ÇGC Başkanı Cafer Esendemir’in evsahipliği yaptığı etkinliğe Büyükşehir
Belediye Başkanı Zeydan Karalar, CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut,
Adana Baro Başkanı Av.Veli Küçük, ÇGC Mali Sekreteri Mutlu Mete,
Yönetim Kurulu üyesi Süreyya Uri, Hüseyin Arat ve Yusuf Baştuğ, TSYD
Adana Şube Başkanı Kurtul Çakın ile basın mensupları katıldı.
Etkinlik çerçevesinde ilk olarak; kadın gazeteciler tarafından Atatürk
Anıtı’na çelenk konularak,  Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal
Atatürk başta olmak üzere tüm Şehitlerimiz ve ebediyete intikal etmiş
basın mensupları için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Katılımcılar daha sonra Basın Özgürlüğü Anıtı’na geçti.


Katılımcılar saygı duruşunda bulunduktan sonra ÇGC Başkanı Esendemir,
Büyükşehir Belediye Başkanı Karalar, CHP Adana Milletvekili Ayhan
Barut, Adana Baro Başkanı Av.Küçük, TSYD Adana Şube Başkanı Kurtul
Çakın ve Yönetim Kurulu Üyeleri Basın Anıtı’na çelenk koydu. Başkanlar
daha sonra Özgürlük Meşalesini birlikte yaktı.
ÇGC Başkanı Cafer Esendemir burada yaptığı konuşmada, Türk basınının
her geçen gün kan kaybettiğini, demokrasilerdeki 4.güç olma işlevini
yitirdiğini ve kontrol edilebilir bir noktaya gerilediğini dile
getirdi.
Başkan Esendemir, geçmişte Al-i Kararnameler’le baskı altına alınan ve
sansürlenen Türk basınının, günümüzde de sansür edildiğini, çeşitli
uygulamalar ve yöntemlerle susturulmak istendiğini söyleyen Başkan
Cafer Esendemir konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“24 Temmuz ülkemizde her yıl BASIN BAYRAMI olarak kutlanıyordu. Ancak
günümüzde bayram olmaktan çıktı.  Yüzlerce gazeteci hakkında davalar
açılıp, soruşturmalar sürerken, onlarca gazeteci cezaevlerinde tutuklu
ve hükümlü bulunurken, 24 Temmuz’un bayram olarak kutlanması
düşünülemez.
Ülkemizde yürürlükte olan yasalar yüzünden basın baskı altına alınıp,
gazetecilerin çalışma alanları daraltılıp, görevini yerine getiremez
ve düşüncelerini özgürce ifade edemez hale getirildi.
Bugün geldiğimiz noktada; Türk Basını her geçen gün kan kaybederken,
demokrasilerdeki 4.kuvvet olma özelliğini yitirmiş, kontrol edilir
noktaya kadar gerilemiştir.


