İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı H. Çağdaş Kaya, dünya nüfusunun dörtte birinin su sorunu yaşadığını, her yıl hala çok sayıda insanın temiz sudan mahrum kaldığı için hastalanarak öldüğünü bildirdi.

Dünya Su Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Kaya, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, geçtiğimiz günlerde yayımladığı raporda, dünya genelinde 34 ülkenin çatışma, kuraklık, sel ve benzeri nedenlerle halkını doyuracak gıdadan yoksun olduğunu belirtti. Bu olumsuz tabloyu ortaya çıkaran en önemli etkenin insan faaliyetleri olduğunu rapor açıkça gösteriyor” dedi.

“SU KRİZİ KÜRESEL RİSKTE ÜÇÜNCÜ SIRADA”

“Hepimiz biliyoruz ki susuz bir yaşam mümkün değil” diye konuşan Kaya, suyun tıpkı hava ve gıda gibi sadece insanların değil tüm canlıların hayatta kalabilmek için ihtiyaç duyduğu en temel gereksinimlerden olduğunu ifade etti.

Son yüzyıl içinde dünya nüfusunun üç kat büyürken su kaynaklarına olan talebin yedi kat arttığını vurgulayan Kaya, “Bunun yanı sıra kullanabileceğimiz su kaynakları, dünyadaki suyun ancak yüzde 2,5’luk kısmını oluşturmaktadır.  Bu miktarın da yüzde 70’inin buzullarda olduğunu göz önünde bulundurursak, dünyadaki toplam suyun yüzde 1’inden daha az bir miktardaki su ile yaşamımızı sürdürmemiz gerekli. Görüyoruz ki dünyadaki su krizi üst sıraları zorluyor. Dünya Ekonomi Forumu, su krizini 2016 yılı küresel riskler listesinin üçüncü sırasında gösterdi. Raporda, “iklim değişikliğini azaltmada ve uyum sağlamada başarısızlık” en büyük risk olarak öne çıktı. Küresel riskler içerisinde "kitlesel imha silahları" ikinci, "su krizi" ise üçüncü sırada” diye konuştu.

“SUYA ERİŞİM, GIDAYA ERİŞİMİ DE ENGELLİYOR”

Su kaynakları üzerindeki baskıların özellikle kentleşme, nüfus artışı, artan yaşam standartları, su için artan rekabet ve kirlilik gibi insan faaliyetleri sonucunda arttığını vurgulayan Kaya, şunları söyledi:

“İklim değişimi, doğal koşullardaki değişiklikler, suyun ticarileşmesi ile bu baskı daha da şiddetlenmektedir. Yaşamın temel kaynağı olan suya ihtiyacın hiçbir zaman bitmeyecek olması gerçeği, sermaye tarafından bir meta olarak görülen suyun değerini arttırmaktadır. Kamu malı olması gereken su, uluslararası sermayenin ve tekellerin iştahlarını kabartan bir piyasa malı olarak görülerek, temiz su ticarileştirilmekte, büyük bir çoğunluk için ulaşılmaz hale getirilmektedir. İnsanların temel ihtiyacı olan suya erişimin aynı zamanda gıdaya erişimi de etkilediğini unutmamalıyız. Tüm bu nedenlerle, 2016 Dünya Su Günü’nde, geleceğe dair umutlu değil aksine kaygılıyız.

“KAYGILIYIZ”

Kaygımızı artıran dünya nüfusunun dörtte birinin su sorunu yaşıyor olması, her yıl hala çok sayıda insanın temiz sudan mahrum kaldığı için hastalanarak ölüyor olması. Kaygılıyız çünkü dünyada miktarı giderek azalan su, petrolden daha değerli hale geldi. Çünkü petrolün alternatifleri var ama suyun yok. Su bakımından yoksul ülkeler açısından tehlike çanları çalıyor. Kaygılıyız çünkü Türkiye sanıldığı gibi su zengini bir ülke değil, aksine "su sıkıntısı çeken ülkeler" kategorisinde yer almakta ve TUİK’e göre nüfusu 2030'da 100 milyona ulaşması öngörülen Türkiye, "su fakiri" bir ülke olmaya aday. Bu gidişata karşı koymazsak, bunu engellemezsek kendimize, çocuklarımıza, gelecek kuşaklara olan görevimizi yerine getirememiş olacağız.  Bu tehlikenin farkında olarak, temiz su hakkımız, çevre hakkımız dolayısıyla yaşam hakkımız için önlemlerin alınmasını mutlaka sağlamalıyız.”

“HERKES İÇİN SU GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI”

Bu mücadelenin önemli adımları olarak; bilinçli su tüketimini yaygınlaştırarak su kaynaklarımıza sahip çıkılmasının; nehirlerimizin, derelerimizin, yeraltı su kaynaklarımızın talandan korunmasının hayati önem taşıdığını dile getiren Kaya, “Temiz su kaynaklarımızın korunması için tarımda basınçlı su sisteminin kullanımını sağlamalıyız. Su kaynaklarımızı koruyan, sürdürülebilirliğini temin eden acil eylem planının ve su politikasının hayata geçirilmesini sağlamalıyız. Ekolojik dengeyi alt üst eden HES projelerine karşı durmalıyız. Arıtma, evsel atık ve endüstriyel atık tesislerinin yaygınlaştırılmasını temin etmeliyiz. Suyu alınıp satılan bir meta olmaktan çıkartıldığı, herkes için su güvenliğinin olduğu bir dünya için mücadele etmeliyiz” dedi.