Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, toplumun, köylülerin, madencilerin, elektrik piyasasının, çevre örgütlerinin beklentisini karşılamayan, Türkiye’ye ve vatandaşa ihanet niteliğindeki bir torba yasayla karşı karşıya olunduğunu vurguladı.

‘238 sıra sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la sağlığın, doğanın, dağların, ovaların tahrip edileceğini kaydeden Dr. Şevkin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kanun maddeleriyle ilgili görüşmeler esnasında yaptığı konuşmada iktidara sert çıktı.

Dünyanın hiçbir yerinde eski lastikleri yakmanın biyoenerji sayılamayacağını dile getiren Dr. Şevkin, “Erzincan'da, Kocaeli'de, Düzce'de, Kayseri'de, Çorum'da, Konya'da, yetmedi, Ankara'da 2 santral daha eklenecek ve siz burada sözüm ona biyoenerji bahanesiyle birtakım şirketlere para aktaracaksınız. Vatandaşın hakkını da yiyeceksiniz, doğayı da kirleteceksiniz” diye konuştu.

“HANİ NEREDE KALDI YERLİLİĞİNİZ, MİLLİLİĞİNİZ?”

Kanun maddesinin 13. maddesinde yer alan ve AKP-MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen bu düzenlemenin millete, vatana ihanet niteliği taşıdığını kaydeden Dr. Şevkin, meclis kürsüsünden lastik yakılan fotoğrafı göstererek, “Şunun bana biyoenerji olduğunu bir Allah'ın kulu izah edebilir mi sayın iktidar milletvekilleri? Bunun biyoenerji olduğu konusunda bir fikriniz var mı? 13'üncü madde tekrar gözden geçirilmelidir. Artık bu ülkenin kaynaklarının doğru kullanılması gerekiyor. Hani nerede kaldı sizin yerliliğiniz, nerede milliliğiniz? Biz, bu mücadeleyi hep beraber vermek zorundayız. Vatandaş pandemi nedeniyle canının derdine düşmüşken gizli, saklı düzenlemelerle hayata geçirmeye çalıştığınız bu yasa teklifi ülkemize ve halkımıza ihanettir; vazgeçin artık bu ihanetlerden diyorum.”

Kaz Dağları'ndan Karadeniz yaylalarına, Muğla'dan Tunceli'ye, Çukurova'dan İç Anadolu'ya kadar Türkiye'nin her tarafından vatandaşların, çevre örgütlerinin, odaların, sendikaların düzenlemeye karşı çıkışlarını, doğanın ve çevrenin tahrip edilmesine karşı verdikleri mücadeleyi görmezden gelmenin mümkün olamayacağını vurgulayan Dr. Şevkin, yasa teklifinin enerji ve maden şirketlerini koruyup kolladığına işaret etti.

Kanun teklifinde yer alan ‘Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu'nun 10'uncu maddesiyle belediye ya da köy muhtarlıklarına aktarılan idare payıyla ilgili İçişleri Bakanlığına bütçeye ödenek ekleme yetkisi verildiğine dikkat çeken Dr. Şevkin, “Yetki devri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütçe hakkı açısından son derece sakıncalı bir durumdur. Üstelik Anayasa'ya aykırıdır. Bir Bakana, Bütçe Kanunu'nun dışında bir kanunla bütçeye ödenek ekleme yetkisinin verilmesi doğru bir şey değildir, Meclisin yetki devridir” diye konuştu.

“VATANDAŞ DA YEREL YÖNETİMLER DE DEVRE DIŞI!”
Düzenlemeyle jeotermal enerjide idare payının yüzde 20'sinin kaynağın bulunduğu büyükşehirlerde, başta ilçe belediyesi olmak üzere belediye ya da köy tüzel kişiliklerine ödenmesi, kalan yüzde 80’lik kısmının ise bütçeye gelir kaydedilmesinin önerildiğine işaret eden Dr. Şevkin, şunları söyledi:

“Yani Allah razı olsun demek lazım ya, gerçekten, teşekkür ediyoruz arkadaşlar, çok büyük lütuf yapıyorsunuz. Burada vatandaşlık hakkı nerede arkadaşlar, sizlere sormak isterim değerli iktidar milletvekilleri. Vatandaşın hakkı nerede? Çanakkale'de, Manisa'da, Aydın'da, Denizli'de, Kütahya'da 2006 yılından beri, yıllarca jeotermalin bütün olumsuzluklarına katlanmak zorunda kalan vatandaş bütün o sıkıntıyı çekerken, bütün o kiri pası onlar çekmek zorunda kalırken yüzde 20'yi yerel yönetime veriyorsunuz, yüzde 80'ini bütçeye gelir kaydediyorsunuz. Burada hakkaniyet nerede arkadaşlar, bana söyler misiniz? Sopayı yiyen mi bilir, sayan mı bilir? Ağır minerallerden oluşan bir hava kirliliği, yer altı sularının kirlenmesi, yanlış ruhsatlandırma nedeniyle, solunamaz bir hava nedeniyle kanserojen bir ortam oluşuyor ve akciğer kanseri gibi pek çok kanser vakasıyla buradaki vatandaşlarımız karşı karşıya kalıyor. Vatandaşın zeytinini, incirini bitirdiniz; yetmedi, ocağına incir ağacı dikiyorsunuz. Yetmez mi? İnin vatandaşın sırtından artık.”