Adana'da Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nu dolduran esnafa hitap eden Kılıçdaroğlu, “Kul hakkı yiyen kişilere oy vermek ahlaken de, inancımız gereği de uygun değildir. Kul hakkı yiyenlere oy vermeyin” dedi.

Konuşmasının önemli bölümünü salgın nedeniyle dükkanını kapatan esnafa ve esnaf yanında çalışan vatandaşlara devletin yardım eli uzatmamasına ayıran Kılıçdaroğlu, esnafa şöyle hitap etti:

* Devlet size bu dönemde yardım etmedi. Size karşılıksız kredi verdilerse ya da aldığınız kredisi silindiyse veya karşılıksız kira yardımı yaptılarsa, evet devlet size yardım yaptı derim.

* Sadece size borç verdiler.  Devlet dükkanınızı kapattı, evet dükkanınızı kapatması haklı ama yardım etmemesi haksız. Diğer ülkelerde ‘dükkanını kapat ‘dedilerse, banka hesabına paranı gönderdiler; ‘senin şu kadar gelirin eksik eskiden şu kadar kazanıyordun, al biz sana şu kadar para verdik' veya ‘işte beyanından belli kira kontratın şu kadarmış biz ödüyoruz' dediler.

* Zor durumda esnafa destek olmak aynı zamanda devlet ve vatandaş arasında ciddi bir güven olmasıdır ama Türkiye'de güvensizlik beslendi.

“DEVLETE 40 YILDIR VERGİ ÖDÜYORUM DEVLET BANA 40 GÜN BAKAMADI”

* Bir esnaf kardeşim bana ‘şu devlete 40 yıldır vergi veriyorum ama devlet bana kırk gün bakamadı. Vergi veriyorum, vermediğim zaman ceza ödüyorum, ama devlet bana kırk gün bakamadı' dedi. Bu kardeşim haksız mı?

* Eğer Türkiye'de esnaf gerçekten korunmak isteniyor ve devletin orta direği olan esnafın gerçekten Ahi Evran kültürünü devam ettirmesini istiyorsanız onun beklentilerine cevap vermek zorundayız.

* Esnaf bize diyor ki; ‘Bazen sorunumuz çıkıyor başvuracak yer bulamıyoruz. Hangi bakanlık bizimle ilgileniyor? Yok. Bir esnaf bakanlığı kurulması lazım bunu her yerde söylüyorum.

*  Enafla ilgili Anayasa’da özel bir düzenleme var aslında; esnafın devletçe korunması lazım. Peki kim koruyacak? Koruyacak makam yok.

* Esnaf bakanlığı olacak ki, esnafın derdini anlatabileceği, çözmediği zaman şikayet edeceği bir makam olsun. Esnaflardan istediğim sorununuzu önce bu bağlamda dile getirin.

“SİCİL AFFI ÇIKARTILMALI”

* Bakın Halk Bankası niye kuruldu? Halk Bankası'nın kuruluş gerekçesi esnafa destek vermektir. Halk Bankası esnaf bankası olmaktan çıkartıldı. Sicil affı bütün esnafların, 81 ildeki esnaf odaların ortak talebidir.

* Hükümet ‘kredi çekebilirsiniz' diyor ama sicil affı yok,  ‘sen kredi alamazsın' diyorlar. Sicil affı çıkartılsın diye teklif ettik ama şu ana kadar sicil affı çıkmadı.

“OYUNUZUN RENGİNİ DEĞİŞTİRECEKSİNİZ”

* Esnaf kardeşim; alınterinizin karşılığını almak istiyorsanız oyunuzun rengini değiştireceksiniz. ‘Benim bir sahibim olsun' diyorsanız, işte burada cebini değil vatandaşı düşünen bir siyaset anlayışı var.

* Çalışan, alın teri dökenin başımızın üzerinde yeri var. Alın teri mübarektir, onun kadar değeri olan bir şey yok. Helalinden kazanan, alın teri döken insandır esnaf. Ben cebini dolduran köşeyi dönen esnaf görmedim. O zaman birlikte çalışmak ve mücadele etmek, eski alışkanlıklarımızı değiştirmek zorundayız.