Geçmişte ‘Ali Kararnamelerle’ baskı altına alınan ve sansürlenen Türk
basını; bugün de devam eden uygulamalar ve süregelen çeşitli
yöntemlerle sansür edilirken, basın özgürlüğünden ve sansürün
kaldırıldığından bahsetmek asla sözkonusu olamaz. Ekonomik ve siyasi
koşulların aleyhinde gelişmesi sonucu, teknolojik gelişmelerin de
gerisinde kalan basın güç kaybetmiş, iktidarların kontrol etme
arzusuna yenik düşmüş, güvenilirliğini yitirmiştir.
Basın özgürlüğünü tehdit eden, halkın düşünce ve ifade özgürlüğünü
engelleyen yasa ve yönetmelikler yüzünden; yazdıkları yazılar,
çizdikleri karikatürler ve yaptıkları yorumlar nedeniyle gazeteciler
işlerini kaybederken, bir çoğu da çeşitli cezalarla karşı karşıya
bulunmaktadır.
Çok sesliliğe, farklı düşüncelere tahammülü olmayan bazı çevreler,
basın özgürlüğünü kendileri için tehlikeli gördükle-rinden dolayı;
basını kontrol altına almak amacıyla önlemler alma yoluna giderken,
çeşitli baskıların yetmediği yerlerde gazeteleri satın alarak, özgürce
yazmak ve düşüncelerini dile getirmek isteyen gazetecileri işten
atarak, sendikasızlaştırarak, yandaş basın yaratarak, kendileri için
dikensiz gül bahçesi yaratmak istemektedir.
Gelinen noktada; Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında ülkemiz maalesef
çok gerilerdedir.. Bu karanlık tablo bize yakışmamaktadır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği
muasır medeniyetler içerisindeki yerimizi almak bir yana, basındaki
kara tablo açısından Afrika’daki kabile devletlerin bile gerisinde yer
almamız utanç vericidir.
Yerel medya açısından durum daha da vahimdir. Her geçen gün
maliyetlerdeki artışın yanı sıra gelir kaynakları daralan yerel medya,
son olarak çıkarılmak istenen torba yasa tasarısıyla önemli bir
gelirden de mahrum bırakılmak istenmektedir.
“İcra İlanlarının Yerel Medyada Yayınlanması Zorunluluğu”nu ortadan
kaldıran tasarının yasalaşması halinde Anadolu’da yüzlerce gazete
kapısına kilit vururken, yüzlerce gazeteci de işsiz kalacaktır. Bu
tasarı yerel basının idam fermanıdır.
Zaten kıtkanaat geçinen, asgari ücreti bile zamanında alamayan yerel
medya çalışanları evine ekmek götüremez hale gelmiştir. Çalıştıkları
yerel medya kuruluşları da ayakta durmakta zorlanmaktadır.
Özgür gazetecilik asla suç sayılmamalıdır. Basın özgürlüğünü zedeleyen
yasalar bir an önce yürürlükten kaldırılmalıdır.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de ifade ettiği gibi, “Basın bir
milletin müşterek sesidir. Basın özgürlü-ğünden doğan sakıncaların
giderilmesinin yolu yine özgür basından geçer”…
Bu duygu ve düşüncelerle;
Özgürce çalışabilen, mesleğini basın meslek ilkeleri doğrultusunda
onuruyla yapabilen, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü gazetecilerin
bulunmadığı, düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin
kaldırıldığı bir TÜRKİYE umuduyla, 24 Temmuz Gazetecilerin MÜCADELE ve
DAYANIŞMA GÜNÜ kutlu olsun…”



KARALAR "BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN OLMAZSA OLMASI, EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜDÜR"

Törene katılan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da
yaptığı konuşmada, ekonomik özgürlüğü olmayan basının birilerine
dayanmak, bağlanmak ve oradan talimat alarak iş yapmasının kaçınılmaz
olduğunu dile getirerek, basın özgürlüğünün olmazsa olmazının ekonomik
özgürlüğünden geçtiğine dikkat çekti.
Başkan Karalar konuşmasında şu görüşlere yer verdi=
“Bugün hem Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, aydın, demokratik kuruluş
günüdür, Anayasasının yazıldığı gündür. Yani; Lozan’ın seneyi
devriyesidir. Aynı güne denk gelmesi aslında çok anlamlı. Basından
SansürünKaldırılışı’nın 111.yıldönümüyle aynı güne denk gelmesiyle
aslında anlamlı. Basından Sansürün Kaldırılışı’nın yıldönümüyle
birlikte kutluyoruz. Ekonomik özgürlüğü olmayan her kuruluş, her yapı,
her insanın biriberine dayanmak, bağlanmak, oradan talimat alarak iş
yapması kaçınılmazdır.
Dolayısıyla yerel basının da ekonomik özgürlüğü olmazsa aynı sonuçlar
doğar. Basının çok önemli bir görevi ve misyonu vardır. Demokrasilerde
4.güçtür. Ama bu gücünü yerine getirebilmesi için o şartların da
oluşması gerekir. Ne yazık ki; son yıllarda zaten sıkıntıda olan yerel
basında, genel basında daha çok sıkıntıya girmiştir. Hele hele son
dönemlerde yerel basının gelirinin azaltılması konusunda alınan karar
yerel basını bir sıkıntıya daha düşürmüştür.
Dileğimiz O’dur ki; çok kısa sürede basının da ülkenin de önü açılır.
Demokratik bir ülke yapısına kavuşur. Türkiye basını da görevini
yapar. Çünkü basının görevini yapması, halkın doğru haber alma
görevini yapması, bu ülkede çok önemlidir. Eğer basın bir ülkede haber
alma özgürlüğünü yerine getiremiyorsa, bsir yerlerden talimat alarak
yapıyorsa, o ülkede demokrasiden bahsetmek zaten sözkonusu değildir.
Aynı bizim ülkemizde olduğu gibi. Biz yerel basının her zaman
yanındayız. Düzgün, doğru ve objektif olarak yayın yapan, vatandaşın
haber alma hakkını yerine getiren yerel basının yanındaydık, Adana
Büyükşehir Belediyesi olark da yanında olmaya devam edeceğiz. Ben bir
kez daha 24 Temmuz Basından Sansürün Kaldırılışı’nın 111.yıldönümünü
kutluyor, sevgiler saygılar sunuyorum…”



