Yasanın yerinden yönetimi ortadan kaldırıp yerel yönetimleri kontrol altına alan ve merkezden yönetimi yaşama geçireceğini savunan Cumhuriyet Halk Partisi İl Kadın Kolları Başkanı Av. Rukiye Çinkılıç, yasayla kırsal kesime hizmetten vazgeçildiğini öne sürdü. Yasada köylünün yararına bir hüküm olmadığını belirten Av. Çinkılıç, yasa çıkmadan önce demokratik kitle ve sivil toplum örgütleriyle vatandaşın da görüşünün alınması gerektiğini söyledi. Av. Çinkılıç, “Benim nezdimde bu yasa meşru bir yasa değildir” dedi.

ADANA’DA 19 BELDE BELEDİYESİ KAPATILACAK

TMBB Genel Kurulu’nda günlerce süren tartışmaların ardından kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de onayladığı yeni Büyükşehir yasasıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Yasaya göre nüfusu iki binin altında kalan belde belediyeleri kapatılacak ve Büyükşehir belediyelerinin sınırları il sınırları olacak. Ülke genelinde 1.591 belde belediyesinin, 29 il özel idaresinin ve 16.082 köyün tüzel kişiliğini ortadan kaldıran yasa kapsamında Adana’da da 19 belde belediyesi ile 381 mahalle ve 459 köy muhtarlığı kapatılacak.

 

YASANIN SİYASİ AMACININ DIŞINDA BİR AMACI YOK

Yasayı değerlendiren CHP İl Kadın Kolları Başkanı Av. Rukiye Çinkılıç, yasanın siyasi amacı dışında pratiğe yönelik bir amacının olmadığını savundu. Yasa değişikliklerinin bir ihtiyaçtan doğması nedeniyle yapıldığını anlatan Av. Çinkılıç, 6360 sayılı yasanın ise bir ihtiyaçtan doğmadığını söyledi. 

 

YERİNDEN DEĞİL MERKEZDEN YÖNETİMİ GETİRİYOR

Yerel yönetim yasalarının özünde yerinden yönetimi temel aldığını ifade eden Av. Çinkılıç, sözkonusu yasanın ise merkezden yönetimi esas aldığını öne sürdü. Av. Çinkılıç, “Yerinden yöneteceğiz derken aslında merkezden yönetime çeviren bir durum var. O zaman yasanın gerekçesi yerel yönetime hizmet etmiyor demektir. Yasanın içeriğine topluca baktığımızda yerel yönetimleri kontrol altına alan bir yasa değişikliği olduğunu görüyoruz. İl Genel Meclisleri kapatılıp, onun yerine Valiliğe bağlı tamamen memurlardan oluşan bir daire başkanlığı kuruluyor. Köylere hizmeti götüren İl Genel Meclislerini kapatırsanız o köyleri bir memurun eline teslim etmiş oluyorsunuz. Bu durumda da köyler tamamen gözden çıkarılmış oluyor.”

 

KIRSAL KESİME HİZMETTEN VAZGEÇİLİYOR

Yasanın hizmetlerin oy potansiyelinin yoğun olduğu merkezi yerlere gideceğini ileri süren Av. Çinkılıç, kırsal kesime hizmetten vazgeçilip, kitlelere hizmetin tercih edilmesinin yolunun açıldığını ifade etti. Köylerin yaşatılması gereken can damarları olduğunu dile getiren Av. Çinkılıç, “En küçük mezraya bile hizmet götürmemiz gerekir düşüncesindeyiz ama AKP Hükümeti önce eğitimden başladı ve köylerdeki okulları kapattı. Cumhuriyetin kurulduğu dönemlerde 5-10 çocuğun olduğu yerlere birer öğretmen gönderilerek eğitim  düzeyinin yükseltilmesi hedeflenmişken daha sonra eğitim tamamen taşımalı eğitime çevrildi. Köylerde sadece imamları ve vatandaşı bıraktılar. Şimdi köylerden yönetimleri de alıyorlar. Nüfusu iki binden aşağı olan yerlerin yönetimsel olarak görüşünü dikkate almıyor. Tamamen ilçe başkanlıkları ve Büyükşehir belediye başkanlıklarıyla sorunları çözme ve yönetmeye kalkıyor. Bu çok ciddi sakıncaları beraberinde getirecektir” diye konuştu.

 

KÖYLÜNÜN YARARINA BİR HÜKÜM YOK

Yasada kırsal kesimde yaşayan vatandaşlara beş yıllık vergi muafiyetinin getirildiğine dikkati çeken Av. Rukiye Çinkılıç, yasa çıkmadan önce de köylerde yaşayan vatandaşlardan vergi alınmadığını anımsattı. Aynı şekilde köylerde yaşayanların su parası da ödemediğini anlatan Av. Çinkılıç, “Köylünün kendi oturacağı veya hayvanının barınacağı yerler için bir imar mevzuatı hükümleri uygulanmıyordu. 5 yıl sonra ise buralarda Büyükşehir belediye kanunları geçerli olacak. Köylü vergisini de, suyun parasını da, kanalizasyonu yapılmadığı halde kanalizasyonun parasını, atık su parasını da ödeyecek. Büyükşehir belediyesinin merkezinde yaşayan bir kentliyle aynı yükümlülüğünün altına girecek. Bunlar geçiş hükümleridir. Köylü 5 yıl sonra yasanın zararlarını anladığında iş işten geçmiş olacak. Bu yasada köylünün yararına olan bir hüküm yok” şeklinde konuştu.

