Bin 700 taşeron işçinin çalıştığı ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'nde 22 Ağustos 2011'de destek hizmetleri ve temizlik ihalelerinin yapılacağı salonun önünde bekleyen DİSK'e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası'na (Dev-Sağlık- İş) üye yaklaşık 300 kadar taşeron işçisi, burada oturma eylemi yaptı. Polisin ve özel güvenlik görevlilerinin uyarılarına karşın dağılmayarak eylemlerini sürdüren işçi ve sendika yöneticilerine polis müdahale etti. Çıkan arbedede 23 işçi yaralanırken, aralarında Dev-Sağlık-
İş Genel Merkez Yöneticisi Mustafa Hotlar, Dev-Sağlık- İş Çukurova Şube Başkanı Bülent Kara ve Dev-Sağlık- İş Yönetim Kurulu Üyesi Cumali Bolat'ın da bulunduğu 27 kişi gözaltına alındı.

27 EYLEMCİ HAKKINDA 27'ŞER YIL HAPİS CEZASI İSTENİYOR
Yaptıkları eylemle ihalelere fesat karıştırdıkları ve polisin görevini engelledikleri iddiasıyla gözaltına alınan 27 kişi, olaydan 2 gün sonra sevk edildikleri nöbetçi mahkemedeyse tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Konuyla ilgili soruşturmasını tamamlayan Cumhuriyet Savcısı, 27 kişi hakkında iddianame hazırladı. Söz konusu iddianameyle birlikte savcılık, her şüphelinin iki ihaleye fesat karıştırmak suçundan 24'er ve polislere görevlerini yaptırmamaktan da 3'er yıl olmak üzere toplam 27'şer
yıl hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması öncesinde hastane işçileri, çeşitli sendika üyeleri ve bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri eylem yaparak davayı protesto etti.

"İŞÇİLER YÖNETMELİKLERE AYKIRI OLARAK ÇALIŞTIRILIYOR"
Atatürk Parkı'nda bir araya gelen eylemciler, burada üzerinde 'Taşerona Karşı Mücadele Yargılanamaz' ifadesinin yer aldığı pankart açıp sloganlar atarak Adana Adliyesi'ne doğru yürüyüşe geçti. İşçilere Dev-Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Eriş Bilaloğlu da destek verirken, eyleme Türkiye'nin farklı kentlerinden Adana'ya gelen Dev-Sağlık-İş'e üye sendikalıların da katılması dikkat çekti. Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı yürüyüşün ardından işçiler adına bir
konuşma yapan Arzu Çerkezoğlu, ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'nde taşeron firma bünyesinde çalıştırılan bin 200 işçinin, İş Kanunu'nun 'alt işverenlik' ilişkisini tanımlayan maddeleri ve yönetmeliklere aykırı olarak çalıştırıldığını ileri sürdü.

"YARGILANMASI GEREKEN HAKSIZ VE KİRLİ OLAN TAŞERON SİSTEMİDİR"
27 işçi hakkında 'ihaleye fesat karıştırmak' suçlamasıyla 27'şer yıl hapis cezası istendiğini hatırlatan Çerkezoğlu, "Oysa çok açıktır ki taşeron sağlık işçileri, ihaleye fesat karıştırmasına engel olmuşlar ve 'Mücadeleyle kazandıklarımızı, ihale masasında kaybetmeyeceğiz' diyerek yapılmaya çalışılan hukuksuz ihalelere karşı haklarını savunmuşlardır" diye konuştu.
Çerkezoğlu, "Taşerona karşı güvenceli iş mücadelemiz yargılanamaz. Yargılanması gereken haksız, hukuksuz ve kirli olan taşeron sistemidir. Yargılanması gereken hastane içerisinde biber gazlı müdahale ile işçileri darp eden polislerden sorumlu olan İçişleri Bakanlığı'dır" derken, TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu ise, hak aramanın insani bir mücadele yöntemi olduğunu ifade ederek, "Sağlıkta taşeron olmaz. Hakkını arayanlara dava açılmasına anlam veremiyoruz" diye konuştu.
SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel de, emeğiyle çalışan işçilerin hakkını arayıp, kendi ekmeğine sahip çıkmasının 'suç' olarak değerlendirilmesine bir anlam veremediklerini, bu konudaki mücadelelerini de sonuna kadar sürdüreceklerini dile getirdi.

KÜÇÜK KIZIN MEKTUBU EYLEMCİLERİ DUYGULANDIRDI
Öte yandan, haklarında dava açılan kişilere destek vermek ve yürüyüşe katılmak için İstanbul'dan Adana'ya gelen bir kız çocuğunun okuduğu mektup duygu dolu anların yaşanmasına neden oldu. Kartal Koşuyolu Hastanesi'nde temizlik işçisi olarak çalışan Ziya İncedere'nin kızı olduğu öğrenilen 10 yaşındaki Hülya İncedere, davayla ilgili olarak yetkililere yönelik olarak kaleme aldığı mektubu eylemde okudu. İlköğretim 4. sınıf öğrencisi İncedere, eylemcilerden alkış aldı.
Babasının sendika hakkını aradığı ve TEKEL işçilerine destek verdiği için mağdur edildiğini savunan İncedere, "Babam 35 gün hastane kapısında bekledi. Bizi onun yüzünü akşamdan akşama görmek zorunda bırakmışlardı. Şimdi Samsun Gazi Devlet Hastanesi'nde işten çıkartılan abilerim ve ablalarımın çocukları aynı duyguları yaşıyor. Biliyor musunuz; bir çocuğa yapılan en büyük şiddet anne ve babasından ayırmaktır. Bu suça ortak olanlar en az yapanlar kadar suçludur. Samsun'daki hastanenin başhekimine
sesleniyorum, işten çıkarılanları işlerine geri döndürün" dedi.
Yapılan açıklamanın ardından eylemciler olaysız bir şekilde dağıldı.