İşte Baykal’ın konuşmasından satır başları:

Türkiye’nin her yerinde özellikle tarımdan geçimini sağlayan vatandaşımızın hali kötüdür. Esnafın boynu büküktür. Türkiye’nin gerçek gündemi işte budur. Türkiye bütün bunları bir kenara bıraktı günlerdir anayasa değişikliğini konuşuyor.

Anayasa değişikliği önemli bir konudur ama bu mesele iktidarın ele aldığı gibi ele alınırsa sorun daha da büyür. İşin özü 3 maddededir. Gerisi işin sosudur. Yargıyı yeni bir anlayışla ele almak istiyorlar.

Bu değişiklikler Türkiye’nin temel bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü anlayışını tahrip etmeye yönelik yeni bir zihniyetin ortaya konuşması anlamına gelmektedir. Çağdaş demokrasilerde yargı fevkalade saygındır. Her yerde yargı siyasetin dışında kalır. Siyasetin emrine girmiş yargı adalet sağlayamaz.

MÜTAREKE DÖNEMİ ADALETİ YAŞADIK

Biz mütareke dönemi adaletini yaşadık Türkiye’de. Bu bir dönemdi. Buna benzer olayları kendi coğrafyamızın tarihinde de görürüz.

İslam tarihinde yargıya yönelik ilk müdahale Emeviler döneminde yapılmıştır. Onlar da yargıyı yönlendirmek istenmiştir. Özel mahkemeler kurulmuş ve muhalifler sindirilmiştir. Ehl-i Beyt’e yönelik hareketlerin arkasında bunlar vardır. İslam’ın en kutsal değerlerini özünü Hz. Peygamber’in ailesini hedef alan uygulamalar yapmışlardır.

Buna karşı çıkanlar olmuştur. Bunların başında İmam-ı Azam Ebu Hanife vardır. bu davranışı nedeniyle büyük işkence görmüş ve hapishanede ölmüştür. İslam’da dini siyasete alet etmenin öncüsü Muaviye’dir. Emeviler’in Ehl-i Beyt’e karşı tutumu sertleşince Ebu Hanife onları uyarmıştır.

Bunlar tarihimizde yaşanmış acı olaylardır. Siyaset Devlet iktidar ilişkisi en problemli alanların başındadır.

YARGI ELE GEÇİRİLİYOR

AKP’nin siyaseti denetim altına alma çabası çok net karşımızda duruyor. Bazıları nezaket olsun diye “Aman yargı kuşatılıyor” demeyelim diyor. Kuşatma da ne. Yargı ele geçiriliyor.

Yeni düzenlemeden sonra Anayasa Mahkemesi’ndeki yedek üyeler asıl üye haline gelecek.

BİR AYLIK MÜSTEŞAR ANAYASA MAHKEMESİNE ATANDI

Anayasa Mahkemesi’nde raportör olarak çalışmakta olan bir kişi Denizcilik Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığına atanmıştır.

Tecrübesi bilgisi olduğu için mi? Hayır. Bu kişi orada 31 gün görev yaptı. Şimdi dün bu kişinin tayini Anaysa Mahkemesi yedek üyeliğine yapıldı.

Raportörlükten yedek üyeliğe geçişi mümkün değildi. 19 üyeyi seçecek olan tarafsız sayın Cumhurbaşkanımızın 31 günlük müsteşarı Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine atamış olduğunu iyi niyetli insanların dikkatine sunuyorum.

Bu anayasa değişikliği gerçekleşirse bu kişi otomatik olarak Anayasa Mahkemesi üyesidir.

 Alman anayasa mahkemesinde 1 tane hukukçu olmayan üye var mı? Yok. Alman Anayasa Mahkemesi anayasanın özünü değiştirecek ona aykırı hükümleri geri çevirebiliyor mu? Evet.

 Anayasa Mahkemesi eğer biz dersek “19 kişinin hepsi AKP zihniyetinde olabilir” yanlış bir şey mi demiş oluruz.

