24 Temmuz Basından Sansürün Kaldırılışının 110.yıldönümü kutlandı. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen etkinliğe TBMM 26.Dönem CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, Adana Baro Başkan Vekili Av.Sabahattin Gümüş ile CHP İl Başkanı Av.Emrah Kozay, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Atilla Eser, SES Adana Şube Başkanı Muzaffer Yüksel, TSYD Adana Şube Başkanı Kurtul Çakın ve basın mensupları katıldı.

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından organize edilen etkinlik çerçevesinde ilk olarak; ÇGC Başkanı Cafer Esendemir, Yönetim Kurulu üyesi Sefa Saygıdeğer ile Metropol Gazetesi’nden Esra Solmaz Biricik Atatürk Anıtı’na çelenk koydu. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm Şehitlerimiz ve ebediyete intikal etmiş basın mensupları için 1 dakikalık saygı duruşunun ardından, katılımcılar daha sonra Basın Anıtı’na geçti.

ÇGC Başkanı Cafer Esendemir’in çağrısıyla katılımcılar saygı duruşunda bulunduktan sonra ÇGC Yönetim Kurulu Üyesi Süreyya Uri, Toros Gazetesi’nden İnci Yılmaztürk ile 5 Ocak Gazetesi’nden Rüzgar Kuzucu Basın Anıtı’ma çelenk koydu. Daha sonra ÇGC Başkanı Esendemir, Mali Sekreter Mutlu Mete, Yönetim Kurulu Üyeleri Süreyya Uri, Sefa Saygıdeğer ve Hüseyin Arat, Baro Başkan Vekili Gümüş, ADD Başkanı Eser, SES Adana Şube Başkanı Yüksel, TSYD Adana Şube Başkanı Çakın, Özgürlük Meşalesini birlikte yaktı.

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir burada yaptığı konuşmada, basın özgürlüğünün baskı altında bulunmasından, gazetecilerin kendilerini özgürce ifade edememesinden rahatsızlık duyduklarını belirterek, gazetecileri cezaevlerine sürükleyen, basın özgürlüğünü kısıtlayan her türlü yasanın yeni dönemde TBMM’de yeniden ele alınarak düzeltilmesini beklediklerini ifade etti.

Esendemir konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

“Gazetecilik, halkın haber alma hakkını savunmak ve gerçekleri açığa çıkarmak, tarihe tanıklık etmektir. Gazeteciliğin gerçek tanımı budur. Günümüzde meslektaşlarımız birçok sorunla uğraşmakta ve görevlerini istedikleri şekilde yapamamaktadırlar.

Bugün ülkemiz çok önemli bir süreçten geçerken, gazeteciler çok zor şartlarda görevlerini yerine getiriyor. Ülkemizde gazetecilerin iş güvenliği yok denecek kadar az olup sosyal güvence açısından da birçok problemle mücadele etmektedirler.

Mevcut  yasalar nedeniyle çalışma alanları daraltılan gazetecilerin bir çoğu baskı altında görevini sürdürmekte, görüşlerini açıkça ifade edememekte, baskılardan dolayı  rahat çalışamamaktadır.

Son düzenlemelerle birlikte daha önce Başbakanlığa bağlı olan ve gazetecilerin sarı basın kartı aldığı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ve TRT’de kapatılarak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na devredildi. RTÜK ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlandı.

Gazetecilere verilecek kartların anti-demokratik yasal düzenlemelerle değil, basın çalışanlarınca oluşturulmuş kurumlarca belirlenmesi gerekir. Sansür anlamına gelecek her türlü düzenlemenin iptal edilmesi basın özgürlüğü anlamında rahatlama yaratacaktır.

Yerel medyaya gelirsek çalışan gazetecilerin durumları ne yazık ki içler acısıdır. Yerel medyada çalışan meslektaşlarımızın çoğu asgari ücreti bile evine zamanında götürememektedir. Çünkü çalıştıkları yerel medya kuruluşları da ayakta durmakta zorlanmaktadırlar. Bu anlamda yerel medyanın güçlendirilmesi için gazete oku-okut sloganı ile başta kent dinamikleri olmak üzere tüm halkımızı yerel basına sahip çıkmaya çağırıyoruz.

24 Temmuz her yıl Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak Basın Bayramı olarak kutlanıyordu. Ne yazık ki bugün Türkiye de cezaevlerinde birçok gazeteci varken, yüzlerce gazeteci hakkında dava açılırken ve soruşturma sürdürülürken bunun bayram olarak kutlanması düşünülemez.

Bizler basının baskı altında bulunmasından, gazetecilerin kendini özgür bir şekilde ifade edememesinden büyük rahatsızlık duyuyor, gazetecileri cezaevlerine sürükleyen, özgürlüğünü kısıtlayan her türlü yasanın yeni dönemde TBMM’de yeniden ele alınarak düzeltilmesini bekliyoruz.

Gazetecileri Koruma Komitesi, benzer nitelikli yasalarla, eleştirel gazeteciliğin bastırılmaya çalışıldığını belirttiği araştırma raporunda ne yazık ki Türkiye, üst üste iki yıl EN FAZLA GAZETECİNİN CEZAEVİNDE OLDUĞU ÜLKE konumundadır.

Bugün 24 Temmuz 2018 tarihi itibariyle Türkiye’de hala üzülerek belirtiyoruz ki; 142 gazeteci ve medya çalışanı tutuklu bulunmaktadır.

Cumhuriyetin ilke ve inkılaplarına bağlı ülkemizde, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “basın bir milletin müşterek sesidir” ve bu sesi kısmaya yönelik her türlü girişimi el ele vererek bertaraf etmeliyiz.Türkiye, gazetecileri cezaevlerinde bulunan ülke imajından bir an önce kurtulmalıdır.

Daha önceleri Basın Bayramı olarak kutladığımız bu günü birçok nedenden dolayı artık bayram değil Gazeteciler Günü olarak kutlamaktayız.  Özgürce çalışabilen, mesleğini basın meslek ilkeleri doğrultusunda onuruyla yapabilen, tutuklu gazetecilerin olmadığı daha