Listeler ve partiler

Abone Ol

 Listeler açıklandığında partilerden, demokratik iç işleyişlerine paralel tepkiler geldi.  “Tek adam partisi” AKP, “Biat” kültürünün etkisiyle en sessiz kalanıydı. En fazla eleştiri ise, 29 ilde kayıtlı üyeyle önseçim yapıp, bir o kadar ilde örgüt yoklamasıyla aday saptayan CHP’ye oldu. Dikkat çeken, bu eleştirilerin CHP için kadar hatta fazlasıyla, iflah olmaz CHP karşıtı “Yandaşlardan” gelmesi oldu.
Yeni dönemde dış destekli bir ihanet projesini gerçekleştirmek isteyenlerin TBMM dışı kalmasını istediği MHP’lilerin, senaryoyu bilerek, partilerini koruyan duruşları takdire şayandı…
Öncelikle şunu söylemeliyiz, Sayın Kılıçdaroğlu, Genel Başkan seçilmesinden sonraki süreçte yaşananlar dikkate alındığında, bir genel seçime giderken “Lider” olarak “gerekeni yaptı” dememek haksızlık olur. Bilhassa TBMM gurubu ve Parti Meclisinde, Sayın Baykal’ın maruz kaldığı komplo ertesinde ve Kemal beyin Genel Başkan seçilmesinden sonra “Yeni Tüzük” uygulanması sırasında yaşananları hatırlamakta fayda var…
  Ayrıca unutmayalım, 2011 seçimlerinde “Devr-i AKP”de moda -herhalde Sayın Erdoğan’ın hışmından korkulduğundan- “muhalefete muhalefet”, muhalefete çatmak; Bir ölçüde de, yapılmak istenenlere CHP’yi ortak etmek arzusu var; bilhassa “Cumhuriyeti tasfiye” etmek isteyenler bu amaç peşinde!
12 Haziran seçimlerinde % 10 barajını aşacağı görülen 3 partinin listelerine bakınca ortak izlenim, her üçünün de “Merkeze yaklaşmak” istedikleri şeklinde.
DYP ve ANAP, beceriksiz liderler yönetiminde eritilip, Demokrat Parti girişimi de başarılamayınca, iktidar olmak için bu önemli kitlenin reylerine talip olunmasında yadırganacak bir şey olmamalı; AKP % 47’yi nereden aldı?
Özellikle sürekli % 20’lerde kalmakla suçlanan CHP’nin söz konusu seçmenlerin oylarını istemesi, hedefi iktidar olan bir parti için gayet doğaldır.
Dikkat edilmesi gereken: AKP eliyle yapılmak istenen, gerçekte 12 Eylül’ü teşvik edip destekleyen dış çevrelerin o günden bu yana peşinde oldukları, Mustafa Kemal öncülüğündeki “Devrimi” yok edip, “Laik, Demokratik, Sosyal Hukuk Devleti” Cumhuriyeti tasfiye etmek amacı; Buna en büyük engel gördükleri“Cumhuriyetin kurucu siyasal kurumu” CHP’yi işlevsizleştirme çabalarıdır.
Anlaşılıyor ki RTE, 12 Haziran’da oluşacak TBMM’de önce “Yeni Anayasa” sonra da
“Başkanlık Sistemi” peşinde; “Yandaşlar” ise “Yeni CHP” bu projeye destek olsun istemekte.
 Toplumdaki kamplaşma sözünü ettiğimiz “Tasfiye Projesi” eksende. Siyasi arenada başsız kalan “Merkez Sağ” seçmenlerden CHP’yi destekleyenler asla CHP başkalaşsın, “CHP Merkez sağ olsun” istediklerinden değil; bu koşullarda Laik Cumhuriyeti savunan CHP’yi benimsediklerinden gelmekte ve elbette CHP’nin “sosyal demokrat” kimliği ile mutabıklar…
CHP Listelerini yapan iradenin yaklaşımı da muhakkak ki CHP fikriyatıyla ilgisiz olanlara sandalye ikramı değil, büyük bir yurtseverlik anlayışı ile Atatürk’ün partisinde Cumhuriyet değerlerini, çağdaşlaşma projesini desteklemek isteyenleri ortak çalışmaya davet şeklinde anlaşılmalıdır, zira işin özü, gerçeği budur.
Sayın Kılıçdaroğlu, sade yurttaşın yaşam düzeyini yükseltecek, özgürlükleri yaşama geçirecek sosyal demokrat bir yaklaşım ürünü projeleriyle, seçmene mutluluk vaat ederek dikkate değer bir yaklaşım içinde; listeleri bu yönden değerlendirmekte de yarar var. 
Listelere bakınca MHP’nin de merkeze yaklaşma amacını görmekteyiz. MHP’nin bu yöndeki başarısı, AKP için geriletici olacaktır.
“Açılımlarını” Yeni Anayasa ile taçlandırma peşindeki AKP ise, eski solcu yeni liboşlardan, Türkeş’in küçük oğluna uzanan yelpazedeki listesiyle meydanda; “Misyonunu” tamamlamanın peşinde.
Merak olunan, seçmenin 8 yıllık AKP iktidarı sonrası, “rejim/sistem” dâhil köklü değişikliklere gebe bir yeni dönem için sandıkta vereceği tepki…