BARUT "SON 17 YILDA BASIN ESKİSİ KADAR ÖZGÜR DEĞİL"

CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut ta törende yaptığı konuşmada;
özellikle son 17 yılda basının eskisi kadar özgür olmadığını, dünya
genelinde Türk basınının özgürlük klasmanında son sıralarda
yeraldığını ifade etti.
CHP Milletvekili Barut, “Basından Sansürün Kaldırılışı’nın
111.Yıldönümü nedeniyle bugün bir arada bulunuyoruz. Aslında bugün
Lozan Barış Anlaşması’nın yıldönümünü de kutluyoruz. Her iki etkinlik
de bizim için çok önemli. Lozan da önemli, basından sansürün
kaldırılışı da. Ancak gelinen noktada basından sansürün kaldırıldığını
söylemek mümkün değil, o yüzden de basının bayramıdır diyemiyoruz.
Bence 111 yıl önce basın daha özgürdü, daha hür iradeye sahipti. Her
geçen yıl özellikle de son 17 yıl, maalesef basınımız eskisi kadar
özgür değil. Ülkemiz basın özgürlüğü konusunda son sıralarda yer
almaktadır. Bu tablo da bize yakışmamaktadır. Ben gazetecilerin daha
özgürce yazabildiği, insanlarımızın haber alma hakkını daha özgür
şekilde kullanabildiği, gazetecilerin ekonomik özgürlüklerine
kavuştuğu günler temennisiyle, 24 Temmuz Basından Sansürün
Kaldırılışı’nın 111.yıldönümünde basınımızın Dayanışma ve Mücadele
Günü’nü kutluyorum”diye konuştu.



AV.KÜÇÜK "İCRA İFLAS İLANLARININ YEREL BASINDA YAYINLANMA
ZORUNLULUĞU’NU KALDIRMAYA YÖNELİK TASARI, BASIN ÜZERİNDE HAKİMİYET
KURMA ÇABASIDIR”

Adana Baro Başkanı Av.Veli Küçük, 24 Temmuz’da Basından Sansürün
Kaldırılışı’nın 111.Yıldönümünü kutlamanın yanı sıra Türkiye
Cumhuriyeti açısından büyük bir öneme sahip olan Lozan Anlaşması’nın
96.yıldönümünün de kutlandığını söyledi. Başkan Küçük, torba yasa
tasarısıyla gündeme getirilen, “İcra İflas İlanlarının Yerel Basında
Yayınlanma Zorunluluğu’nu kaldıran taslağın, iktidarın yerel ve yaygın
basın üzerinde hakimiyet kurma çabası olduğuna dikkat çekti.
Başkan Küçük, “Destansı zaferimizin diplomatik başarıyla taçlandığı
Lozan Antlaşması’nın 96.yıldönümünü de bu vesileyle kutluyorum. Bugün
Cumhuriyet Gazetesi, Sözcü Gazetesi çalışanları ve içerisinde
avukatların da bulunduğu arkadaşlarımız cezaevlerinde.
Bugün aslında çok anlamlı bir gün. Siyasal iktidarın yerel medyaya,
yaygın medyaya hakimiyet mücadelesinin, etkisi altına alma
mücadelesinin, basında yayınlanan icra ilanlarının ortadan
kaldırılmasına yönelik çabalarının üst düzeye geldiği günümüzde çok
daha anlamlı.


Bu yapı üzerinden sunulan ilanların duyurulmadığını, insanlarımıza
iletilmediğini hepimiz biliyoruz. O yüzden bu çaba, maksatlı, kasıtlı
ve başta yerel basın olmak üzere basınımızı zor durumda bırakacak,
bağımlı kılmaya sebebiyet verecek, çok sakıncalı ve yanlış bir
uygulama. Umut ediyorum ki; Meclisten geçmez ve bir an önce rafa
kaldırılır. Ben basın emekçisi dostlarımızın başta Çukurova
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir’in şahsında , hepinizin
dayanışma ve mücadele gününüzü kutluyorum. Basın meşalesinin yandığı
güzel günler diliyorum…” dedi.