Baydan, "İçinde bulunduğumuz modern dünyanın getirdikleri, hava kirliliği, gürültü, stres, katkı maddeli gıdaların kullanımı, diyette çeşitliliğin olmaması (çok fazla miktarda beyaz un, şeker) gibi nedenlere bağlı olarak gelişen besin duyarlılığı yaşam kalitesini düşüren, bizim daha fazla vitamin ve minerale ihtiyaç duymamıza neden olan bir durum olarak ortaya çıkar" uyarısında bulundu.

 

Bazen de sağlıklı beslenmeye çalışırken, ne yediğimizi, tadını ve yemekten zevk almayı unutabildiğimize dikkati çeken Baydan, şunları kaydetti;

'' Beyin bu unutkanlığı ‘’açlık’’ olarak tanımlar ve bizi daha fazla yemeye zorlar.Bu nedenlerle beslenme terapisi bireyden bireye farklılık gösterir. BeslenmeTerapisinin temeli, tüketilen gıdaların bizi sağlığımıza kavuşturmakta ve bu sağlıklı durumu devam ettirmede çok önemli bir unsur olduğu düşüncesine dayanır.Yeni beslenme alışkanlıkları edinmek için çok zaman harcanması gerekebilir ancak bunları korumak zor olmayacaktır. Düzenli olarak besleyici yiyecekler yemeye başladığınızda başka şeyler yemeye gereksinim duymayacaksınız ve hastalanma riskinizi azalttığınızda kendinizi her zamankinden daha iyi hissedeceksiniz.''

Beslenme terapisinin, yıllardır edindiği sağlıksız alışkanlıklardan vazgeçemeyenler için güç bir terapi olabileceğine dikkati çeken Baydan, ''Ancak davranış değişikliğini hedefleyen uygulamalar esas alınmalıdır'' dedi. Baydan, Davranış değişikliğine odaklı beslenme terapisinin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kabul edilen tek kalıcı kilo verme yöntemi olarak dikkat çektiğini vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu terapide kişinin sağlıklı kiloya ulaşabilmesi için mevcut beslenme alışkanlıkları inceleniyor; gerektiğinde gıda intolerans testi uygulanıyor, sağlıklı alışkanlıklar edinmesi için somut öneriler sunuluyor, neyi değiştirmesi gerektiğinden çok, nasıl değiştireceği konusunda çözüm öneriliyor. Bu aşamalar sonucunda bireyi izliyor, kişiye özel hedef belirliyor ve problemini çözmeye yönelik tedavisini başlatıyoruz.''