PEŞAVER OLDUK, PERİŞAN OLDUK.

Abone Ol

Bu ülkeyi Peşaver’e çevirdiniz, bu milleti perişan ettiniz. Ayağınızı yanlışa attığınız ilk adımdan itibaren sizi deliler gibi uyardık. Lakin ne dinlediniz ne de milletin sağduyusuna itibar ettiniz. Kendi küçük ve çirkin hesaplarınız neyi emrediyor ve neyi gerektiriyorsa hep o istikamette mesafe aldınız. Ardınıza bir de rant bezirganlarını ve “yetmez ama evet” takımını takarak, yanlış ve yakışıksız ne varsa tüm günahları vicdan portföyünüze parke taşları gibi hayasızca dizdiniz.

 

Esasında kocaman bir 13 yıl içinde iki önemli hamleyi yaparak Türkiye’nin yıkılmaz ve örselenmez bildiğimiz ahlak ve medeniyet surlarında iki kocaman kara delik açtınız. İçerisine düştüğünüz bu karanlık durumları ise, halka “aydınlık ve güneşli günler” olarak yutturdunuz.

 

İktidara geldiğiniz günlerin hemen başlarında Amerika ve Batı’ya vermiş olduğunuz iktidar olma şartlarından en hini olan, 5177 sayılı maden yasasını Meclisten geçirerek ülkenin topraklarını, kaynaklarını, maden ve zenginliklerini tez elden ecnebi şirketlere bitmeyecek kadar uzun sürelerle kiraladınız.

 

İktidarda kalma şartlarınız olarak daha önceden yapmış olduğunuz antlaşmalar çerçevesinde, tabi olduğunuz güçlerin isteklerine boyun büktünüz. Mecliste mütekabiliyet yasasında ezber bozan değişikliklere gittiniz. Vatan topraklarının, evlerin, dairelerin, haraların, çiftliklerin, bağların, bahçelerin, yolların, koyların ve tüm kıymete haiz gayrimenkul türü toprak ve yapıların 600 dönüme kadarki bölümlerinin bir çırpıda sorgusuz ve sualsiz olarak yabancıya satılabilmesine ruhsat verdiniz. O gündür bugündür vatan bedeninden et doğramaktasınız. Memleket coğrafyasının dilim dilim satmaktasınız. Her gün bir dönüm dede arazisini satan torun, dedesinden kalan 1000 dönüm arazi bittikten sonra ne yapacaktır? Bunun hesabına hiç gitmediniz. Günü ve kendinizi kurtarırken milleti kandırdıkça sırıttınız.

 

Siz 13 yıldan beri dede mirası yiyen mirasyedilerden başka kimseler değilsiniz. 80 yıllık tüm birikimleri bir nefeste sattınız ve satarken de teker teker sırayla zenginleştiniz ve nemalandınız. Siz irtikâbın, rüşvetin, yolsuzluğun, arsızlığın, hırsızlığın gerçek senaryosunu bir gerçek filme aldınız ve Anadolu insanını senaryo gereği değil, gerçek anlamda iflah olmaz bir fukaralığa mahkûm ettiniz.

 

Siz adaleti yargıyı ve demokrasi adına ne varsa hepsini bağ bozumundaki teveklere çevirip yoldunuz yok ettiniz. Sonra da utanmadan ve sıkılmadan Kürt sorunu adında bir süreç uydurdunuz ve kendi ameliyat ekipmanlarınızla bu süreci masaya yatırdınız. Kürt sorununu çözmek için yüksek standartlı bir demokrasi anlayışı gerekliydi cancağızlarım. Peki, sizde böylesi erdem ve özellikler var mıydı? Varsa da kırpık ve kıymıkları, söyleyin acaba şimdilerde var mıydı?

Siz ülkeyi kutuplaştırdınız, milleti gerdiniz, arkadaşı arkadaşa, kardeşi kardeşe düşman ve muarız ettiniz. Çatışma üreten siyaset tezgâhlarınızda hamaset imalatı yaptınız, düşmanlıklar ürettiniz. Geçmiş zamanlardan beri bizlere dayanak veren tüm müspet sinerjilerimizi aç fareler gibi kemirdiniz ve bizleri kendi inanç ve değerlerimizden soğuttunuz.

 

Ülkesini gözü gibi koruyacak donanımlara sahip bir milleti, kendi gözünü koruyamaz hallere düşürdünüz. Birlik, beraberlik ve barış umutlarımızı büyük menfaatlerinizin dalga boylarına dayanamayacak küçük sandallara bindirdiniz ve azgın terör belalarıyla bizi kapı komşu yaptınız.

 

Yaptığınız her yanlışın doğru olduğunu direttiniz, havuz medyanızla da bunu para zoruyla dillendirdiniz. Size karşı çıkanları ise hep hain ilan ettiniz. Dış güçlerin baş maşası olduğunuzu başarıyla yıllarca gizlediniz ama en hafif eleştiriye karşı bizleri ise dış güçlerin maşası ilan ettiniz.

 

Bekleyin sırada bin paragraf daha var. Dert, elem, keder, şikâyet ve söz bitmedi. Özür dilerim dostlar, özek bitti, bakın sayfa bitti. Şimdilik kalın sağlıcakla