Adana Eczacı Odası Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansa Adana Tabip Odası yöneticilerinin yanı sıra hekimler, Adana Büyükşehir Beldiyesi Genel Sekreter Yardımcısı Av. Türkan Eşli, SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel ve sağlık çalışanları katıldı.

PROF. DR. HİLAL, “HEKİME ŞİDDETİN BOYUTU DEĞİŞTİ, ARTIK KUNDAKLIYORLAR”

Türkiye’de her gün yeni bir hukuksuzluk ve baskı unsuruyla karşılaştıklarını söyleyen Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hilal, “Dünyanın hiç bir ülkesinde Barış Akademisyeni diye bir tanımlama yoktur. Barış bildirgesine imza attıkları için 1200 akademisyen maalesef işinden oldu. Bir kısmı cezaevine girdi. İşte bu bizim ülkenin bir gerçeğidir. Bir diğer gerçek; ‘TTB, Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ dediği için iki defa onar ay ceza verildi. Ülkede bir de şiddet ortamı hakim. Hekime şiddetin boyutu değişti. Hekimleri sadece dövmekle kalınmıyor, Malatyadaki örnek gibi doktorun odası kundaklanıp, yakılıyor. Kadına yönelik şiddet ve cinayetler devam ediyor. TTB ve Tabip Odaları olarak bizim duruşumuz; Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunacak bir duruştur. Bu duruşu sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.” diye konuştu.

DOÇ. DR. ULAŞ, “HERKESİN BİR AHMET KAYA’SI VARDI”

Ahmet Kaya’nın kendi üzerindeki izleriyle sunum yapan Türkiye Psikiyatri Derneği İzmir Şube Başkanı Psikiyatrist – Barış Akademisyeni Doç. Dr. Halis Ulaş, “Bu ülkede herkesin ama herkesin bir Ahmet Kaya’sı vardı. Ahmet Kaya’lar solcuydu, sağcıydı, müslümandı, demokrattı, Kürt’tü, Türk’tü, muhalifti, müzisyendi, babaydı, oğuldu, kardeşti, yoldaştı, yorgundu, yiğitti, yılgındı, ürkekti, delikanlıydı, tutarsızdı, serseriydi, öfkeliydi, kanlı canlıydı, deli doluydu. Herkesin bir dinleme gerekçesi vardı. Ben Ahmet Kayayı neden sevdim? Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur babaydı. Ama Ahmet Kaya abiydi. Ben kendimce bulduğum yanıtı bir marangozdan ağzından size söylüyorum “Daha bir sakallı, daha bir tabii...” Doğada olan, doğada bulunan, olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi, sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan, yapmacık olmayan, doğal, katıksız ve saf olarak tanımladı.” diye konuşan Doç. Dr. Ulaş, Ahmet Kaya’nın doğduğu yıldan sanat yaşamına, seslendirdiği parçaların gerekçesinden cezaevine girişine, yurtdışına gidişinden kendisine yapılan eleştirilere varan her anından kesitler paylaştı. Katılımcıların merak edip, sorduğu soruları yanıtladı.