Ayrılıklarımızın, hasretimizin ve yüreğimizin en acı yaşatan yerinde birikmiş yaralarımızla baş edebilmenin etkenlerinden biride, yaşamın önümüze sürdüğü soyut bir yansımanın ötesinde, sesiyle sözüyle dost muhabbetleridir. Bu muhabbetlerin barındırdığı umut dolu ve güneşli günlerin yarınlarında pas tutmayan, eskitilemeyen bir yan vardı. Bir tarafında ise kulaktan kulağa dolaşan, masum bir çocuk edasında yüzümüzü güldüren ve ruhlarımızı okşayan cinsten sevda sözleri… İçi boş telaşımızın ve anlam yönünden temelsiz alışkanlıklarımızın engelleriyle azaltılmaya gayret edilen dostlarımızla buluşma isteklerimiz, yaşama tutunmamızın dört kolundan biriydi. Bu isteklerimizin azalması, yaşam adına bizleri de her yönden yavaş yavaş eksiltip, tüketebilirdi.

Dostlara ve onların muhabbetine olan özlem üzerine yazmış olduğum  şiirimi sizlerle paylaşarak bu haftayı noktalarken, dostlarımızla muhabbet dolu bir yaşam diliyorum.

Olsan oturacaktık..!

Yakamozlar nerde kaldı!

Bildim bileli,

Hep ama hep geç kaldılar.

Tam efkar basmışken

Birlikte iki tek atmak varken

Yine Ay’dan ayrılmadılar.

Oysa oturacaktık hasretimizle

Yalnızlığım bir cebimde,

Bir elim yüreğimde…

O’nu yalnızlaştıracaktık.

Nerde diye sorma!

Bilirsin;

Her zaman ki yerde

Yukarıda da değil

Gönlüm gibi enginlerde

Sen, ben ve

Dertlerle birlikte,

Dalga sesleri eşliğinde

Olsan oturacaktık…

Bazen bakışıp

Bazen konuşacaktık.

Nerdesin!

Ah, tam da şimdi bir gelsen

Yine bakışlarında anlamlar

Aklında uzaklar arayacaktık.

Suyla usul usul oynaşan

Deniz kadar derin

O güzel gözlerinin

Ayrılıkla uzaklaşan

Sevdayla yaklaşan taraflarına

Yoldaş olacaktık.

Olsan…

İyilikle elele,

Yalan dünyanın dibinde

Gerçeğe erip,

Şerefine vuracaktık.

Olsan oturacaktık…

Her zaman ki gibi

Dünyayı,

Kötülüklerden kurtaracaktık.

Olsan…