LÜTFEN !

Abone Ol
            Sanırım ayılıyoruz…  Son yazımda “Sarhoşuz” başlığıyla,ironi yaparak, uyuyan,vurdum duymaz, tepkisiz bir toplum olduk derken, Gezi Parkı’ndan başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan eylemler-protestolar zinciri beni, ne güzel “Yalancı” çıkardı.

            Bir çok şehir de duyarlılıkları birden tırmanışa geçen vatandaş, eşini,sevgilisini ,hatta çocuğunu alıp meydanlara indi ellerinde TÜRK Bayraklarıyla. Ak Parti’nin “Polis Devleti” kurduğunun  ispatıydı tüm yaşanan manzaralar… Bunun en basit belgesi Ankara’da yaşandı. Öyle ki Ankara Kanal D Temsilcisi Erhan Karadağ, sabaha karşı evinden TEM’ci polislerce gözaltına alındı. Gerekçe “Sütten Sebep”, gaz mağduru vatandaşlara süt ikram etmenin karşılığını aldı değerli gazeteci.

            Adana’da ise durum pek farklı değildi, bende protestoların içerisinde soludum tüm geceyi ve gazı…Amacı sadece demokratik tepkilerini koymak isteyen duyarlı vatandaş,ailecek, binlere karışarak çocuklarıyla gelmişlerdi. Bu manzara sadece gösteriyordu ki, medeni bir tepki koymak,ve Taksim’e destek vermekti.

            Fakat polis aynı medeniyet ölçütlerini kullanmak yerine, tahrikkar bir tutumla, gazı ve araçlarıyla,kontrolsüz gücünü sergileme imkanı buldu dün. Kadınlar,çocuklar,gençler ve yaşlıların arasında, tomalarla F1 pilotlarına nazire edercesine son sürat dalması,su sıkması.

            Kamu malına,bazı bankaların camlarına,direklere,sinyalizasyon ışıklarına kadar kırıp,yollara barikat kurulması,dünkü eyleme gölge düşüren tek unsurdu. Protestoların vazgeçilmezi olan gaz bombaları ve suyu,hatta polisin orantısız tepkilerini anladık,hatta plastik mermilerin bile kullanılmasına şaşırmadığını gördüm sokaktaki vatandaşın gözlerinde.

            Manzara diğer şehirlerde de aynıydı çünkü, polise üniformasını teslim eden Ak Parti Hükümeti,kendi güvenlik gücünü kurmuştu sonuçta, halkın değil, artık vatandaşın aklından geçip,diline düşen fikir buydu. Lakin kendini bilmezlerin polis gibi,anlamsız eylemlerde bulunup,şiddetin dozunu artırması,bu haklı demokratik duruşa gölge düşürdü.

            Tıpkı Başbakanın açıklamaları gibi,dün yine demokrasi cinayeti işledi. Yargı kararını  kabul etmeyerek,idare mahkemesinin kararını eleştirmesi ve “Yapılacak” demesi, çocukları,eş ve anne-babalarıyla protestolara katılanlara,balkonlarından,iş yerlerinden eylemciler destek veren,hatta süt ikram edip,buz dolabında ki limonları dağıtan vatandaşlara  , “İdeolojik” diyerek yaftalamaya çalışması, halkın tepkisine , “Bizde 1 Milyon toplarız” demesi,hatta AKM yi yıkıp, AVM yapacağının imasını vermesi, demokratik,halkçı  bir başbakan olmadığını yine gösterdi bizlere. Meydanlarda ki on binler, uyanık olanlar, “AYILANLAR” farkındaydı bunun,lakin hala sarhoşlar var aramızda (!) ,işte onlarda ayılınca olup bitene, “Dur” çekilecek bu yanlışlara.

            Eylemlere tekrar dönersek,geç kalınan ve beklenen bu tepkinin duracağa benzemiyor, Başbakan da geri adım atacağa… Seçim öncesi siyasetin ısıtacağa meydanları görmek için aylarca beklemeyeceğiz sanırım… Fakat "LÜTFEN"

sağduyu hakim olsun meydanlarda, vatandaş şiddet yerine,çevreye zarar verip,taş atmak yerine, slogan atsın, medeni bir duruşla ,protestolarını gerçekleştirsin, diyerek naçizane uyarıyı sarf etmeden son noktayı vurmayayım dedim.