“KATARLILARA BORSA KAÇA SATILDI KİMSE BİLMİYOR”

* Türkiye bildiğiniz kadar değil, daha kötü, her şeyi sattık en sonunda İstanbul borsasının yüzde 10'unu sattık.

* Ödediğiniz vergiler nereye gitti, borsa İstanbul'un yüzde 10'u Katarlılara kaça sattık. Kimse bilmiyor. Ben de bilmiyorum. Milletvekilleri de bilmiyor. Sattınız ama ihale yaptınız mı belki başka bir ülke gelip daha fazla verecekti? Neden ihale yapmadınız.

* Siz bu soruyu sormazsanız ve bunun cevabını almazsanız, bunun cevabını vermeyen siyasi organa oy veremezsiniz, verdiğiniz her oy haram oy olur.

* Her birimizin fakir fukaraya sahip çıkmamız lazım. Bu ülkede 83 milyon yaşıyorsak o şirketler bizim vergilerimizle kurulmuşsa onun hesabını vermemiz lazım.

“18 YILDA 178 MİLYAR DOLAR DIŞARIYA FAİZ ÖDENDİ”

* Biz şeffaflık istiyoruz, ‘şu kadar vergi aldık, şu kadar şuraya harcadık' deyin istiyoruz. Esnaf sesini çıkarmıyor. Esnaf da sesini çıkartacak.

* Sesimizi yükseltmek zorundayız. Bu mücadelenin yapılması lazım. Vergi veriyorsunuz nereye gidiyor bu para? Siz Türkiye Cumhuriyeti devletinin ekonomik olarak Londra'daki tefecilere teslim edildiğini biliyor musunuz. 18 yılda 178 milyar dolar dışarıya faiz ödendi.

* 178 milyar dolarla ikinci bir Türkiye inşa edilir. Bu sizden, 83 milyondan çıkan paralarla ödendi.  İnsanoğlu aklıyla hareket eder. Aklımızla hareket edip, hayatı, siyaseti sorgulamak, kim doğru söylüyor kim yalan söylüyor sergilemek zorundayız.

“STOPAJ VERGİSİ KALDIRILSIN”

* Stopaj vergini itiraz ettik ettik düşürdüler, kalkması lazım. Allah aşkına sizin bu vergiyle ne işiniz var, dükkanı kiralamışsınız dükkan sahibi zaten götürüyor maliyeye beyanda bulunuyor ama dükkan sahibi diyor ki stopajı sen ödersen kiraya veririm, kanuna uygun olmayan yük esnafın sırtında kalıyor, kaldırın bunu kardeşim, mülk sahibine esnafın sırtından ikinci bir avantaj sağlıyorsun, kaldırın bu vergiyi kardeşim.

* Dükkanı, kahvehaneyi, kasabı, manavı kapattın işsiz bıraktın, tamam kapattın ama burada çalışan işçiler ne olacak?

* Burada çalışanlar günlük yaşar, esnaf günlük yaşıyor, büyük sermayesi yok, yanınızda çalışan kişiyi dükkanı kapattın evine gönderdin, bu adam nasıl geçinir, bu adama sahip çıkması gereken sosyal devlet nerede?

* Tefecilerin yanında, Katarlıların yanındalar, mal sattığını kaça sattığını kimse bilmez, nerede bu sosyal devlet, benim açlığımı gidermek zorunda. Bu coğrafyada hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli, bir çocuk aç yatağa giriyorsa 83 milyonun uyumaması yazım, bu memlekette herkesin tok olması lazım.

“İŞSİZLİK FONU NEREYE GİTTİ?”

* Belki “Para yok o yüzden ödeyemiyorum” diyeceksiniz, para var, işsizlik sigortası dünyanın parası var. Bu fonda toplanan paralar ne oldu nereye gitti. Biliyor musunuz, bilmiyorsunuz. Kimin garantisiydi bu işsiz kalan kişinin garantisiydi bu para.  Dükkanı kapatıp işçiyi eve gönderiyorsun ama sahip çıkmıyorsan burada sosyal devlet yoktur.

