Güncel

‘Kentsel Dönüşümde İnsan Hakları’ Tartışıldı

Abone Ol

 
ZEYDAN KARALAR, “SEYHAN’DA HER 100 BİNADAN 70’İNİN YENİLENMESİ GEREKİYOR”
Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar konuşmasında, yerinde dönüşümü önemsediklerini, Seyhan’da her 100 binadan 70’inin yenilenmesi gerektiğini ifade etti. Karalar şöyle konuştu:
 “Seyhan gibi çok kötü yapılanmış ilçelerde en önemli konu “Kentsel Dönüşüm ve İnsan Hakları” Ben kentsel dönüşümü biraz toplu iş sözleşmesi gibi görüyorum. Bu toplu iş sözleşmesinde ne işveren ne de işçi mutlu olmuyor. Biz dünya standartlarına yakın kentsel dönüşüm modeli uyguluyoruz. Sosyologlar ve psikologlar nezdinde halkla görüşmeler yapıyoruz. Çok büyük zorluklar var. Sahada problem var. Biz bunların hepsini düşünerek en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Kentsel dönüşüm yerindeyse güzeldir. Biz yerinde dönüşümü önemsiyoruz. O mahallede uzun süre yaşayanları ayrıştırmak istemiyoruz. Yeni yapılanmada insan ihtiyaçlarını bütün ihtiyaçlarını düşünerek projeler yapıyoruz.” Dedi.
 
SENEM SADRİ, “KENTLERİN YENİ BİR EVREYE GİRDİĞİNE TANIKLIK ETMEKTEYİZ”
Moderatör Adana Barosu İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Mustafa Çinkılıç,"Kentsel dönüşümün insan haklarını ihlal eden hukuksal boyutlar hakkında katılımcıları bilgilendirirken Girne Amerikan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Senem Zeybekoğlu Sadri, kentlerin tarih boyunca ekonomi-politikanın zorlamasıyla dönüştüğünü, beraberlerinde kentte gerçekleşmekte olan tüm faaliyetleri ve insan yaşantılarını dönüştürdüklerini savundu. Doç. Dr. Senem Zeybekoğlu Sadri şöyle konuştu:
 “Son yıllarda Neo - Liberal ekonomi politikaları ve küreselleşme dünya kentlerinde birbiriyle yarışan ve hızla dönüşen yeni kent anlayışı geliştirmiştir. Bu yeni anlayış rant için tüm kamu hizmetleri, kamusal mekanları, doğal kaynakları ve hatta hatıraları özelleştirmiştir ve bununla birlikte kentlerde yoksulluk, ayrımcılık, korku, terör ve radikalleşme gibi çeşitli toplumsal sorunlar üretmiş ve kentleri ve kent olgusunu çöküşe doğru götürmüştür. Bugün kentlerin yeni bir evreye girdiğine tanıklık etmekteyiz. Bizden sonraki nesillerin nasıl yerleşkelerde yaşayacaklarını belirleyecek bu yeni dönüşüm şekillenmektedir. Bizim nesil bu dönüşümün yönünü belirleme sorumluluğuna sahiptir. Çocuklarımıza nasıl yaşam alanları bırakacağımıza karar vermeliyiz. Lefebvre'in Kent Hakkı düşüncesinde ortaya koyduğu gibi eşitlikçi, özgürlükçü ve doğayla uyumlu mu? yoksa savaşlar, yoksulluklar ve adaletsizliklerle dolu mu?“
 
HOSSEİN SADRİ, “KENTLER EVCİLLEŞMİŞ İNSANLARIN YAŞAM ALANLARI”
Girne Amerikan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Hossein Sadri "Kent ve Evcilleşmiş İnsanın Hakları" konulu sunumunda, insanın doğayı evcilleştirirken, yerleşik hayat ve iktidar biçimlenmeleriyle toplumcu bir bakışla insanı da evcilleştirdiğine dikkat çekti ve şöyle dedi:
“Böylelikle başta kentler, evcilleşmiş insanların yaşam alanları ve onları evcilleştirme mekanizmaları olarak kurulmuştur. Kentlerde yaşamakta ve evcilleşmekte olan insanlar ve kenti yöneten, imkânlarını elinde tutan, mahsullerini toplayan ve biriktiren iktidarlar arasında ilişkileri düzenleyen hukuk sistemi,  kentlilere ve onları yönetenlere çeşitli hak ve sorumluluklar yüklemiştir. Bu hak ve sorumlulukların karşılıklı dengesi kentli insanların tarihi boyunca özgürlük ve adalet için mücadele veren sayısız grup ve kişi tarafından kent sakinleri lehine ilerlemiş görünse de, sorun esasen devam etmektedir. Güç, kentte yaşayanlardan bağımsız olarak gündelik yaşamda gölgesini sürdürmekte, bizlerin yaşamasından, eğitim almasından, çalışmasından ve sağlık hizmetlerine başvurmasından güçlenmekte, meşrulaşmakta ve daha da organize olmaktadır. Kentleri ve içindeki yaşam alışkanlıklarını iktidarın daha da pekişmesi yönünde sürekli dönüştüren bu güç mekanizması, evcilleşmiş insanları bir araç olarak kullanmaktadır.  Bu çerçevede hukuken tanınmış olan kentli insanların hakları ise temel sorunlar konusunda sessizliğini ve veya etkisizliğini korurken, örgütlenmiş iktidarların bir aracı olarak evcilleşmiş insanların daha da evcilleşmesine ve çarkın dönmesine yarayacak şekilde hayatını tanımlamayı ve dönüştürmeyi sürdürmektedir.
Kentli insan ve iktidar örgütlenmelerinin birlikte ve senkronize şekilleniş ve dönüşüm süreçlerini ele alarak, kent hukuku ve insan hakları kavramına bu perspektiften yaklaşmakta, gerçek hak ve değerler olarak özgür ve adaletli bir yaşam sürdürmenin yollarını sorgulamayı hedeflemektedir.”