Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan, “Sağlık eşittir çözümün, sağlık eşittir çıkmaz” olduğu sağlıkta özelleştirme ve dönüşümün 12 yılının en acı bilançosunun başta Ersin Arslan olmak üzere birçok hekim ve sağlık çalışanının kaybı olduğunu söyledi.

 

ÜLKE NÜFUSUNUN ÇOK ÜSTÜNDE ACİL MÜRACAATI VAR

Büyük sermayederlere rant sağlamak ve sosyal devlet kavramının en güçlü ve olmazsa olmaz ayağını yok etmek adına yapılan bu cinayet gibi sağlık sistemi değişikliği başka yıkıcı depremlere de yol açtığını ifade eden ATO Başkanı Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan, “Yarınları emanet edeceğimiz genç meslektaşlarımıza baktığımızda, 3-5 akademisyenle yürütülmeye çalışılan, eğitim değil de sadece oy getirisi hedeflenerek her yere açılan, adı var kendi yok tıp fakülteleri. Aile düzenini umursamayan her aşamada karşılaştığımız mecburi hizmet kuraları ve ihtiyaç gözetmeden görev yapılamayacak kadar uygunsuz sağlık merkezlerine veya gereksiz yoğunlaşmaya neden olacak yerlere yapılan atamalarla devam edebiliriz. Ülke nüfusunun çok üstünde acil müracaatlarını gördüklerinde dönüp sistemi sorgulamak yerine bu sayıyı azaltmak için aile hekimlerine hafta sonu nöbetleri koydular ve esnek çalışma sistemini getirdiler. Koruyucu ve tarama hedefli sağlık hizmetleri yerine tedavi edici daha çok ilaç ve cerrahi odaklı işlemlere yönelmemizi istediler. Görev anlayışımızı ve başarımızı bilgisayar başında veri girerek harcadığımız zamanla ölçtüler. Hastalara ve bize hiç sormadılar. Bulaşıcı, aşı ile korunabilir hastalıkların artışını uygunsuz istatistiklerle veya kayıt dışı tutarak kamuoyunu kandırmaya çalıştılar”

 

KATKI PAYI VATANDAŞIN CEBİNDEN SÜREKLİ ÇIKMAYA BAŞLADI

Başkan Prof. Dr. H. Neslihan Önenli Mungan, “Malzeme yokluğu nedeniyle hastaların, sonda, lens, katater temin edebildiklerinde hizmet alabildikleri veya ameliyat olabildikleri, bunun tüm sorumluluğunun da hekime yöneltilerek şiddete hedef gösterildiği, devlete ait bir sağlık kurumu değil de adeta bir otel veya şirket gibi CEO’larla yönetilen 2. basamak hastaneleri. Öte yandan cebinden sürekli katkı payı adına para çıkan vatandaş bunu devletin sarayları, uçakları, son model arabaları ve yandaşların kalkındırılması için kullanıldığını bilmediği için hekime ve sağlık çalışanına ateş püskürmekte. Sisteme kızgınlığının, hatta bırakın sağlık sistemine, devlet kurumlarına ait tüm kızgınlıklarının acısını bilmeden biz hekimlere yöneltmektedir. Her yerde, her koşulda, eşit, nitelikli,  ücretsiz ve herkese sağlık hizmeti sunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz dedik ya darp edildik ya yargılandık.  Hastalara az zamanda bakmak hataları getirir dedik, zaman ayırdık, maaşımızı kestiler. Niteliğe değil niceliğe odaklandılar. Hakaret ettiler, suçladılar. Son olarak Tıp-Dil sınavını tam da 14 Mart tarihine getirerek hekimleri eylemlerinden geri koyma planını uygulamaya koydular. Artık dur demek zamanı artık sağlık sistemindeki yanlışları yavaş da olsa halkın da fark etmeye başladığı ve bizim yanımızda yer almaya başladı. Bunun için 13 Mart 2015 Cuma günü aşağıdaki taleplerle g(ö)revdeyiz, acil hastalar dışında hasta bakmayacağız. 14 Martta tüm sağlık çalışanları, sivil toplum kuruluşları, partiler, belediyeler, sendikalar, meslek örgütleri, ailelerimiz, öğrencilerimiz ve Adana Halkı ile elele ‘’geleneksel beyaz yürüyüşümüzde’’ olacağız. Sağlıkta çözümün olduğunu ve bunu beraber başarabileceğimizi haykıracağız. Saat 12.30’da Tren Garı Önünde bizleri yalnız bırakmayın. Birlikte ne kadar güçlü olduğumuzu ve umudumuzun tükenmediğini göstermenin şimdi tam zamanıdır” diye konuşan Prof. Mungan, taleplerini şöyle sıraladı:

·        Çalışırken de emeklilikte de insanca yaşayabilecek güvenceli bir gelir talep ediyoruz. Hazırladığımız yasa teklifi doğrultusunda acilen emekliliğe yansıyan ücretimizin ve mevcut emekli hekim maaşlarının iki katına çıkmasını istiyoruz.

·        İnsanüstü bir çabayla, insanlık dışı, şiddet gördüğümüz koşullarda çalışıyoruz. 36 saat kesintisiz, ihtiyaç molası dahi vermeden, performans/ciro baskısı altında, sağlıksız koşullarda, şiddet baskısı altında, taşeron sistemiyle çalışıyoruz. Çalışma koşullarımızın acilen düzeltilmesini talep ediyor; yetkilileri taşeron sistemine ''çağdaş köleliğe'' son vermeye çağırıyoruz.

·        Yıllarca haftada 40 saatlik yasal sürenin çok üzerinde ve ağır koşullarda çalıştığımız halde bugüne dek bir türlü verilemeyen fiili hizmet zammını talep ediyoruz.

·        Başta tıp eğitimi olmak üzere sağlık alanındaki mesleki eğitimin niteliğinin giderek bozulduğunu, bunun halkımızın geleceğini tehdit ettiğini görüyoruz. Tıp ve sağlık eğitiminde meslek örgütleriyle, ilgili derneklerle işbirliği yapılmasını, sayıyı değil niteliği önceleyen bir politikayı talep ediyoruz.

·        Katkı, katılım paylarıyla, istisnai hizmet tanımıyla, fark ücretleriyle, 5 dakikalık randevu süreleriyle halkımızın sağlık hizmetine erişimi kısıtlanmaktadır. Nitelikli sağlık hizmetine bütün yurttaşlarımızın ücretsiz ulaşabilmesini talep ediyoruz.”

Adana Tabip Odasında gerçekleştirilen ortak Basın Açıklamasına Türk Tabipleri Birliği, SES, Devrimci Sağlık İş, Türk Sağlık Sen, Genel Sağlık İş Sendikası, BBSÇBD Sendikası, TDB, PHD, Türk Hemşireler Derneği, Ebeler Derneğı, SHUD, TRTTD, Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Adanahed, Mersin Aile Hekimleri Derneği, Şanlıurfa Aile Hekimleri Derneği, Kocaeli Aile Hekimleri Derneği, Gaziantep Aile Hekimliği Derneği, AHEF,  KASED, İSTAHED, Kocaeli Bağımsız Sağlık-Sen, Bağımsız Sağlık-Sen ile Aktif Sağlık-Sen’in Adana’da bulunan yönetici ve temsilcileri katıldı.