 

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ DAĞLARIN BAŞINA KADAR YETKİLİ OLACAK

İmar kanunu hükümlerinin Büyükşehir belediyesi sınırları içinde geçerli olduğunu ifade eden Av. Çinkılıç, Büyükşehir sınırlarının il sınırları olmasından sonra köylerin en ücra köşelerine, dağların tepelerine kadar imar düzenlemesinin Büyükşehir belediyeleri tarafından yapılacağını söyledi. İleri bir süreçte özel bir düzenlemeyle köylünün yaşadığı o bölgelerden uzaklaştırılabileceğini de savunan Av. Çinkılıç, şöyle konuştu:

“Büyükşehir Belediyesi dağların tepelerinden denizlerin kıyısına kadar düzenleme yapma yetkisine sahip olacak. Eskiden beri o bölgelerde yaşayan insanların buralardaki söz hakkı da ellerinden alınmış oldu. Bu, artık köylüye ya da belde halkına ben sizi dikkate almıyorum demektir. Dolayısıyla buralara hizmet de gitmeyecek.”

 

 

YÖNETİMSEL SIKINTILARI DA BERABERİNDE GETİRECEK

Yasanın içeriğinden detaylar aktaran Av. Çinkılıç, kapatılacak belde ve köylerde yaşayan vatandaşlar hizmet alamayacağı iddiasını yineleyerek, hizmetlerin bir anlamda Büyükşehir Belediye başkanının insafına kalacağını belirtti. Yasanın yönetimsel sıkıntıları da beraberinde getireceğini ileri süren Av. Çinkılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Büyükşehir Belediye Meclisi’ni Adana’da artık 15 ilçede yaşayan vatandaşlar oy kullanarak seçecek ve Meclis 15 ilçenin üyelerinden oluşacak. Bu da seçimsel karmaşalara neden olacak. Kararlar belki de çıkamayacak. Merkezi kararlar da alınamayacak. Tufanbeyli’den 1 meclis üyesi, Saimbeyli’den 1 meclis üyesi geldiğini düşünün.  Herkes kendi yöresine hizmet gitsin dediğinde belki de karar verilememe süreçleri yaşayacağız. Örneğin, merkezde oturan bir meclis üyesi hiç yaşamadığı, gitmediği, görmediği, bilmediği Tufanbeyli’yi çok rahat bir şekilde gözden çıkaracak. Şu an için herkes kendi yöresinde söz sahibiyken artık söz sahibi olamayacak.”

 

TÜRKİYE KIRSALDAN ELİNİ ÇEKİYOR

Yasayla Türkiye’nin artık kırsaldan elini eteğini çekmiş olacağını iddia eden Av. Rukiye Çinkılıç, ülkede metropollerin oluşturulmaya çalışıldığını ancak bunun altyapısının olmadığını vurguladı. Amerika ve Avrupa’daki metropol kentlerin ise altyapılarının çok uzun yıllar öncesinden var olduğunu ifade eden Av. Çinkılıç, o ülkelerde ve kentlerde imar tadilatlarının yapılmadığının altını çizdi. Av. Çinkılıç, “İmar kanunlarında bütünsel kararları var. Başa gelen bir sonraki yönetici imar planını değiştiremiyor. Oysa bizde yasalarımız aylık, günlük hatta saatlik dönemlerde bile değişebiliyor. Dış yatırımlara çok açıldığımız bu dönemde bu yetkilerin merkezi idareye devredilmesi yöre ve ülke halkının zararınadır diye düşünüyorum. Büyük güçlerin yada dış güçlerin egemenliği altında kalacaktır” dedi.

 

MEŞRU BİR YASA DEĞİL

Yasa çıkarılırken yerel halkın görüşünün alınmadığını belirten Av. Çinkılıç, bazı belediyelerin yaptığı referandumlarda ise nüfusu 2 binden az olan belediyelerin kapatılması konusunda vatandaşın ret oyu kullandığını bildirdi. Yasanın halkın görüşleri alınmadan dayatmayla çıkarıldığını yineleyen Av. Çinkılıç, “Bu oldubittiye getirilen bir yasadır. AKP Hükümeti son dönemlerde ben yaptım oldu mantığıyla karar vermektedir. Bir devlet yönetimi ciddiyet ister. Bu değişikliklerle yönetimsel sistem değişikliğine gidilmektedir. O zaman da hem vatandaşın, hem uzmanların hem de sivil toplum ve demokratik kitle örgütlerinin yani halkın her kesimin görüşünü, onayı da görüşünü almak durumundasınız. Bu yasa benim nezdimde meşru bir yasa değildir. Evet yasadır ama hiçbir zaman meşruluğunu yaşamayacaktır. Tabanda karşılığını bulamayacaktır ve bunun sakıncalarını yaşadığımızda da belki iş işten geçmiş olacaktır” diye konuştu.

 

Yasayla beldelerin kapatılıp görev ve yetkilerinin devredildiği Büyükşehir Belediyelerinin aynı oranda bütçelerinin artırılmadığına dikkati çeken Av. Çinkılıç, bunun da hizmetlerin götürülmesi konusunda ciddi sıkıntıları beraberinde getireceğini savundu.

 

VURAL KÖSE/GÜNAYDIN ADANA GAZETESİ