“10 YILDA 1 TRİLYON 891  MİLYAR TOPLANDI NEREYE GİTTİ?”

* 2020'nin ilk 10 ayında devletin topladığı vergi 665 milyar TL. Yurt dışından da 46 milyar lire borç para, yurt içinden de 419 milyar lira borçlanmış, Merkez Bankası’nın 44 milyar lirasını transfer etmiş, 59 milyar lira karşılıksız para basmış, Merkez Bankası’nın kasasından alıp sattığı 85 milyar dolar… Toplam 1 trilyon 891 milyar lira para toplamış, 10 aydaki bu para nereye gitti?

* Hazineden yapılan karşılıksız yardım 6 milyar lira, vatandaştan iban numarasıyla toplayıp verdiği para  2 milyar lira, etti 8 milyar lira. Faizcilere tefecilere ödenen para ise tam 119 milyar 581 lira. Sizin para, vergi nereye gitti? Faizcilere gitti.

* Binmediğimiz uçağa, farklı havaalanlarına verilen garanti 13 milyar lira,  esnafa karşılıksız verilen para ne kadar; sıfır lira…

* Arkadaşlar bu bir siyasi tercihtir, parayı esnafa mı verelim, işçiye mi, üreticiye mi verelim, tefeciye mi verelim? Bu bir siyasi tercihtir.

* Birlikte Türkiye'yi aydınlığa çıkarmak zorundayız. Bu işin partisi yoktur. Türkiye kan kaybediyor. Devletin bütün kurumlarını bütün şirketlerini sattılar, nereye gitti para?

“KATAR FİRMASINA İKİ KEZ KIYAK”

* Futbol karşılaşmalarını 500 milyon dolara Katar firması kazandı, kimse itiraz etmedi, dolar yükseldi, Katar firması ‘Ben parayı ödemiyorum' dedi, sözleşme yaptın ihale aldın mahkemeye bile verilmedi, 90 milyon dolar düştüler.

* 410 milyon dolara düşürdüler Katar firması ‘yetmez' dedi, dolardı ‘bunu Türk lirasına çevireceksin' dedi, üstelik 5.80 (dolar kuru) üzerinden yaptılar mı yaptılar. Maçları ihaleyle yayınlanacak olan Katar firmasına iki kere kıyak geçtiler.

“KUL HAKKI YİYENE OY VERMEYECEKSİNİZ”

* O 90 milyon doları esnafa verselerdi ne olurdu? Türkiye'de bütün esnaf “Allah razı olsun” derdi. Bir kişiye sağlanan imkanı yüz binlerce kişiye sağlamıyorsunuz.

* Siz esnafın artık bu tercihi göstermesi lazım. Benim bu sorumluluğum var ama sizin de sorumluluğunuz var, ben de bu ülkeyi seviyorum, sizde seviyorsunuz,  ‘ben de fakir fukara olmasın' diyorum siz de diyorsunuz, hedeflerimiz aynı, o zaman ayrılık gayrılık niye?

* Yeni ve ahlaklı bir siyaset anlayışını bu coğrafyaya getirmek istiyoruz. Bunu tek başımıza yapamayız, beraber yapmalıyız, kul hakkı yemek en büyük yemek günahsa, bunu işleyenlere oy vermeyeceksiniz, bunun için kul hakkı yiyene oy vermeyeceksiniz, işin doğasında da ahlakında da inancımızda da bu vardır.

KILIÇDAROĞLU'NUN ANLATTIĞI ÖYKÜ

* Sorunu çözmek için o sorunu yaşayan insanları çağıracaksınız, oturtacaksınız, dinleyeceksiniz. Bakın size bir olay anlatayım; Hollanda'da bir köylü, meşhur bir ressamın resim sergisini geziyor,  bir sürü insan var. Köylünün kılık kıyafeti de çok uygun değil,  bir tablonun karşısında durmuş uzun uzun bakıyor. Diyorlar ki tabloyu satın mı alacaksınız, siz ressam mısınız,  uzun süredir bakıyorsunuz da… Köylü diyor ki,  ‘Bu tabloda bir hata var', ‘Nedir hata?,' Köylü diyor ki, ‘Bu kadar büyük bir kuş bu kadar ince bir dala konamaz, bu dal kırılır “diyor.

