1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, tüm yurtta olduğu gibi Adana’da da kutlandı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Adana Barosu ve Adana Tabip Odası’nın organizasyonunda bir araya gelen binlerce işçi, emekçi, köylü, öğrenci, kadın, çocuk ve gençler Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu önünden, alkışlar, iş, ekmek, özgürlük sloganlarıyla Uğur Mumcu Meydanı’na kadar yürüdü.

Uğur Mumcu Meydanı’nda gerçekleşen konuşmalarda 1 Mayıs’ın daha güzel günlerde barış ve kardeşlik dolu duygularla kutlanacağı günlere olan özlem dile getirildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Örgütü adına konuşan CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, 1 Mayıs’ı kutlamak için 1977 yılında Taksim’e çıkan emek ve özgürlük mücadelesinin öncülerini şükranla andı.

CHP TAM KADRO KATILDI

CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi, CHP Adana milletvekilleri Ayhan Barut, Orhan Sümer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, 26. Dönem Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, İl ve ilçe örgütleri, kadın ve gençlik kolları, belediye meclis üyeleri ile tam kadro katıldığı yürüyüş sonrası emeğin en yüce değer olduğuna vurgu yapan Dr. Şevkin, “Bu bilinçle emeğin haklarını korumak ve geliştirmek insanlığa hizmet etmekle eşdeğerdir. Kapitalizme boyun eğerek, rant, talan, kar hırsıyla işçi sınıfının haklarını elinden almak, insanlarımızı, çocuklarımızı açlığa, sefalete sürüklemek tarihsel bir yanılgı olduğu kadar, ülkemize yapılan en büyük kötülüktür” dedi.

“SUÇU, GÜNAHI OLMAYANLAR CEZALANDIRILDI!”

Türkiye’yi 17 yıldır yöneten zihniyetin, sıralamaya çalıştığı bu kötülüklerin en büyük sorumlusu olduğuna işaret eden Dr. Şevkin, “15 Temmuz darbe girişiminin ardından uygulamaya konulan Olağanüstü Hal, emek mücadelesinin geriletildiği bir süreci de beraberinde getirmiştir. Hiçbir suçu günahı olmamasına rağmen, FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece ve sadece evine ekmek götürmenin derdiyle yoğrulan işçilerimiz, öğretmenlerimiz, akademisyenlerimiz, kadın emekçilerimiz ve mesleklerini buradan sıralayamadığımız binlerce masum insanımız aynı kategoriye konularak KHK mağduru edilmiştir. Bu insanlar işinden ekmeğinden yaşamından edilmiştir. Hak hukuk adalet ve vicdanlara sığmayan bu süreç ‘kurunun yanında yaş da yanar’ cümlesinin kupkuru insafsızlığına terkedilmiştir” dedi.

Temel hak ve özgürlükleri bilinçli bir şekilde yok edilen başta kamu emekçileri olmak üzere emekçi kesimler üzerinde yaratılan iş güvencesi tehdidi ve grev haklarının kısıtlanmasının tam anlamıyla bir özgürlük, adalet ve demokrasi sorunu olduğunu söyleyen Dr. Şevkin, “Örgütlenme sorunlarının yanı sıra on binlerce insanımızın iş cinayetlerinde hayatını kaybetmesi, taşeronlaştırma, özelleştirme, kadro adaletsizliği, yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik; mevcut iktidarın uygulamaya koyduğu politikalar nedeniyle oluşmuş ve ülkemizin üzerinde kara bulutlar dolaşmasına ön ayak olmuştur” diye konuştu.

5 YILDA EN AZ 334 İŞÇİ İNTİHAR ETTİ!

2018 yılında en az 120 kadın işçi adına kader denilen fıtrat denilen düzende göz göre göre ölüme gönderildiğini, günümüzde kadın işçilerin yüzde 93’ünün sendikasız çalıştığını ifade eden Dr. Şevkin, “Kamu emekçileri ya sendikasızlaşmaya ya da yandaş sendikaya zorlanıyor. Çalışma yaşamındaki uzun çalışma süreleri, düşük ücretler ve iş yerinde uygulanan ayrımcılık insanlarımızı canından bezdiriyor. AKP döneminde adeta hortlayan işsizlikle birlikte bugünlerde yaşanan ekonomik kriz, hayat pahalılığı, mutfaklara düşen ateş aileleri parçalıyor, intiharlara neden oluyor. Üzülerek belirtiyorum ki; Türkiye’de son 5 yılda en az 334 işçi intihar ederek yaşamına son vermiştir” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE, İŞ CİNAYETLERİNDE AB BİRİNCİSİ”

Türkiye’nin iş cinayetlerinde dünyada üçüncü, AB ülkeleri arasında 1. Sırada olduğuna dikkat çeken Dr Şevkin, şunları söyledi:

“Ülkemizde, günde ortalama 3 ila 5 işçi ne yazık ki denetimsizlikten yaşamını kaybetmektedir. Son 17 yıl içerisinde en az 22 bin işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir.  Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun İş Kanunu’ndan çıkartılması, Devlet Denetleme Kurumu’nun Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması ile tüm kamu kuruluşları ile bu kurumlara bağlı işçi örgütlerinin, derneklerin ve vakıfların tek bir kişi tarafından denetlenmesinin önü açılmıştır. Yine bireysel emeklilik sisteminin zorunlu olmasının gündeme geldiği bu ortamda kıdem tazminatının fona devredilmesinin hazırlıkları yapılmaktadır. Kıdem tazminatı 1936 yılında 3008 sayılı İş Kanunu ile iş hayatımıza girmiştir. İktidarın bu girişimi işçilerimizin 83 yıllık kazanımlarına yapılan bir saldırıdır.

“İŞÇİLER, EMEKÇİLER, ÖĞRENCİLER, YÜZÜSTÜ BIRAKILDI”

AKP’nin kadro vaadinin aldatmacaya döndüğü ve işçilerin yüz üstü bırakıldığı bir dönemi de hep birlikte yaşarken, üniversitelerden mezun olan milyonlarca gencimizin iş ve atama olanağından yoksunluğu, 3600 ek gösterge sorunu, emekliliği hak eden 5 milyon EYT’linin kazanılmış hakkının ihlali de hepimizi dramatik bir sürecin içine doğru hızla sürüklemektedir. Kadınlarımız ve çocuklarımızın uğradığı taciz, tecavüz, cinayetlerin önünü almak için hiçbir girişimde bulunmayan, meclise sunduğumuz önergeleri görmezden gelen iktidarın yanlış politikaları son 10 yılda özellikle kadın cinayetlerinin yüzde 1400 artmasına neden olmuştur. Son günlerde çocuklarımıza yapılan cinsel saldırılar yine Türkiye’yi dünyanın gündemine olumsuz bir örnek olarak sunmuştur.

Son 31 Mart yerel seçimlerinde görüldüğü üzere milletin iradesine tahammülü olmayan, yenilgiyi hazmedemeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bilinmelidir ki; ülkemiz üzerinde sınırsız tahakküm girişimine karşı dimdik ayakta duracağız.

Bu meydandan Genel Başkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı bir kez daha lanetliyorum. Tarih boyunca demokrasiyi içselleştirmeyenlere en iyi dersi yüce milletimiz vermiştir. 31 Mart, çok önemli bir dersin başlangıç günüdür. Bizler de Atatürk’ün ‘Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir’ şiarıyla hareket ederek, kendi dersimize iyi çalışacak, hak, hukuk, adalet, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin öncüleri olacağız. Ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça bir düzen istiyoruz. Yaşasın 1 Mayıs!”