Av. Küçük, tarafsız, özgür, ilkeli ve basın ahlak kurallarıyla donanmış
bir basının ve medyanın, toplumsal gelişmenin ve aydınlanmanın yaşama
geçmesinde çok önemli yeri olduğunu bildirdi.
Ülkemiz basınının gelişmesinin hem Cumhuriyetimizin, hem demokrasimizin
gelişmesine katkı koyocağını ifade eden Av. Küçük, şunları söyledi:
"Bugün, gazetecilere sansürün kaldırılması vesilesiyle kutlanan Basın
Bayramı'nın yıl dönümüdür.
Basın mensupları, halkın haber alma hakkının yaşama geçmesini sağlayan,
toplumu bilgilendiren ve kamuoyunu aydınlatan önemli bir görevi icra
etmektedirler.
Anayasamızın 28 maddesine göre; "Basın hürdür, sansür edilemez.”
Gazetelere yapılan kısıtlamalar, baskılar halkın bilgi alma, düşünce ve
ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahaledir.
"BASIN ÖZGÜRLEŞMELİ VE HALK İÇİN OLMALI"
Basın mensuplarının bu görevlerini kısıtlamadan, sansüre uğramadan
özgürce yapmaları basın özgürlüğünün ilk şartıdır. Ancak Türkiye’deki
pek çok basın yayın kuruluşu ne yazık ki tarafsızlığını yitirmiş
durumdadır. Halk devlet için değil, devlet halk için olmalı anlayışıyla
hareket eden basın yayın kuruluşlarının bir an önce hayata geçirilmesi
gerekmektedir. Basın, tamamen halkın hizmetinde olan, tarafsız ve
bağımsız işlev gören yayın kuruluşları olmalıdır.
"BASIN KARTLARINI MESLEK KURULUŞLARI VERMELİDİR"
703 sayılı KHK ve yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi sonrası üzerinde
"Başbakanlık" yazan sarı basın kartlarının da değiştiğini belirten Av.
Küçük, "Sarı basın kartı bu kararla iyice devletleşti. Devlet kimin
gazeteci olacağına, olamayacağına ya da olmadığına karar veremez. Basın
kartları meslek kuruluşlarınca verilmeli. Gelinen noktada bütün kontrol
Cumhurbaşkanına verildi. Aslında gazetecilik devletin çıkarı ya da bir
partinin çıkarı için yapılmaz. Gazetecilik halk için yapılır ve o unvan
da meslek kuruluşlarınca ve halk tarafından verilir. " dedi.
15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL sürecinden basın sektörünün de
olumsuz etkilendiğini belirten Av. Küçük, "Basında sansürün
kaldırılışının yıldönümünde malesef 12 bin gazeteci işsiz, 144 gazeteci
tutuklu ve 167 kurum kapatıldı. Türkiye'de basın susturulmuştur.
Bugün mesleğini ve görevini yapan Cumhuriyet gazetesi yazarları
yargılanıyor. Neredeyse dünyada tüm tutuklu gazeteciler kadar Türkiye’de
tutuklu gazeteci var. Bu düzenin adı kesinlikle “demokrasi” değil, bu
rejimin adı kesinlikle “hukuk devleti” değildir. Sansürün kaldırıldığı
bugün de toplumu doğru ve özgürce bilgilendirmek gibi zorlu bir görevi
yerine getiren, İfade özgürlüğümüzün adeta simgesi olan tüm basın
mensuplarımızın BASIN BAYRAMI'NI en içten dileklerimle kutluyorum. "
diye konuştu.