4 Eylül 2009 akşamıydı.

Saat 21:00’di. Ama sıcaklık 35’lerde nem ise yüzde 90’lardaydı

5 Ocak Fatih Terim stadı en tarihi günlerinden birini yaşıyordu.  Tribünler tıklım tıklımdı. 

İtalya’nın endüstriyel futbola karşı duruşuyla ünlü köklü takımı Livorno, Türkiye’de işçi sınıfının en fanatik temsilcisi Adana Demirspor’la dostluk maçı için stattaydı.

Tribündeki ateşli ve coşkulu tavırları, ırkçılığa ve endüstriyel futbola karşı duruşları, kurucularının birer işçi topluluğu olması nedeniyle her iki kulübün taraftarı birbirlerini çok yakın görüyordu.

Mesafeyi kaldırdılar

Yakınlaştılar

Livorno,  Türkiye’de kendi görüşüne en yakın olan Adana Demirspor’la özel bir maç yapıp, her iki takım taraftarının kaynaşmasını, oynayacakları özel maçta ırkçılığa ve endüstriyel futbola karşı duruşlarını Demirsporlularla birlikte dünyaya göstermek istiyordu. Taraftarı talep etti, Adana Demirspor kabul etti.

Adana’ya geldiler.

Yoldaş Livorno’ pankartıyla karşılanan Livorno takımı, Adana Demirspor’la birlikte ortaya koyduğu etkiyle bu mesajı başarılı bir şekilde vermeyi başardı.

Burada Adana Demirspor’un efsaneleri arasına giren merhum Bekir Çınar’ın fedakârlıklarını unutmadan, onu anmamız gerekiyor.

Şölen havasında geçen maçta, tribünler İtalyanca ve Türkçe pankartlarla süslendi, mesajlar verildi.

Bu onurlu duruş bazı kesimler hariç unutulmadı.

***

Yıllar geçti

Adana Demirspor profesyonel bir yönetim ve kurumsal bir yapıya dönüştürülmediği veya dönüştürülmek istenmediği için başarıyı yakalayamadı.

Hoca seçiminden, futbolcu alımlarına kadar. Taraftar, yönetim, hoca ve futbolcu ilişkilerindeki hatalardan, yönetimde profesyonelliğe ulaşılamamış olunmasına kadar maalesef çok hata yapıldı. “Başarı” için kendini ispatlamış, tecrübeli ve yaş almış veya futboldan kopmuş sonra yeniden başlamış isimler alındı. İyi niyetli ama profesyonelce olmayan bu durum sonunda başarı gelmediği gibi borç arttı.

Ardından sürpriz bir kongre yapıldı. O kongrede Adana Demirspor’un şirketleşmesi gündemdeydi. Şirketleşme maddesi geldiğinde basın kongre dışına çıkarıldı ve madde kabul edildi. Ardından basın yeniden içeri alındı.

Başkan Murat Sancak daha sonra yaptığı bir toplantıda “Adanaspor’daki gibi bir şirketleşme doğru olur” diyerek şirketleşme modelini de açıklamış oldu.

Başkan Sancak kongrede yetkiyi aldı. Sürecin başlayacağı doğru zamanı da Başkan kendi belirleyecek.

Ancak şirketleşme modeli hakkında endişeler var.

***

Adana Demirspor’un son yıllarda öne çıkan gelişmeleri böyleydi.

Bundan sonra yetkiyi alan Başkan ve yönetim dilediği iş ve işlemi yapabilir.

Ancak biz de endişelerimizi aktaralım.

Adana Demirspor, işçi, emekçi sınıfını temsil eden bir kulüptür. Bu nedenle Adana Demirspor’u GS, FB, BJK gibi ticari ürün odaklı şirketleştirmek daha doğru olabilir. Adanaspor gibi şirketleştirirseniz ilk başta kulübün geçmişini, yaşattıklarını siler ve hançerlersiniz.

Adana Demirspor bahsedilen şekilde şirketleşirse gerçek taraftar takımdan uzaklaşır. Taraftar, forması için yağmurda çamurda peşinde koştuğu takım yerine, sahipli bir A.Ş.’nin peşinde koşmaz.

3 yıl sonra; farklı nedenlerden dolayı şirketleşen Adanaspor gibi statta maçı izleyecek taraftar bulamazsınız.  

Peki; bir başarısızlıkta, şirketin sahibine yönelik, küfür, haksızlık gibi söylem ve davranışların ardından neler olacak?

Ya da şirket sahibinin işlerinin bozulması durumunda Adana Demirspor kulübü ne olacak? Allah korusun icradan mı satılacak?

Ya da Başkan kulübü birilerine mi satacak?

Kime nasıl satacak?

Satarsa alan kişi kulübün ismini şehrini değiştirirse ne olacak? (TFF’ye başvurup isim, renk ve logo değiştirilebiliyor.)

Hatırlayın! Adanaspor A.Ş. de böyle bir süreci yaşamıştı. Hatta iddiaya göre Jet Fadıl kulübü alacaktı ismi değişecekti.

Bunlar olmayabilir.

Ancak bu endişeleri dile getirmek ve dillendirmek gerçek gazetecilerin görevidir.

Son olarak basının çıkarıldığı kongrede, yöntem belirlemeden şirketleşmeye evet diyen kongre üyelerine bir sözüm olacak.

Tarihi Livorno maçında “Yoldaş Livorno” pankartı açan, endüstriyel futbola ve ırkçılığa karşı duruş sergileyen takımları çılgınca alkışlayanlar, Adana Demirspor’un şirketleşmesine evet diyemez.

Buna rağmen, şirketleşmeye evet diyenler, artık  “Livorno” ruhunu “Adana Demirsporluluk” ruhunu terk etmiş demektir.