Siz Sayın Sabık Başbakanım!
Demiştiniz de itibar etmemiştim. Size inanmamış, karşı cenahın düşünce tahterevallisinde size laf ile yazı ile sallayıp durmuştum. Oysa siz Zekeriya Öz’ü kast ederek “Temiz eller operasyonu yapanlara saygı duyuyorum, sizler de saygı duyun” demiştiniz. Ah ne haltlar etmişim de, dediklerinize kulak asmamışım. Meğer o cidden temiz ellerdenmiş(!) Şimdi saygı duyuyorum artık, beni af edebilecek misiniz(!)?
Sizn Sayın gözü oluk oluk yaş yağan Bülent Arınç büyüğüm!
Demiştiniz de anlayamamışım. Siz Zekeriya Özü’ü kast ederek, “Allah bu savcılardan razı olsun” derken ben hiçbir zaman bu mübarek dualarınıza “amin” dememiş ve size icabet etmemiştim. Hatta bu dualarınıza icabet etmemekle kalmamış, Allah’tan korkmaz ve kuldan utanmaz bu savcıların zulüm serpen ellerine inmeler indir, tez elden kıpırdayamaz et diye karşı beddualarda da bulunmuştum. Meğer o savcı cidden Allah’ın razı olmasını dileyeceğimiz bir savcıymış da ben bunu idrak edememişim. Ey Müslüman Arınç ağabeyim. Beni bu kadirbilmezliğimden dolayı af edebilecek misiniz? Meğer o savcı cidden dualarla taltif edilecek birisiymiş(!)
Siz anlı şanlı Mehmet Ali Şahin üstadım!
Hani siz Zekeriya Öz’ü kast ederek, “Savcılarımız hukuk içinde gece gündüz çalışıyor” demiştiniz de, bu naçiz kul ben, o günlerde sizin yüksek adalet ve hukuk anlayışınızı anlayamamış ve size “hadi oradan” demiştim ve savunma çizgilerinizin tamamına kocaman çarpılar atmıştım. Oysa siz haklıymışsınız pasparlak gözlüklüm, civanım merdim, delikanlım siz çok haklıymışsınız. Meğer o savcı sizin de ifade ettiğiniz gibi kılı kırk yararak adaletle hükmedermiş de biz öngörüsüzler size karşı inatla karşı dururmuşuz. O günlerde o savcı için demediğimi bırakmadığım için size bin deve yüküyle özürler gönderiyorum. Meğer o savcı cidden bir hukuk abidesiymiş ey hatırını kırdığım. Beni af edebilecek misiniz(!)?
Siz dindarların hası, İmam-ı muhteremin muhterem mahdumları, Sayın Hüseyin Çelik Hocam!
Bilmem beni af etmeyi deneyebilecek misiniz? Hani siz Zekeriya Öz’ü kast ederek, “Savcı herkesi soruşturur, boşuna mı hukuk okudu” demiştiniz de, benim cinasıma gitmişti. O günlerde, “Peki bu savcılar neden hırsızları, rüşvetçileri ve millet hakkına konan rantın zadegânlarını soruşturamaz” demiştim. Halt etmişim ey yüce insan. Bahsettiğiniz bu savcı gün gelip meğer millet malına bağdaş kuran riyakâr Müslüman müsveddelerini de soruşturmak niyetindeymiş. Sizin o günlerden görüp baş tacı ettiğiniz o savcıya o günlerde hınçla muhalefet ettiğim için çok mahcubum. O muhterem savcı meğer hukuk okumuş ve herkesi soruşturabilmek için bir kutlu çaba içinde gece gündüz yorulmuş ve çalışmış. Bin tövbe etsem, ben de sizin gibi artık o savcıya methiyeler dizsem, beni af edebilecek misiniz ey mazlumların kolu, ey gariplerin kanadı(!) ?