* Yaşanmış olay, o köylü o kuşun o dala konunca kırılacağını biliyor. Sorunu yaşayanı siyaset dinlemezse sorun çözemez, sorunu yaşayanı çağıracaksınız, oturup dinleyeceksiniz o zaman bulursunuz.

“YENİ BİR SİYASET ANLAYIŞI GETİRMEK İSTİYORUZ”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana'daki programları dahilinde Çukurova Belediyesi tarafından yaptırılan Atatürk Öğrenci Yurdu'nun açılışına katıldı.

Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, CHP'li belediyelerin hizmetlerinden övgüyle söz etti. Kılıçdaroğlu açılış konuşmasında şunları söyledi:

* Yaptıkları harcamanın karşılığı sizden toplanan vergiler, yapılan harcamaların hesabını vermek başkanların temel görevi, bizim ilkelerimizden birisi bu, bizim başkanlarımız olduğu yerde ihaleler doğru ve açık yapılır. Biz bu ilkeyi her yerde sağlıyoruz.

* Yeni bir siyasi anlayışını getirmek istiyoruz, Millet İttifakı’yla birlikte. Hesap veren bir anlayış, kavgalı bir Türkiye değil herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye anlayışını getirmek istiyoruz. Yedi temel ilkemiz var, her ilkeye belediye başkanları uyacak. Yerelde sağlanan her başarıyı alkışlayacağız.

* Buradan bütün Türkiye'ye seslenmek isterim; bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim, bizim belediye başkanlarımızın başarısını Türkiye genelinde yaşamak istiyorsanız önümüzdeki seçimlerde sandığa gidip sandıkta halktan yana, adaletten yana oy vereceksiniz. Bunu istiyorum sizden

“HİÇ KİMSENİN UMUTSUZLUĞA KAPILMA HAKKI YOK”

* Siyaset halka hizmettir, halka ne veririm demektir, halktan ne alırım demek değil. Belediye başkanlarımız ‘siyaseti açık yapıyoruz, yardımları ise gizli yapıyoruz, kimse görmüyor’ diyorlar, çünkü sağ elinden verdiğini sol el bilmemeli derler. Yardım yaparken insanların onurunu korumak her yöneticinin temel görevidir bunu yapacağız.

Biliyorum, büyük çoğunluğunuz ‘Ne olacak bu memleketin hali?' diye kafanızda sorular vardır. Aynı kaygıları ben de yaşıyorum. Bakkal da, sanayici de üniversitedeki hoca da, işsiz de yaşıyor. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur.

Türkiye'nin savrulduğunu, kaynaklarının birilerine peşkeş edildiğini ve talan edildiğini biliyoruz ancak umutsuz değiliz. Bu ülkenin saygı değer insanlarına güveniyoruz. Gün birlikte yürüme demokrasiyi isteme siyaseti ahlaklı zemine çekme günüdür.

“BEN YANLIŞ YAPTIĞIMDA ÖZGÜRCE ELEŞTİREBİLİRSİNİZ”

Demokrasi benim için bir yaşam biçimidir. Ben neden oy istiyorum? Kimse bana, beni sevdiği ya da kızdığı için oy vermesin. Ama şu gerekçeyle bana oy verebilir; ben yanlış yaptığım zaman beni her alana çıkıp özgürce eleştirebilirsiniz ben size eleştiri hakkını getirdiğim için oy istiyorum.

Belediye başkanlarımıza sesleniyorum; ‘elim bağlandı, kolum bağlandı' diye şikayet etmek yasak, ne olursa olsun bütün engelleri aşıp halka hizmet edeceksiniz.

Halk, CHP önüne konulan bütün engelleri aşıp halka hizmet ediyor diye göstereceğiz. Belediye başkanlarımız, yerel yönetimde bütün engellemelere rağmen tarih yazıyorlar. 11 büyük şehir belediyemizin 11'i de tarih yazıyor.”