Sağlık Bakanı’nın sorunun çözümü için konunun paydaşlarıyla bir araya gelmesi gerektiğini belirten Bulut şöyle devam etti:
Yerli ilaç sanayisi "Ham madde almakta sıkıntı çekiyorum." diyor. Buraya bir destek verilebilir. Eczacılar "Artık eczanemizi işletemiyoruz." diyorlar. İlaç Fiyat Kararnamesi'nin içerisindeki meslek hakkını artırarak bu sorunu çözmek kolay. Bu sorun çözüldüğünde kurdaki artış gibi ilaç 2 katına çıkmayacak, Sağlık Bakanı çözümü şöyle buluyor: Tipik bir Erdoğan taktiğiyle yani "Sorun bende değil, sorun sizde." 

SOĞAN DEPOSU BASAR GİBİ ECZANE BASTILAR

Sağlık Bakanı, Komisyonda sorduğumuz sorulara yazılı cevap vermiş, diyor ki: İlaçlar serbest eczanelerde yüklü miktarda bulunuyor. Yani vatandaşın bahsettiği, eczaneye gittiğinde yaşadığı sorunları yok sayıyor. Aslında herhangi bir denetim yapmasına da gerek yok çünkü ilaçta karekod sistemi var, İlaç Takip Sistemi var. Oturduğu yerden bilgisayar üzerinden buna bakabilir ancak bunun yerine -soğan depolarını bastığı gibi- eczaneleri basıyor. Cevabi yazıda 261 eczanenin denetlendiğini söylüyor ancak 26 bin eczanenin içerisinde 261 eczane binde 1 bile değil. Erdoğan taktiği; suçu karşıya at ve kamuoyunda da onları suçla, böylelikle sorun kendi üzerinden çıkmış olur. Yani şu anda Türkiye'de yaşayan her vatandaşın mutlaka bir gün ya terörist ya hain ilan edeceği gibi, burada da eczacılar hain ilan edilmiş durumda. Millî birliğimize kasteden ecza depoları, beka sorunu yaratan ilaç sanayisi ve Hükûmeti zor durumda bırakan eczacılar.  Şubata kadar, umarım, bir halk sağlığı sorunu hâline gelmez.

40 BİN ATAMA NE ZAMAN?

Sağlık emekçileri atama bekliyor. Bu konuda da sosyal medyada "tweet" atıyorlar. Sordukları şey: Bu seneyi sağlıkçı yılı ilan ettiniz. On üç aydır da bir atama yapılmadı. Sürekli 40 bin atama yapılacağını ifade ediyorsunuz, bu atama kılavuzu ne zaman yayınlanacak? Sizden ricamız, hani, siz Cumhurbaşkanına danışmadan, onun izni olmadan hiçbir şey söyleyemiyorsunuz ya, o açıdan, bir Sağlık Bakanı olarak Cumhurbaşkanına bir sorun: Bu atamalar ne zaman olacak? Boşuna mı sağlıkçı yılı ilan ettiniz. 

TÜRKİYE’DE SAĞLIKÇI OLMAK…

Türkiye'de sağlıkçı olmak, 720 bin işsiz sağlıkçı demektir. Türkiye'de sağlıkçı olmak, bitmek bilmeyen nöbetlere, ağır iş yüküne, mobbinge, şiddete maruz kalmak demektir. Bu ülkede sağlıkçı olmak "Sağlıkçıların hakkı ödenmez." deyip -özellikle sizin söylediğiniz gibi- sonra da hiçbir hakkını ödememektir. Otuz altı saat sonra, tuttuğu nöbet ertesinde trafik kazasında can vermektir Türkiye'de sağlıkçı olmak. Türkiye'de sağlıkçı olmak, torba yasada bile sağlıkçılara ayrım yapmak demektir. Geçen hafta Meclisimize gelen yasa teklifinde sadece hekimlere yönelik bir destekleme, bir maaş artışı sunulmuştu. Burada bile ayrımcılık yapıyorsunuz. Kamuda çalışan eczacılar var, diş hekimleri gibi onlar da önemli görevlerde bulunuyorlar.

SAKIN HASTALALANMAYIN

Yine, sağlık emekçileri, sağlık teknisyenleri, bunlar bir bütünün parçaları ama siz hem vatandaşlara hem de sağlık emekçilerine bu anlamda bir güven vermiyorsunuz. Siz Sağlık Bakanı olduğunuz günden bu yana vatandaşlar hastalanmaktan korkuyorlar. Merkezi Hekim Randevu Sistemi ya da ALO 184'te randevu alırken dijital kuyruklar oluşturdunuz. Randevu alıp hastaneye gidenler ise beş dakikada muayene olabiliyorlar. Siz, eczanelere gittiğinde ilaç bulamayan vatandaşları suçluyorken, bu anlamda da SGK'nin ödeme listesinden ilaçları sürekli çıkartarak vatandaşın cebinden ödediği payı artırıyorsunuz.- Sağlık Bakanına bir önerimiz yok ama vatandaşlarımıza tek bir tavsiyem var: Fahrettin Koca'nın Sağlık Bakanı olduğu bu ülkede sakın ha sakın hastalanmayın.