakkını gasp etmiştir. Yayın yasakları; sadece bu tür olayların üstünün kapanmasına ve unutulup gitmesine neden olmaktadır”

15 Temmuz günü ülkemiz bir darbe girişimine maruz kalmıştır. Düne kadar devletin  her kademesinde kolkola girip ülkeyi  yönetenler, 15 Temmuz günü ve sonrasında birbirlerine darbe yapmışlardır. Darbenin yapıldığı gün yaptığımız gibi bugünde askeri ve sivil tüm darbe ve darbe girişimlerini kınıyor, lanetliyor, karşısında olduğumuzu net bir şekilde  bir kez daha ifade  ediyoruz. Anayasal düzene karşı bu kadar ağır girişimde bulunan darbecilerin, onlara destek olanların hak ettikleri en ağır cezaları hukuk devleti içerisinde kalınarak almalarını desteklemekteyiz. Ancak kurunun yanında yaşın yanmamasını, sürek avının devam ettirilmemesini, darbeyle hesaplaşma adı altında ülke demokrasisine, hukuk devletine ve temel hak ve özgürlüklere darbe vurulmamasını da istemekteyiz. Bizler biliyoruz ki darbeler, bir ülkede demokrasiyi ortadan kaldırır, baskı sürecini arttırır, özgürlükleri kısıtlar, tüm muhalif unsurların sesini keser, insan haklarını engeller. Bizler şiddete dönüşmeyen her türlü düşünce ve ifade özgürlüğünün olduğu, kuvvetler ayrılığının hakim olduğu, adaletin herkese hakim kılındığı, toplumsal huzur ve barışın sağlandığı, kurum ve kurallarıyla işleyen bir parlamenter demokrasiden yana olduğumuzu bunun için de laik, demokratik, bağımsız, özgürlükçü bir parlamenter Türkiye Cumhuriyeti için demokrasimize sonuna kadar sahip çıkacağımızı bildiririz.Karanlık ve zor bir dönemden geçiyoruz. Türkiye, gerici iktidarlar altında emperyalizme bağımlılığın derinleştiği, emeğin sömürüldüğü, özgürlük, demokrasi ve laikliğe yönelik tüm kazanımların yok edildiği bir ülke haline getirildi.
Bugün ülkemiz üzerinde oynanan oyunları aslında biz yıllardır biliyorduk. Şeriatçı, tarikatçı, cemaatlerin devletin tüm birimlerine sızdığını, ele geçirdiklerini ve bunu mevcut iktidarların destekleri ile yaptıklarını da biliyorduk. Bugün aldatıldık deyip af dileyenler dün bu tarikat ve cemaatlerle işbirliği halinde idi. Bu işbirliği sonucunda iktidar düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran tekçi, mezhepçi, faşizan ve neo liberal politikaları, özellikle son yıllarda rejim değişikliğini hedefleyen uygulamaları sonucu ülkemiz uçurumun kenarına gelmiş ve  nihayet 15 Temmuz darbe girişimine de yol açan tehlikeli bir ortam yaratmıştır. AKP iktidarının eski ortağı olan Fetullah Gülen cemaati cuntasının başını çektiği kanlı darbe girişimi bastırılmıştır. Ancak devletin tüm kademelerini teslim almış olan cemaati de içinde büyüten karanlığın diğer yüzü bugün iktidardaki AKP’dir. Darbenin bastırılması onu da içinde büyüten sistemin değişmesi anlamına gelmiyor. AKP, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlattığı karşı-darbeyle otoriter, baskıcı ve sömürü düzenini sürdürmeye çalışıyor.  OHAL yasalarına ve Kanun Hükmünde Kararnamelere dayanarak kırıntısı kalan demokratik hak ve özgürlükleri bütünüyle askıya alıyor. KHK’ler ile kamuda hiçbir gerekçe göstermeksizin başlatılan görevden almalar ve soruşturmalar muhalif kesimlere yönelik baskı, tehdit ve topyekûn bertaraf etmeye dönüşüyor. Tarihleri darbelerle mücadele içerisinde geçen, birçok bedeller ödeyen emek ve demokrasi güçleri olarak darbe karşıtı tutumumuz dün de bugün de nettir. Biliyoruz ki, bu gidişatı ancak emekten, demokrasiden, laiklikten, barış ve kardeşlikten yana güçlerin mücadelesi durdurabilir. Bu bilinçle ülkemizin geleceğine sahip çıkmak, demokrasiyi, laikliği, bağımsızlığı, barışı, eşitliği, özgürlüğü, adaleti savunmak ve gerçek kılmak için bir araya geliyor, omuz omuza veriyoruz.  Aşağıda ortak olarak belirlediğimiz 9 maddeyi imzalamaya ve ortak bir güçbirliği oluşturmaya  tüm demokratik kitle örgütlerini davet ediyoruz.


BİZLER;
• Emekçilere yönelik güvencesizleştirme, taşeronlaştırma, yoksullaştırma politikalarına, işçi ve emekçilerin örgütlenme, toplu pazarlık, siyasi hak ve özgürlüklerinin önündeki engellere ve iş cinayetlerine karşı güvenceli çalışmayı ve insanca yaşamı savunmak için,
• OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnameler ile yeni baskı yasalarıyla demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin yok edilmesine, dikta arayışlarına karşı gerçek demokrasiyi savunmak için,
• Gerici, tekçi, otoriter, mezhepçi ideolojinin devlet eliyle toplumu teslim alma çabalarına karşı inanç özgürlüğünü de kapsayan gerçek laiklik mücadelesini büyütmek için,
• İçeride ve dışarıda yürütülen savaş politikalarının durdurulması, Kürt sorunun birlikte ve eşit yaşam temelinde barışçıl, demokratik yol ve yöntemlerle siyasal çözümü için,
• Emperyalizmin ortak geleceğimize karşı bölge ve ülkemizdeki müdahalelerine, faşizme ve darbelere karşı ortak ve birlikte mücadele için,
• Kadın emeği, kimliği, bedeni ve iradesine yönelik her tür eril, faşist ve gerici politikalara karşı kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesini yükseltmek için,
• Aleviler başta olmak üzere toplumun tüm inanç gruplarına, kültürel farklılıklara yönelik tekçi, mezhepçi, ayrıştırıcı politikalara ve saldırılara karşı birlikte mücadele etmek için,
• Kentlerimize, doğamıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için,
• Hangi siyasal görüş, kimlik ve inançtan olursa olsun ezilenlere, emekçilere, gençliğe ve tüm ötekileştirilenlere yönelik her tür saldırı, baskı ve şiddete karşı birlikte durmak için,
Emek, barış ve demokrasiden yana güçler olarak gelecek güzel günlere duyduğumuz inançla umudu, dayanışmayı ve mücadeleyi büyütmek için yan yana geldiğimizi, omuz omuza verdiğimizi, Emek ve Demokrasi için Güç Birliği’ni oluşturduğumuzu duyuruyoruz.
Eşit, özgür, demokratik bir ortak gelecek için umutluyuz, bir aradayız, kararlıyız!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!