Ne zaman bir terör saldırısı olsa, gencecik fidanlar kahpe baskınlarla veya mayınlarla canını yitirse arkadan Meclis’teki partilerin birbirini suçladığı görülür.
Aslında; icraatı yapmakta, kararları vermekte olan ve ülkenin güvenliğini sağlamakla görevli iktidardadır sorumluluk ama bizde herşey mümkün olduğu için iktidar dönüp muhalefeti de suçlayabilir.
Hatta “terör örgütünün adını” getirip muhalefet partilerine yapıştırabilir bile... Bunlar hep görülebilir tablolardır Türkiye’de.
Ama artık milletin canına ‘tak’ dedi, kimsede huzur yok, kimsenin yüzü gülmüyor, herkesin içi kan ağlıyor. Her güne “Acaba hangi dehşet verici olayı duyacağız” diye başlıyor toplum... Ki hiçbir toplum bu hastalıklı psikoloji içinde sonsuza kadar yaşamaya mahkum edilemez.
Kendi topraklarımızda bir terör örgütünün “hangi nedenleri öne sürerek olursa olsun” mayınları döşeyecek, bir ordu kadar kalabalık terörist gruplarıyla (ama her nasılsa görülmeden, bir termal kameraya yakalanmadan) karakol saldırılarını veya şehir terörlerini sürdürerek, devlete tehditler yağdırarak güç gösterisi yapmasına artık bir gün bile seyirci kalamaz. İnat uğruna seyirci kalanları da tarih affetmez.
KINAMA MESAJLARI YETER
Babalar Günü’nde evlatlarından haber bekleyen, hiç değilse sesini, “baba” dediğini duyabilme umuduyla yaşayan 12 baba dün evlatlarının acısıyla yıkıldı.
Ocaklar söndü... Ama yıkılan yalnız o aileler değil, bu acılar artık tüm toplumda yıkım yaratıyor, dayanacak hal kalmadı. Şehit ailelerinin, toplumun “terör örgütünü sevindirmemek için” acısını saklamaya çalışması tam cesur bir topluma yakışacak davranıştır, takdire şayandır ama o da istismar ediliyor, yeter artık.
Partilerin birbirlerini suçlaması da, terörü kınama mesajları da yeter... BDP’nin ve Apo’nun son terör saldırılarından önce yaptığı tehditler biliniyor...
Son saldırının arkasından Bengi Yıldız’ın bu saldırıları ‘açılıma’ bağlayan konuşması biliniyor. Demek ki yapılan vaatlerin, “tüm taleplerinin gerçekleşeceği ümidinin verilmesinin” bu saldırılarda rolü var. Hükümetin vaad ettiği “yeni demokratik haklar”la, muhatap aldığı grupların beklediği “açılım” arasında bir ilgi olmadığı daha en başından ortadaydı. Ama bu gerçek israrla görmezden gelindi.O zaman “nerede hata yaptık ve nasıl düzeltebiliriz” diye düşünmenin zamanı geldi artık...
ULUSAL POLİTİKA
Dün CHP lideri Kılıçdaroğlu sukünetle ve “olayların saptırılarak muhalefet partilerinin suçlanması”nı bile bir kenara bırakarak iktidara çağrıda bulundu.
“Gelin teröre karşı hepimiz birleşerek ortak projeler geliştirelim, ulusal politika üretelim” dedi.
Hükümet muhalefet partilerini düşman gibi görmekten, dışlamaktan, her konuda tek başına karar vermekten vazgeçerek bu öneriyi hemen dikkate almalı.
“Analar ağlamasın” diye başlatılan proje daha fazla anayı ağlatıyor. Polemiklerden, seçim yatırımı açıklamalardan vazgeçip toplanarak en kısa zamanda gerçekçi bir çözüm üretmelerini bekliyoruz.