 Sayın cumhurbaşkanının şu ana kadar yapmış olduğu seçme kararlarına bakarak, bunları söylemekten hoşlanmıyorum ama bu bire gerçek. Bunu söylememiz gerekmiyor mu?

Sayın cumhurbaşkanı bugüne kadar YÖK’e atamalar yaptı. Bakın Allah aşkına. Üniversitede en çok oyun alanlar yerine kimleri atadığını bilmiyor muyuz. Şimdi 19 üyeyi seçecek. Nasıl seçeceğini bilmiyor muyuz. Bu, AKP’nin Anaysa Mahkemesi’ni kendisine yandaş mahkeme yapma girişimidir.

 

AKLIMIZI PEYNİR EKMEKLE Mİ YEDİK

AKP, TRT’yi, üniversiteyi, YÖK’ü özel kuruluşları ele geçirdi. Bırakın yargıyı da ele geçirsin” diye mi düşüneceğiz. Aklımız peynir ekmekle mi yedik biz.

Bu operasyonun amacının bu olduğu görmemezlikten gelebilir miyiz.

Birileri görmeyebilir. Bazılarına TRT’nin sağladığı geniş imkanlar bunları görmeyi engelleyebilir. Yandaş medya zaten görmüyor. Peki akıl mantık susacak mı?

Parti kapatmayı kaldıralım. Teröre bulaşabilir şiddeti savunabilir diyelim.

Geçici 15. maddenin kaldırılması uygundur. Ama sen getirdiğin bu anayasa değişikliğine bir madde koymuşsun ki iktidardaki siyasi partinin anayasayı ihlalinden dolayı sadece geçmişteki değil şu andaki uygulamalarında dolayı da hesap sorulamayacağını oraya yerleştiriyorsun.

 

Muhalefetten hesap sorulabilir. Ama iktidardan sorulamaz. Bu özgürlükçü anayasanın kamuoyunun dikkat etmediği bir yönü de işte budur.

 

DEĞİŞİKLİĞE TOPLUMDA DESTEK YOK

 

Bütün iktidar yandaşlarının, medyanın, hükümeti,n çabasına rağmen şu ana kadar bu projenin arkasında toplumun hiçbir ağırlıklı kuruluşu yer tutmamıştır.

 

Her kapıyı çalışmışlardır. Üstelik iktidar olanakları ve tehdidiyle temaslar kurmuşlardır. Ancak, AKP’li iş adamlarının kuruluşu hariç “Evet bu yaptığınız doğrudur” şeklinde bir cevap alamamışlardır.

 

B anayasa değişikliği içinde köylü yok, çiftçi yok. Bu anayasa değişikliğinde esnaf yok. Bu anayasa değişikliğinde emekli, işçi, memur, işsiz genç yoktur.

 

Kim vardır AKP yönetimi vardır.

 

AKP bu anayasa değişikliğini millet için yapmamıştır. AKP bu anayasa değişikliğini kendisi için yapmıştır.

 Bu anayasa değişikliği bir AKP anayasası oluşturma çabasının bir ürünüdür. AKP yalnız kaldı. Kendi yaptığı kendi başına kaldı.

Bu anayasa değişikliği AKP’nin son açılımıdır. Daha önceki Kürt açılımını, Ermeni açılımını biliyoruz. Sonuç ne oldu.

Elde ne var avuçta ne var. Artık ağızlarına almaya cesaret edemiyorlar. Yanlış oldu diyorlar. Aman bize bulaşmasın diyorlar. Şimdi romanlarla şenlik havasında toplantı yapıyorlar.

Ermeni açılımında ne oldu. ABD’de karar çınca Başbakan esti gürledi. ABD’ye gitmeyeceğim dedi. Gitmeyeceğim dediği ABD’ye sayın Başbakan’ın yanına büyükelçiyi de alarak gitme durumu ortaya çıkarsa sakın şaşırmayın. Deniz Baykal demişti dersiniz.

 

Kürt açılımı ve Ermeni açılımı fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Üçüncü fiyasko geliyor o da anayasa değişikliği çabasıdır.