Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Adana Şube Başkanı Taner Canatar, ergenlik döneminde cinsellik ve cinsel eğitimin göz ardı edilmemesi gerektiği uyarısında bulunarak, bunun yok sayılmasının kişinin yetişkinlikte bir takım sorunlar yaşamasına neden olabileceğini söyledi.

Uzman Doktor Taner Canatar, Özel Çukurova Bilfen Okulları’nda düzenlenen seminerde öğrencilere; ‘Cinsellik Kavramı ve Cinselliğin Konuşulması’ konusunda bilgiler verdi, onların cinsellikle ilgili sorularını yanıtladı. Cinselliğin, insanın doğuştan getirdiği cinsiyetine ait özelliklerin tümü olmasının yanında insanın doğal bir parçası olduğunu kaydeden Canatar, cinselliğin bir bakıma sevginin paylaşılması eylemi olarak da yorumlanabileceğinin altını çizdi.

 

“CİNSELLİĞİN ERGEN GELİŞİMİNDEKİ ÖNEMİ GÖZ ARDI EDİLEMEZ”

Dr. Canatar, “Her ne kadar 21. yüzyılı yaşıyor olsak da hala cinselliği; ayıp, yasak ve günah olarak algılayan bir toplumuz. Yetiştiriliş tarzı itibariyle toplum olarak genelde duygu ve düşüncelerimizi fazlaca dile getirmeyen, hakkını aramayan, kendimizi ifade etmekte güçlük çeken bir toplum olarak öne çıkıyoruz. Hala tabu sayılan, ancak fırsat bulunan her ortamda konuşulan cinselliğin ise çocuk ve ergen gelişimindeki önemi göz ardı edilemez” dedi. Cinselliğin birçok anne babanın, hatta öğretmenlerin bile yok saymayı tercih ettiği bir konu olduğunu vurgulayan Canatar, bunun en önemli nedenlerinden birinin de; cinsel eğitimin seks eğitimi ile karıştırılmış olması olarak gösterdi.

 

“CİNSELLİK YAŞAMIN BİR PARÇASI. BU NEDENLE CİNSEL EĞİTİM ŞART”

Cinsel eğitimin, doğumla başlayan ve tüm yaşam boyu süren bir süreç olduğunu anlatan Canatar, ancak buna rağmen ebeveynlerin, çocuk doğduğu andan itibaren cinselliği tehlikeli ve uzak durulması gereken bir konu olarak aktardığını, bunun da son derece yanlış olduğunu söyledi. Taner Canatar,  “Cinsellik yaşamın bir parçası olduğundan, bununla ilgili eğitim yaşam sürdükçe devam eder. Cinsel sağlık için önemli bir diğer unsur da kişinin kendisi için geliştirdiği cinsel kimliğidir. Çocukluk çağındaki öğrenmeler, yönlendirmeler, deneyimleri, özdeşimler bu kimliğin gelişimini etkiler” ifadesini kullandı.

 

“ERGENLİK ÇAĞI 8-10 YILLIK BİR DÖNEMİ KAPSIYOR”

Ergenlik çağının; cinsel kimliği kabullenme, ana babaya bağımlılıktan kurtulma, toplumsal yerini araştırma ve bir mesleğe yönelme çabalarının gösterildiği 8-10 yıllık bir dönem olduğunu belirten Canatar, ergenlik için bir yaş sınırı getirmenin mümkün olmadığını vurguladı. Bedensel, ruhsal ve toplumsal gelişim her insanda aynı yaşlarda olmayacağını savunan Canatar, fiziksel büyüme ve seksüel olgunlaşmanın, ergenlerin majör fizyolojik değişiklikleri olduğunu dile getirdi.

 

“ERGENLİKTE SUÇLULUK VE PANİK DUYGUSU ENGELLENMELİ”

Uzman Doktor Taner Canatar, “Erkek ve kız cinsel organları arasındaki anotomik farklılıklar, çocukların psikoseksüel gelişiminde çok önemli yere sahip. Özellikle ergenlikte oluşacak bedensel değişim ve gelişimler konusunda gençler ebeveynleri tarafından bilgilendirilerek suçluluk duygusu ve panik engellenmeli. Ergenlik döneminin sonlarına doğru kişi bireyselleşmesini tamamlamış, kendi ebeveynlerinden ve diğer yetişkinlerden duygusal anlamda bağımsızlaşmıştır. Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmaya hazırdır. Bu dönemde benlik kimliği ve kimlik duygusu gelişir” diye konuştu.

 

“HER 10 ERKEKTEN 7’SİNDE CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU VAR”

Canatar, ergenlik döneminin davranış ve tutumlar üzerindeki etkileri de şu şekilde sıraladı; “Yalnızlık İsteği, çalışma isteksizliği, ahenksizlikler, can sıkıntısı, huzursuzluk, toplumsal zıtlık, otoriteye karşı direniş, karşı cinse yönelmiş zıtlık, duygululuğun artması, kendine güvensizlik, cinsiyetle fazla uğraşma, aşırı çekingenlik, gündüz rüyaları, hayali seyirci ve kişisel efsane.” Ergenlik döneminde göz ardı edilen cinsellik ve cinsel eğitimin, ergenin yetişkinlik dönemine olumsuz giriş yapmasına sebebiyet verebileceği uyarısında bulunan Canatar, bir soru üzerine de Türkiye’de her 10 erkeğin 7’sinin, her 10 kadının da 8’nin cinsel işlev bozukluğu yaşadığını, Avrupa’da bu oranın ise 10’da 3 olduğunu vurguladı.