TMMOB Adana İKK Sekreteri Hasan Emir Kavi, Sivas Madımak katliamının 21. yılında katliamları yaratan zihniyetle mücadele edilmemesi durumunda Madımak’ın yanmaya devam edeceğini söyledi.

İKK Sekreteri Hasan Emir Kavi, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde TMMOB Adana Şube Başkan ve yöneticileri ile düzenlediği basın toplantısında,” Polis ve askerin gözleri önünde vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumakla yükümlü olan devlet, gözü dönmüş bir kalabalığın 35 canı yakmasına sessiz kaldı.”dedi.

2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenliklerinde Madımak Oteli'nin yakılması sonucu,  çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının diri diri yanarak ya da dumandan boğularak katledilmesi ile sonuçlanan vahşet olduğuna dikkat çeken TMMOB Adana İKK Sekreteri Kavi şöyle konuştu:

“Destekleri yıllardır bu toprakların tanık olmuş olduğu hesabı sorulmamış, unutturulmaya çalışılan katliamlardı; ayrımcılığı her daim körüklemiş olan iktidar diliydi; iktidarların katliamları görmezlikten gelen ve faillerini yargılamayan artık gelenekselleşmiş olan tutumuydu. Basının o günlerdeki yorumlarını da unutmadık. Bugün nasıl Gezi olaylarında iktidardan yana tutum alarak gerçekleri gizledilerse, o günlerde de faturayı Sivas'a giden aydınlara çıkartmaya çalıştılar.

Amaç gerçeklerin ortaya çıkarılması olsaydı şayet, 2 Temmuz 1993 günü katliam olarak anılırdı, MİT ve polisin elindeki katliam kayıtları mahkemeye sunulurdu, yurtdışına kaçan katliam sanıklarının dosyaları işleme sokulup, yargılanmalarının zaman aşımına uğraması engellenirdi.

Ama yapılanların göstermelik bir yargılama ve asıl suçluların korumasından öte bir anlamı olmadı.

Sivas Madımak katliamı unutulmasın diye emek vermenin çok büyük önemi vardır. Çünkü bu memlekette hayatın her alanında linçe giden bir ayrımcılık damarı her daim taze tutulmaktadır. Geçmişte, Maraş'ta, Malatya'da, Çorum'da aynı tezgâh işletildi. Örtbas edilmiş katliamlarla yüklü bir geçmişi var bu toprakların.

Unutmamızı istiyorlar. Unutturmak istiyorlar. Katliamların kayda değer bulunmadığı tarih böyle yazılmak isteniyor.

“ETNİK AÇILIMLAR” SÖZLERİ İNANDIRICI DEĞİL

Ama bizler unutmadık. Belleğinde, yüreğinde katliamların izlerini taşıyanlar hala yaşıyor, anlatacağız, aktaracağız; çünkü bu ülke topraklarında yaşayan insanların dini, dili, cinsel yönelimi farklı diye, etnik kimliği, düşünceleri, inançları farklı diye, kendi sözlerini söyledi diye, haksızlığa karşı durdu diye ayrımcılığa, şiddete, katliama uğramaları son bulsun istiyoruz.

Bu katliamları yaratan zihniyetle mücadele etmezsek, bu zihniyetten türeyen pratikleri teşhir etmezsek, bunları karşımıza almazsak Madımak yanmaya devam edecektir.”

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ SÜRECİNDE TÜRKİYE

Kavi, Anayasa değişikliği sonucunda Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçileceğine dikkat çekerek, bu konuda da şunları söyledi:

“Halk tarafından seçilmesinin Cumhurbaşkanına tabansallık ve meşruiyet anlamında güç kazandıracaksa da sorumluluklarını daha da arttıracaktır. Ayrıca cumhurbaşkanının kendisini anayasa üzerinde görme gibi bir durum da oluşabilir. Anayasa üzerine yemin eden, anayasaya göre devletin birliğinin temsilcisi ve kurumlar arasında koordinasyonu, dengeyi sağlaması yönüyle cumhurbaşkanının milleti kucaklama, birliği-beraberliği sağlama, sadece kendisine oy verenlerin değil, tüm ulusun cumhurbaşkanı olabilme özelliğini göstermesi gerekecektir. Toplumu ayrıştıran, kamplaştıran, aşağılayan, bölen isimlerin değil, derleyen, toparlayan, birliği, beraberliği gözeten, anayasaya sadakatten ayrılmayan ve anayasaya bağlı, hukukun üstünlüğünün egemen olduğunu içselleştirebilen isimlerin cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini düşünüyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimini halk yapacakken, halkın aday çıkarmasına engel olmak da ayrıca bir çelişki yaratmaktadır.”