Uz. Dr. Taner Canatar, dizilerde, cinsel sorunların kader olarak algılanmaması gerektiğini  bu sorunların terapistlerin yardımı ile üstesinden gelinebileceği mesajının verilmesi gerektiğini söyledi.

CİSED Adana Şube Başkanı Uz.Dr. Taner Canatar, dizilerde “tecavüz, taciz, çocuk yaşta yapılan evlilikler” gibi travmalara maruz kalan kadınların, senaryo gereği dizideki rollerinde bu travmalardan sonra profesyonel yardım alması gerektiğini, bundan dolayı topluma “yaşanılan çaresizliği kabullenen ve yaşadıkların psikolojik tedavi gerektirmez” gibi çok yanlış mesajlar verdiğini savundu. Canatar, “TV’de, dizilerde rol gereği de olsa Kadın tecavüze uğruyor ve ağır bir travma içine giriyor. Buraya kadar her şey gayet çarpıcı işleniyor. Ancak gerektiği gibi psikolojik destek görmüyor. Tecavüze uğruyor, bir psikoterapistten profesyonel destek almıyor. Peki, kadınların suçu ne? Kadın, uğradığı tecavüzle kalıyor ve senaryo izleyiciye, “Kadınlar, travmaları ile baş başa kalır ve çaresizlikle durumlarını kabullenirler” mesajı vermeye mi çabalıyor?”dedi.

Dizilerin aslında izleyici tarafından gerçek hayatın bir parçası olarak algılandığını ifade eden CİSED Şube Başkanı Dr. Canatar, bu konuda da şöyle konuştu:

“İçinde doğru cinsel bilgileri barındıran, yol gösterici ve bilimsel yaklaşımlarla desteklenmiş bir dizinin izlenmemesine imkân yok. Eğer senaryolar tutarlı olursa, cinsel terapistler, aile ve evlilik terapistleri, uzman psikologlar veya pedagogların rehberliği ile hazırlanırsa, bu diziler çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkilemez, çoluk çocuk ailece bir arada izlenebilir.

Diziler eğlence amaçlı olsa da toplum tarafından hayatın bir parçası olarak görülmekte ve birçok kişi senaryodaki karakterlerle özdeşleşmektedir. İşte bu kadar önemli bir görsel gücün mutlaka toplumun büyük bir kısmını ilgilendiren cinsel sorunların kader olmadığına ve tedavi edilebilir olduğuna dair olumlu mesajlar vermesi şarttır. İnsanlara cinsel terapi, psikoterapi, aile ve evlilik terapileri gibi psikolojik yardım alma seçeneklerinin varlığının anlatması lazım. Senaryolarda cinsel sorunların kader olmadığına, cinsel travmalar sonrası yaşananların tedavisinin olabileceğine ve gerçek cinsel eğitime yönelik olumlu mesajlar verilmelidir. Mademki cinsel travmalar ve cinsellik bu kadar etkileyici dramlar içeriyor, o zaman tedavisinin olduğunun da topluma anlatılması gerekiyor.

Bugüne kadar cinsel işlev bozukluklarının tam anlamıyla ele alındığı bir dizi yok. Mesela ülkemizde her evli on kadından birinde görülen vajinismuslu bir çiftin dramını ve tedavi süreçlerini işleyen veya erken boşalması ve iktidarsızlığı nedeniyle cinsel terapi alan bir adamın acılarını konu alan bir dizimiz şu ana kadar olmalıydı. Dizilerimizde, cinsel sorunların kader olarak algılanmaması gerektiği, bu sorunları yaşayanların çaresiz olmadığı, kadınların ve erkeklerin terapistlerin yardımı ile cinsel sorunlarının ve buna bağlı travmalarının üstesinden gelebilecekleri mesajını vermemiz şart.

Dr. Canatar,  Dünya Cinsel Sağlık Birliği, Avrupa Seksoloji Federasyonu, Uluslararası Aile Terapileri Örgütü ve Almanya Sosyal Bilimsel Seks Araştırmaları üyesi olan CİSED; olarak senaristlere her türlü katkıyı ve desteği vermeye hazır olduklarını da sözlerine ekledi.

Diziler, farkında olmadan milyonlara çok yanlış mesajlar veriyor.

Türkiye’de izlenme rekorları kıran dizilerde “tecavüz, cinsel taciz veya erken yaşta evlilik” (çocuk gelin) travmaları yaşayan başroldeki kadınlar nedense psikoterapi görmüyor. Uzmanlara göre senaryolardaki bu eksiklik, milyonlarca Türk kadınına çok yanlış mesajlar veriyor.