Grafik mizahın ülkemizdeki en önemli temsilcisi olan sanatçı 14 Mart’ta, vasiyeti üzerine Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesindeki “Çilehane”ye defnedilecek. Yarım asırdır çizdiği ünlü kahramanı Abdülcanbaz’ı yetim bırakan sanatçı 88 yaşındaydı.

TÜRK karikatürünün son 70 yılına damgasını vuran Cumhuriyet Gazetesi karikatüristi Turhan Selçuk dün sabah “çoklu organ yetmezliğine” yenildi. 88 yaşında hayata veda eden Selçuk, 14 Mart’ta, vasiyeti üzerine Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesindeki “Çilehane”ye defnedilecek. Metin Üstündağ, yarım asırlık çizgi roman kahramanı Abdülcanbaz’ı yetim bırakan Selçuk için, “Türk karikatürü Picasso’sunu kaybetti” dedi.

“Büyük sanat, ister istemez seni içine alıp kendisiyle birlikte gülümseten, hem de yüreğinin köküne işleyendir.” Yaşar Kemal böyle tanımlamıştı Turhan Selçuk’un sanatını; her yapıtının bir yumuşaklık, bir sevecenlik ve erişilmez bir insan sıcaklığı taşıdığı vurgusunu yaparak. O erişilmez insan sıcaklığına kah “otuz iki kısım tekmili birden” Abdülcanbaz’da dokunursunuz, kah Cumhuriyet Gazetesi’ndeki çizgilerinde.”

19’unda çizmeye başladı

1922’de Muğla’nın Milas ilçesinde doğan Turhan Selçuk, Adana Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra girdiği Diş Hekimliği Fakültesi’nin ikinci sınıfından ayrıldı. Zira başka bir “çizgi”yle kesişmişti yolu. İlk karikatürleri 19 yaşında Adana’da Türk Sözü, İstanbul’da Kırmızı Beyaz ve Şut dergilerinde yayımlandı. 21 yaşında dönemin en etkili dergilerinden Akbaba’nın kadrolu çizerleri arasına katıldı. Ardından Refik Halit Karay’ın çıkardığı Aydede’nin baş çizeri oldu. Yön, Akis, Tasvir gibi dergiler ve Milliyet, Akşam, Cumhuriyet gibi gazetelere de çizgileriyle renk katan Selçuk, ABD’li karikatürcü Saul Steinberg’in “çizgiyle mizah” anlayışını benimsedi. “Grafik mizah”ın karikatürün evrensel anlatımı olduğunu savunan Selçuk, 1951’de ilk sergisini açtı. Bir yıl sonra kardeşi İlhan Selçuk ile birlikte öncülerinden olduğu 1950 Kuşağı’nın ilk yayını 41,5 adlı mizah dergisi ile yayıncılığa da başladı. İlk kitabı Turhan Selçuk Karikatür Albümü’nü çıkardığı 1954’te Milliyet Gazetesi’ne başkarikatürcü olarak girdi. Geometrik estetiğe oturtmaya başladığı üslubu, yine kardeşiyle birlikte çıkardığı mizah dergisi Dolmuş’ta ivme kazandı

Damgası Abdülcanbaz

Ancak Selçuk, Türk çizgi roman tarihine damgasını, yarattığı Abdülcanbaz ve Komiser Osman karakterleriyle vurdu. Hasımlarını Osmanlı tokadıyla dize getiren Abdülcanbaz, Demokrat Parti dönemiyle başlayan yıllarda Türkiye’nin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel tarihinin aynası oldu. Osmanlı döneminde, Kurtuluş Savaşı’nda, Eski Mısır’da hatta uzayda düzenin düzensizliğine ve bu ortamdan doğan ahlaksız, namussuz, utanmaz, arlanmaz tiplere karşı savaşan Abdül-canbaz’ın hayatı tiyatroya ve sinemaya da uyarlandı. Hatta, bu çizgi romanın bir deseni 1991’de PTT tarafından pul olarak basıldı.

1960’larda İtalyan mizah dergisi II Travaso’nun kadrosuna giren Selçuk 1969’da Semih Balcıoğlu ve Ferit Öngören ile birlikte Karikatürcüler Derneği’ni kurdu. Hem “Halkın Sanatçısı”, hem “Yılın Karikatürcüsü” seçilen Selçuk, yurtiçinde ve yurtdışında Bordighera Altın Palmiye (1956) ve Gümüş Hurma (1962) İppocampo (1970) Vercelli (1975) Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü (1984), Cumhurbaşkanlığı Büyük Sanat Ödülü (1997) gibi ödüller aldı. “Barış ve Kitap” konulu karikatürü 1992’de Avrupa Konseyi’nin başlattığı kitap okuma kampanyası boyunca bütün afiş ve dokümanlarda logo olarak kullanıldı.

Yeniden çizdi

Abdülcanbaz’ı emekli etti ama Selçuk, bu süreçte Abdülcanbaz’la yollarını ayırmadı. 50 yaşına girdiği 1987’de emekli ettiği Abdülcanbaz, 1994’te ısrarlara dayanamayarak Türkiye gözlemine yeniden başladı. Çalışmalarını Turhan Selçuk Karikatür Albümü (1954), 140 Karikatür (1959), Hiyeroglif (1964), Hal ve Gidiş Sıfır (1969), Söz Çizginin (1979) adlı albümlerde toplayan Selçuk, çizgisini Cumhuriyet Gazetesi’nde noktaladı.