Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 24. Uluslararası Adana Film Festivali tüm hızıyla sürüyor. Festival kapsamında Aile ve Evlilik Terapisti Dr. Obengül Ejder’in yönettiği “Sineterapi Atölyesi” yapıldı.
Sezonun ilk atölye çalışmasını 24. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamında gerçekleştiren ve sinemaya farklı bir bakış açısı getiren atölyede Black Swan isimli filmden sahneler izlendi.
Film kahramanlarının karakterler analizi, film ve sahne çözümlemelerinin yapıldığı atölye çalışmasına festival kapsamında Adana’da bulunan Tiyatro Sanatçısı Merve Engin de katıldı. Oyuncu Engin katılımcılarla bol bol sohbet edip, Dr. Ejder’in filmin bazı sahnelerini yorumladığı atölye çalışmasında katılımcılardan gelen soruları yanıtlayarak aktif rol aldı.
“Filmlerle İyileşmek İçin Ayda Bir Gün Doma’s Cafe’de Buluşalım.”
Sineterapi Atölyesi hakkında bilgi veren Psikoterapist Dr. Obengül Ejder, her ay farklı bir temayı seçip, önceden belirledikleri filmlerin linklerini katılımcılara gönderdiklerini, katılımcıların böylece atölye çalışmasına gelmeden önce izlemelerini sağladıklarını ifade etti.
Dr. Ejder şunları söyledi;
“Ayda bir gün saat 18.30-20.30 saatleri arasında önceden belirlenmiş kapalı gruplar ile Doma’s Cafe’de filmin bazı bölümlerini yeniden izliyor ve psikoterapi alanındaki bilgi ve deneyimlerimle harmanlayarak o sahneleri ve filmin genelini yorumluyorum. Bu sahnede aslında ne oluyor, neden oluyor, aslında ne anlatmak istiyor, kişiye yansıması nelerdir, bu insanın hangi ihtiyacı ortaya çıkıyor ve arzuları ne, dirençleri ne yönde, sorunun kaynağı nerede ve nasıl daha iyi olur? Sorularına yanıt arıyoruz.”
“Katılımcılar Süreç İçinde İlişkilerine Bir Terapist Gibi Bakmayı Deneyimliyor.”
“Atölyede film sahnelerini hep birlikte gösterdiğimiz ilgi ve dikkat, gerçek hayata da yansıyor. İşlevsel ve iyileştirici bir dikkat pratiğine dönüşüyor. Kişiyi kendine, yaşama ve başkalarına karşı daha açık, daha uyanık kılıyor. Kendi çözümlerini ve anlamlarını üretebilmesine, ilişkilerine yerleşebilmesine katkı sağlıyor. Ayrıca bu dikkat, bir terapistin danışanına gösterdiği dikkat olduğundan, katılımcılar süreç içinde kendilerine ilişkilerine bir terapist gibi bakmayı, kendilerini terapisti olmayı da deneyimliyorlar. Filmler, hikâyeler özdeşim üzerinden, dolayısıyla duygunu kaldırma kuvvetiyle çalıştığımız için atölyede öğrenilenler kalıcı oluyor, duygusal zekâyı destekliyor.”