İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Tan, 2017 yılının ilk 10 ayında erkeklerin 240 kadın ve kız çocuğunu öldürdüğünü, 77 kadına da tecavüz ettiğini bildirdi.

“Haberler sıradan vaka olarak görülüyor”

‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü’ nedeniyle yazılı açıklama yapan Tan, “Bu yıl da kadın cinayetleri sayıları kadına yönelik şiddetin boyutunu açıkça gözler önüne sermektedir. Kadınlar yine hemen her gün cinsel şiddete, tacize ya da tecavüze uğramakta ve kadın cinayetleri hız kesmeden devam etmektedir. Ve yine yaygın medyada bu taciz, tecavüz, şiddet, cinayet haberleri sıradan vakalar olarak yer almaktadır” dedi.

“Kadınların yüzde 35’ini kocaları öldürdü”

2017'nin ilk 10 ayında erkeklerin 240 kadın ve kız çocuğunu öldürdüğünü, 77 kadına tecavüz ettiğini, 207 kadını taciz ettiğini, 286 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğunu, 338 kadına şiddet uyguladığını ifade eden Tan, “Ekim ayında ise en az 31 kadın öldürüldü, 13 kadına tecavüz edildi, 17 kadın taciz edildi, 28 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunuldu, 32 kadına şiddet uygulandı. Kadınların yüzde 32’si boşanmak ya da ayrılmak istedikleri erkekler tarafından, yüzde 6’sı ise kızlarının boşanmak istediği erkekler tarafından öldürüldü. Kadınların yüzde 35’ini kocaları öldürdü. Kadın cinayetlerinin nedenlerine baktığımızda görmekteyiz ki, kadınlara kendi hayatlarına ilişkin karar alma özgürlüğü tanınmamaktadır. Buna yeltenen kadınlar şiddetin nesnesi olmakta ve katledilmektedir” diye konuştu.

Devletin asli görevine işaret etti

Kadına yönelik şiddetin merhamet, acıma gibi duygularla geçiştirilemeyeceğine dikkat çeken Tan, şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlalidir. Kadına yönelik şiddetin engellenmesi, kadınların, kız çocuklarının can güvenliğinin, beden dokunulmazlığının, haklarının korunması,18 Mayıs 1954 tarihinde İnsan Hakları Sözleşmesine imza atmış olan Devletin asli görevidir.

“Türkiye, hedefi yakalamaya en uzak ülkelerden biri”

Ancak ne yazıktır ki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderme yönünde etkili ve kalıcı düzenlemeler yapılmamaktadır.  Türkiye’nin üyesi olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), üye ülkelerdeki cinsiyet eşitsizliği üzerine Ekim ayında kapsamlı bir rapor yayımladı. Raporda, Türkiye eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin en çok görüldüğü OECD ülkesi olarak yer aldı. Türkiye, raporun üye ülkelerde çalışma yaşamındaki cinsiyet eşitsizliğini inceleyen bölümünde de sonunculuğu kimseye kaptırmadı. OECD dışındaki ülkelerin de göz önüne alındığı sıralamalarda ise Türkiye ancak feodal gelenekler nedeniyle kimi bölgelerde kızların okula yollanmadığı Çin’i geçebildi. 2025 yılında tüm üye ülkelerde cinsiyet eşitliğini yüzde 25 oranında iyileştirmeyi hedefleyen OECD’nin geleceğe yönelik projeksiyonunda Türkiye bu hedefi yakalamaya en uzak ülkeler arasında yer aldı.

“Kadın bedeni namus kavramının odağına konulamaz”

Raporda da açıkça görüldüğü üzere kadınların böylesi bir toplumsal yaşam içinde olmaları kadına yönelik şiddetin kaynağına da işaret etmektedir. Ülkemizde, kadına yönelik şiddet kaynağını kadın kimliğini yok sayan, kadını bir nesne gibi gören, aile içine hapseden ve kadın bedenini namus kavramının odağına koyan anlayışın, yaşam biçimi olarak topluma dayatılmasından almaktadır. 

“Her türlü şiddete karşı kararlılıkla mücadele edeceğiz”

Bizler kadına yönelik her türlü şiddetin, özgür ve eşit bir toplumda, savaşsız bir dünyada yok olacağını biliyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelenin aynı zamanda demokrasi ve özgürlük mücadelesi olduğunun bilincindeyiz. Yasal önlemlerin alınması kadar cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, insanların, kadınların tahakküm altına alınmadığı; kadınların ekonomik, sosyal, kültürel özgürlüğünü kabul eden bir toplumsal yaşamda ancak kadına yönelik şiddet yok olacaktır. İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak, gelecek kuşaklara olan sorumluluğumuzun da bilinciyle; kadınların ve çocukların, bedenine, kimliğine, yaşam hakkına, onuruna yönelik her türlü şiddete karşı kararlılıkla mücadele edeceğiz.”